Diyanet FETÖ Raporu: Medyum ve Kâhinlere İtibar Etme
GAYBI BILME İDDIALARI
MEDYUM VE KAHİNLERE İTİBAR ETME
Gülen, 10.03.1978 tarihinde yaptığı bir konuşmasında medyumların haber verdikleri
şeylerin, ruhî terakkinin bir sonucu olduğunu ve duyularla elde edilmiş kesin bilgi mahiyeti
taşıdığını iddia etmektedir:
“Dünyanın meşhur medyumları vardır. Bunlardan bir tanesi
de Ester Robinson. Medyumlar gözlerini yumunca mavera-ı
tabiattan haber verirler sizlere... Bu meselenin müşahitlerinden
bir tanesi olarak tereddüt etmeden itiraf ediyorum ki, medyumun
medyumiyet anında söyledikleri şeyler o yerlerde katiyen
bulunuyor. Bu gaybden haber vermek değildir, bu şehadettir,
açıkta olan bir şeydir. Ama medyum bu bir ruhi degajmanla, ruhun
bedenden infisaliyle, bedenin kaydından tenin tenceresinden
kurtulmasıyla pişmiş oluyor. Pişmiş bir ruh bu mevzuda size
sarsılmaz hükümler getiriyor. Sizin dünyanızın dışında buudlarda
yaşıyor. Velinin kerameti, nebinin mucizesi bununla izah edilir.
Ama biri dava-ı nübüvveti ispat, öbürü dava-ı velayeti ispat. Bu ise
ruhen terakki etmiş bir insanın bu mevzudaki terakkisini ispat için
kullanılır. Bu tür şeyler nebinin mucizesini, velinin kerametini, ruhen
terakki etmiş birinin terakkiyetini ispat için kullanılır.
Benzer iddialara 17.03.1978 tarihinde yaptığı bir sohbette de şöyle yer vermiştir:
“Dünya çapında meşhur Amerikalı Davis/Davsin var. Bu ileriye
matuf şeyleri eski kâhinler gibi cinlerinden, şeytanlarından haber
alarak söylüyor. Mesela gazeteler yazıyor. Kennedy’nin öleceği anı,
günü, nasıl öleceğini haber veriyor. Sen falan gün zinhar dışarıya
çıkma, diyor. Haber gönderiyor, hayatta bu bugün. Zinhar falan
yere gitme, diyor. Ben çok korkunç bir şey hissediyorum. Bir
duman var senin başında, başını yiyecekler senin diyor. Ancak
gazeteler yazdıktan sonra meseleyi öldü diye, haberini ilan ettikten
sonra âlem onun sözünün doğru olduğunu görüyor. Bu medyum
dünya çağında medyumlardan falan tarihte şu olacak diyor, mesela
Amerikan doları falan tarihte oynayacak diyor.
Bizim bulundugumuzmekân buudlarının dışına trans haliyle çıkmadan bu meseleleri bilmesine imkân yoktur.”
Yukarıdaki pasajlarda şu hususlar dikkat çekmektedir:
1. Medyumların verdiği haberler kesinlik taşır ve bu, bir tanıklığın sonucudur.
2. Medyumluk ruhen terakkinin ve insanların bulunduğu boyuttan başka
bir boyuta geçişin göstergesidir.
3. Kâhinlik ve medyumluğu meşru göstermektedir.
Gelecekten haber verme anlamında kehanet, İslam dininde şiddetle yasaklanmıştır.
Medyumluk da kehanetin bir türü olarak nitelendirilebilir. Kur’an’da gayb bilgisinin sadece
Allah’a ait olduğu, cinlerin ise gaybı bilmeyip, yaldızlı sözlerle birbirlerini aldattıkları
ifade edilmiştir. Ayrıca Kur’an-ı Kerim’de kâhinlerin bilgi kaynaklarının güvenilir olmadığı
birçok âyette vurgulanmıştır. (Sebe’, 34/14; En’âm, 6/112) Hz. Peygamber de bilgi için kâ-
hinlere başvuran kimsenin kendisine indirilen vahiyleri inkâr etmiş olacağını ve cennete
giremeyeceğini bildirmiştir. (Müslim, Selâm, 125; Ebû Dâvûd, Tıp, 21; Ahmed b. Hanbel, Müsned, III,
14) Yine bir keresinde Hz. Peygamber (s.a.s.), kendisine kâhinlerin gaipten haber verme
iddiasında bulundukları söylendiği zaman bu tür bilgilerin bir değerinin olmadığını
aktarmış, kâhinlerin söylediklerinin bazen doğru çıktığı ifade edilince de bunların cinlerin
kulak hırsızlığına dayandırılıp bir doğruya yüz yalanın karıştırılmasıyla ortaya çıktığı-
nı belirtmiştir. (Buhârî, Tıp, 46; Tehvid, 57; Müslim, Selam, 122-123.) Bu açık naslara rağmen Gü-
len’in, kehanetin bir türü olan medyumluğu meşrulaştırıcı nitelikteki söylemleri, İslam’ın
temel bilgi kaynakları bakımından asla tasvip edilemez.