Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Politika Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan medya temsilcileriyle iftar buluşmasında açıklamalar

        Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Tarabya’daki Huber Köşkü’nde medya kuruluşlarının sahipleri ve yöneticileriyle iftar yemeğinde bir araya geldi. Aralarında Habertürk ve Ciner Grubu’nun sahibi Turgay Ciner, Ciner Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Kenan Tekdağ, gazetemizin genel yayın yönetmeni Selçuk Tepeli, yazarlarımız Fatih Altaylı ve Murat Bardakçı, Ankara Temsilcimiz Bülent Aydemir, Ciner Medya Ankara Temsilcisi Alican Türkoğlu, Habertürk TV Genel Müdürü Veyis Ateş, Show Haber Genel Yayın Yönetmeni Ramazan Kurnaz’ın da bulunduğu medya temsilcilerinin davetli olarak katıldığı iftar programı sonrası konuşan Erdoğan, şunları söyledi:

        CHP’NİN YÜRÜYÜŞÜ:

        Bugün ortalığı ayağa kaldıranların, nümayişle suç bastırmaya çalışmak yerine, öncelikle kendilerini hesaba çekmeleri gerekiyor. FETÖ ile işbirliklerini sorgulamalıdırlar. Hukuk önünde hiç kimse layüsel değildir, dokunulmaz asla değildir. Kendi istedikleri kararlar çıkmadığında yargı kurumuna saldıranlar en büyük zararı bu ülkeye veriyorlar. Unutmayın, adalet yollarda değildir. Adliye binalarındadır. Rahmetli Demirel’in dediği gibi; “Yollar yürüyerek aşınmaz”. Bunu aşındıramazlar. Varsa bir haksızlık müracaat edeceğin yer bellidir. Siyasette sözü olanın bunu ifade edeceği yer de yol kenarları değil, Meclis kürsüsüdür. Biz ülkemizi güçlü kılmak istiyorsak, biz bu ülkeyi birlik, beraberlik içinde muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarmak istiyorsak, o zaman ülkeyi karıştırmanın hiçbir anlamı yoktur. Sizin gibi 15 Temmuz’da da bunu yapanlar oldu. Sizin 15 Temmuz’dakilerden ne farkınız var?

        YAPILAN İŞ HUKUKİ DEĞİL:

        Onların elinde F-16’lar vardı. Helikopter ile saldırıyorlardı, tanklarla, toplarla saldırıyorlardı. Sizler de şu anda yollarda yürüyüşleri yapıyorsunuz. Akşam da karavanlarda istirahat ediyorsunuz. İşte olay bu. Sizler eğer kalkıp da “TEM’i veya E-5’i de işgal ederiz” filan diyecek olursanız o zaman durum aynı 15 Temmuz’a dönüşür ki ona da tabii müsaade etmek gibi bir lüksümüz asla yok. Zaten yapılan iş şu an hukuki değildir, onu da söyleyeyim. Bunu yasal yollardan, böyle bir adımı atmak suretiyle gidişiniz şu andaki hükümetimizin bir inceliğidir, daha da ileri gidiyorum, bir lütfudur.

        GAZETECİLİK:

        Yanlı, tek taraflı, hatta kasıtlı bir haber, gerçek anlamda bir haber değildir. Maalesef bizler ülkemizde senelerce haber yerine özellikle de dezenformasyonla ağır bir propaganda bombardımanıyla hep karşı karşıya kaldık. Bilhassa medya dünyasının köşe başlarında bulunanlar, ellerindeki bütün gücü milletin sesini duyurmak için değil, demokrasinin gelişmesi için değil, özellikle de kendi ideallerini yansıtabilmek, bunu özellikle, ısrarla devam ettirebilmek amacıyla kullandılar. Medya, halk adına kamuoyu oluşturan bir kuvvet olmaktan ziyade kendisini siyasetin yargının, yasamanın, yürütmenin, özellikle yerine koyan bir konumda olmuştur. Özellikle darbe dönemlerinde Türk medyasının nasıl kötü bir imtihan verdiğini sizler çok daha iyi biliyorsunuz.

        MEDYAMIZ DAHA RENKLİ:

        Ayrıcalıklarını kaybedenler bundan rahatsız olsalar da bugün medyamızın daha renkli, daha demokratik, daha çoğulcu olduğu bir muhakkaktır, bir gerçektir. Demokraside ulaştığımız seviye itibarıyla ülkemizde artık hiç kimse milli iradeyi yok sayamaz. Nasıl siyasetçiler hukuk içinde hareket etmek zorundaysa, şüphesiz ki gazetecilerin de medya dünyası mensuplarının da aynı şekilde hukuka bağlı kalmak zorunda olduğu bir Türkiye’de yaşıyoruz. Kaldı ki özgürlük dediğimiz şey sınırsız hürriyetin olduğu bir şey değildir.

        YANLIŞLARIMIZ OLABİLİR:

        15 Temmuz’un banileriyle yapacağımız çok büyük işler var. Onlarla vereceğimiz mücadele öyle az buz değil, bakın her yerden bir şeyler çıkıyor. Bu sürece gelene kadar bizim de eksiklerimiz, yanlışlarımız olmuş olabilir. Göremediğimiz, gözden kaçırdığımız şeyler olabilir. Bundan dolayı iş buraya kadar gelmiş olabilir. Fark ettik, şimdi de üzerine üzerine gidiyoruz.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iftar yemeğine, Habertürk ve Ciner Grubu’nun sahibi Turgay Ciner de katıldı.

        MEDYAYA TEŞEKKÜR

        Medya dünyasının Türk demokrasisine verdiği katkılar dolayısıyla katılımcılara teşekkür eden Erdoğan, “Benim özellikle bir ricam da şudur, gerçekten sizler gerek hükümetimizle gerek şahsımla, ne konuşuyorsam, aynı şeyi konuşmak zorunda değilsiniz ama bir şeyi özellikle rica ediyorum. O da şudur: Yerli ve milli olarak ülkemizin ve milletimizin menfaatinin olduğu yerde bana göre diğerleri teferruattır. Buna dikkat etmemiz lazım” dedi.

        HAPİSTEKİ GAZETECİLER

        “Batı’daki bazı kuruluşlar, hapisteki gazeteciler teranesi, tutturmuş gidiyorlar. Yurtdışına çıktığımızda aynı şeyi söylüyorlar; işte ‘Sizin cezaevlerinde çok tutuklu gazeteci var’. Bugün ülkemizde, size bakanlığımızın rakamlarını veriyorum, mesleğini gazeteci olarak ifade ederek cezaevlerinde bulunan 177 kişiden sadece 2’si sarı basın kartı sahibidir. Bunu öyle bir dezenformasyonla Batı dünyasına bildiriyorlar ki Batı dünyası da alıyor onunla bizim önümüze geliyor. Manşetini, kalemini, gazete sayfalarını, terör örgütünün emrine verenlerle, eline silah alıp dağa çıkan arasında bana göre hiçbir fark yoktur.”

        Erdoğan’ın verdiği iftar yemeğine, Ciner Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Kenan Tekdağ da katıldı.

        CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: YARGI SİZİ DE DAVET EDERSE ŞAŞIRMAYIN

        Gazete Habertürk'ten Sinan Bilgenoğlu'nun haberine göre Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başlattığı ve dün 3. gününe giren “Adalet Yürüyüşü”yle ilgili ilk kez değerlendirmelerde bulundu. Erdoğan, şu mesajları verdi:

        ÜLKE YARARINA DEĞİL:

        Bizim birlik ve beraberliğimiz çok önemli. Dayanışmamız çok önemli. Eğer biz bir olursak, beraber olursak, iri, diri olursak Türkiye’yi kimse yakalayamaz. Ama gel gör ki; bakıyorsunuz bir taraftan bizim hukuka saygımız var, bir taraftan biz anayasa devletiyiz; Anayasa’mız var ama diğer taraftan da Anayasa’nın hükümlerini ayak altına alacak şekilde vatandaşları sokağa dökmek, sokağa çağırmak hiçbir zaman ne kendilerinin yararınadır, ne de ülkenin yararınadır.

        YÜRÜMEKLE AŞINMAZ:

        Rahmetli Demirel’i burada tabii anmadan geçemeyeceğim; “Yollar yürümekle aşınmaz”. Bunlar da yürüyerek eğer aşındıracaklarını zannediyorlarsa bu mümkün değil. İki, eğer bu yolla hukuk elde edeceklerini zannediyorlarsa bu da mümkün değil. Çünkü hukukta böyle bir kaide yok. Yasalarda da böyle bir kaide yok. Zira ortada bir vaka var. Nedir o? Meşhur MİT TIR’larının özellikle FETÖ’cü yargı mensupları tarafından ki şu anda bunlar içeride, onlar tarafından durdurularak dünyaya servis edilmesi ve bu işin içerisinde rol alan kişinin bu rolünü bir başka meslektaşıyla paylaşmak suretiyle attığı adımlar; bunun neticesinde ülkede ciddi bir skandalın yaşandığı süreç vardır.

        ADALETİ GETİRMEZ:

        Bütün bu olaylar olurken bazı STK’ların kalkıp da yargının bu zatla ilgili vermiş olduğu karara adeta destek çıkıyormuş gibi, Anayasa’nın 138. maddesini çiğniyor olmasının hiçbir izahı yoktur. Eğer yargı bu tür baskılar altında kalırsa biz yargıdan adaleti nasıl bekleyeceğiz? Ve ürkeklik, yargıya baskı; kusura bakmayın, adaletin gelişini sağlamaz. Öyle elde “Adalet” pankartlarıyla dolaşmak da adaleti getirmez.

        ADRES PARLAMENTO:

        Eğer adaleti arıyorsan, adaleti aramanın makamı da yeri de Türkiye’de parlamentodur. Parlamento kürsüsünde ne diyeceksen adalet uğruna de. Orada bunu dile getir. Ama istediğin adalet kadar sen de adaletle davran. Acaba başında olduğunuz kurumda ne kadar adalet var? Önce ona bak.

        ŞAŞIRMAYIN:

        Biz bir şeyi konuşuyoruz; yasama, yürütme, yargı. Bu üç grubun, üç farklı kurumun birbiriyle olan ilintisi, dayanışması ülke için çok önemli. Kuvvetler ayrılığına bizler saygı duymazsak, sivil toplum kuruluşlarımız saygı duymazsa o zaman biz bir yere varamayız. Ve bu konuda söylenecek bir şey varsa bunu söylersiniz. Ama baskı unsuru olma gayreti içerisine girersiniz unutmayın ki 138. madde sadece siyasetçiler için çalışmaz. 138. madde A’dan Z’ye herkes için çalışır. Ve yargı yarın eğer sizi de bir yerlere davet ederse şaşmayın.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ