Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Diyanet FETÖ Raporu: Keşif Yoluyla Hadis Alındığı İddiası

        KEŞIF YOLUYLA HADIS ALINDIĞI İDDIASI

        Gülen, Prizma 1 adlı kitabında kendi görüşlerini sağlamlaştırmak için hadis usulüne aykırı

        ve bu ilmi önemsizmiş gibi gösteren şu değerlendirmelere yer vermektedir:

        “Bazen hadis kriterleri ölçü olmayabilir. Ehlullah’ın Efendimiz’den

        keşfen hadis alması hiç de az vaki olmuş hâdiselerden değildir…

        Onlar “keşfen aldık” dediklerini mutlaka öyle almışlardır ve dedikleri

        de kat’iyen doğrudur. Ne var ki, bunları belli hadis kriterleri içinde

        tahlil etmek imkânsızdır. Onun için de hadisçiler bu türlü ifadelere

        iltifat etmemişlerdir. Ama onların iltifat etmemesi bu ifadelerin

        doğru olmadığı mânâsına da gelmez.”

        REKLAM

        Hadis âlimleri keşif yoluyla hadis alınarak bunun üzerine hüküm kurulamayacağını

        açıkça belirtmişlerdir. Kaldı ki Peygamber Efendimizin vefatından sonra ondan keşif

        ve kerametle hadis alınabileceği şeklindeki bir iddia dinin tamamlandığını ifade eden

        âyet (Mâide, 5/3) ile çelişmektedir.

        Prensip olarak tasavvufta keşif kişiye has bir tecrübe olarak kabul edilmiş ve dinde

        kaynak olmadığı özellikle vurgulanmıştır. Bu bakımdan keşif sahibi olduğunu düşündükleri

        bir kişinin, hatalı kanaatlerine uyanların dinen günahkâr sayılacakları, bizzat

        önde gelen mutasavvıflar tarafından açıkça ifade edilmiştir. (İmam Rabbânî, Mektûbât, I, 31.

        mektup) Buna göre keşfi dinin bilgi kaynaklarından biri olarak kabul edenler, aslında din

        içerisinde başka bir din ihdas etmeye kapı aralamaktadırlar. Böylesi bir tehlikeyi önceden

        görmüş olan Fatih Sultan Mehmed döneminin şeyhülislâmı Molla Gürânî, ilham aldığını

        iddia eden kişilerin direktiflerinin dinde kaynak kabul edilmesinin büyük bir bidat

        ortaya atmak ve Hz. Peygamber’den sonra din kurmaya yeltenmek anlamına geldiğini

        vurgulamış, bu tür anlayışlara karşı çıkmanın her Müslümanın vazifesi olduğunu adeta

        haykırmıştır. (Molla Gürânî, ed-Dürerü’l-levâmî, s. 565.) Bu bakımdan örgüt liderinin Allah ile

        özel bir irtibatı olduğu düşüncesine sahip olanların, tevbe etmek suretiyle bu anlayış-

        larını derhal terk etmeleri, Müslüman olmalarının bir gereğidir.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ