Cumhurbaşkanı'na kelepçe
"Cumhurbaşkanı yargılanabilir" der, sonra da "Şüpheli" diye karara geçirir ve sonra da sanık sandalyesine oturtursanız ne olur? Gazete Habertürk-Doğan Satmış yazdı
Türkiye'de toplum uzun bir süredir tehlikeli bir şekilde bölünmüş durumda. Bir kesimin zafer gördüğü şeyi, karşı taraf mağlubiyet olarak hissediyor.
Bu yüzden tüm kesimleri memnun edecek bir ortak payda sağlamak mümkün olamıyor.
Bu bölünme, Ergenekon'da da, Türkan Saylan'ın ölümünde de, Cumhurbaşkanı Gül hakkında Sincan Mahkemesi'nin aldığı kararda da net bir şekilde ortaya çıktı.
1961 Anasayası hazırlanırken, belli ki Cumhurbaşkanı'nın dokunulmazlığı konusunda net bir hüküm yer almamış, boşluk oluşmuş. Sıradan bir milletvekiline, hatta dışardan bakan atanacak bir vatandaşa tanınan dokunulmazlık, Cumhurbaşkanı için kayda geçirilmemiş.
Belli ki, kimse Cumhurbaşkanı'nın böyle bir suç işleyeceğini aklına getirmemiş.
Şimdi siz buna dayanarak, "Cumhurbaşkanı yargılanabilir" der, sonra da "Şüpheli" diye karara geçirir ve sonra da sanık sandalyesine oturtursanız ne olur?
Hatta daha ileri gidelim.
Diyelim ki, Cumhurbaşkanı çıkıp "Tamam kardeşim, yargılayın beni" dedi ve mahkemeye gitti, karşısındaki hakim de "Tutuklansın" diye karar aldı, bu halde iyi mi olur?
Düşünebiliyor musunuz, Abdullah Gül'ün Çankaya korumaları arasında eli kelepçeli olarak adliyeden çıktığını.
Cumhurbaşkanı'nın eli kelepçeli götürüldüğüne ilişkin fotoğraflar, Türkiye'nin imajına "Ne adaletli ülke" diye katkı mı sağlar, yoksa "Kriminal muz cumhuriyeti" görüntüsünü mü pekiştirir?
★
Hukuk, herkese gerekir. Ve herkese eşit uygulanmalıdır.
Atatürk'ün cumhurbaşkanı seçileceği dönemde bir milletvekili, Büyük Millet Meclisi'ne, "Bugünkü Türkiye sınırları içinde doğmayan veya bugünkü sınırlar içinde 5 yıl üst üste oturmamış kişiler, cumhurbaşkanı seçilemez" diye bir yasa teklifi verir.
Teklifin hedefi tektir. Türkiye sınırları dışında, Selanik'te doğan ve mesleği gereği hiçbir yerde 5 yıl oturmamış olan Atatürk.
Tabii ki teklif reddedilir. Hukuk bu tür uyanıklıkları kabul edemez çünkü.
*
Cumhurbaşkanına kızabilirsiniz, fikren kendinize uzak bulabilirsiniz.
Hatta Bekir Coşkun gibi, "O benim cumhurbaşkanım değil" de diyebilirsiniz.
Ama Prof. Köksal Bayraktar gibi, önemli hocalar "Cumhurbaşkanı için anayasada sadece vatana ihanetten yargılanır diye açık hüküm var. Bundan, evrakta sahtecilikten Cumhurbaşkanlığı döneminde yargılanamaz sonucuna ulaşmak doğru olur" diyorsa durup düşünmeliyiz.
Sadece karşıyız diye, sadece içimizdeki bazı duyguları tatmin edecek diye, Cumhurbaşkanı'nı kelepçeletmek hukuk ile bağdaşmaz.
Adalet bekler, Gül'ün dönemi biter ve hesabını verir.
Kaçacak değil ya.