Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Diyanet FETÖ Raporu: İkinci Sahabe Nesli

        İKİNCİ SAHABE NESLİ(!)

        11.04.1989 tarihinde Fatih Camii’nde yaptığı konuşmada Gülen şu iddiada bulunmaktadır:

        “… Tertemiz nasiyeleriniz yepyeni ikincinin ilkleri olarak bir neslin

        dini ihya etmek üzere omuz omuza vermeye hazır bulunduğunu

        gösteriyor, bir ikinci sahabe yolda geliyor olduğunu gösteriyor. …

        Allah beni yalancı çıkarmasın”

        06.04.1979 tarihinde yaptığı bir konuşmada ise şöyle demektedir:

        “Sahabenin yeniden geleceğine inanır olmaya başladık, nasıl

        onların başında Resûl-i Ekrem (s.a.s.) mübarek ruhaniyeti ve

        nuraniyeti ile bir alem bir şehbâl idi ve imdatlarına yer yer

        koşuyor, ellerinden tutuyor, saadet ve mutluluk ufuklarını onlara

        gösteriyor, pişdarlık yapıyordu…”

        REKLAM

        09.04.1989 tarihinde Pendik Çarşı Camii’nde yaptığı konuşmada şu ifadelere yer vermektedir:

        “ …dünün insanlarını gelecek nesiller, bizler alkışladığımız gibi,

        bir gün gelecek ikinci kuruluşun ilkleri diye sizi de alkışlayacak

        ve tarihçe-i hayatınızı yazacaklardır. Birinciler, birinci kuruluşun

        ilkleri sahabeyi kiramdı; onlar, birinci cahiliyeyi ellerinin tersleriyle

        sildiler, aydınlık bir dünya kurdular. 20. asırda dünyanın dört

        bir yanında ikinci bir cahiliye aşılmaya çalışılıyor ve bu ikinci

        cahiliyeyi aşacak insanlar da ikinci kuruluşun, ikinci dirilişin

        ilkleri olacaktır. Dünyanın çeşitli yerlerinde bu büyük hakikati kim

        temsil ederse etsin, belli ki Türkiye’de Allah (c.c.), definelerden

        daha kıymetli, bu çok kıymetli mükellefiyet ve vazifeyi ihsan-ı

        ilâhîsi olarak sizlerin omuzunuza yüklemiştir. Hakka hizmetle sizi

        şereflendirmiş, bir zamanlar peygamberlere gördürdüğü, sahabe-i

        kirama gördürdüğü, Ömerlere, Ebû Bekirlere, Osmanlara, Alilere

        (R.anhüm ecmain) gördürdüğü vazifeyi, 20. asırda ter-ü taze şu pırıl

        pırıl gençliğe gördürecek.”

        REKLAM

        Bu ifadelerinde Gülen’in başlıca iki iddiasının olduğu görülmektedir:

        1. Bağlılarını, ikinci sahabe nesli olarak nitelemekte ve onları buna inandırmaya

        çalışmaktadır.

        2. Kendi örgütünü ve elemanlarını tüm diğer dinî yapılardan üstün görmektedir.

        Gülen, yukarıda yer verilen konuşmalarıyla kendi örgüt mensuplarını sahabeden sonraki

        en hayırlı nesil olarak sunmaktadır. Bu tavrıyla hem asırlar boyu İslam dinine hizmet

        etmiş Müslümanlara karşı saygısızlık etmekte hem de Kur’an, Sünnet ve kutsal sayılan

        bütün değerlerle birlikte sahabe-i kiramı da istismar etmektedir. O kadar ki, neredeyse

        bağlılarını sahabe seviyesine çıkarmaktadır. Bunu yaparken kendi konumunu doğal

        olarak bu ikinci sahabe neslinin önderi konumuna yükseltmiş olmaktadır. Çünkü ona

        göre birinci dirilişi Resûlullah (s.a.s.) sahabesiyle yaptığı gibi, ikinci dirilişi de kendisi,

        grubuyla birlikte yapacaktır.

        REKLAM

        Gülen bu ifadeleriyle Hz. Peygamber’in “Sizin en hayırlınız şu benim içinde bulundu-

        ğum nesil, sonra ondan sonra gelenler, sonra da ondan sonra gelenlerdir.”(Buhârî,

        Şehâdât, 9; Müslim, Fedâilü’s-sahabe, 214) hadisinde zikredilen ikinci hayırlı neslin, kendi bağ-

        lıları olduğu yorumunda bulunarak hadisin manasını tahrif etmektedir. Bağlılarını ikinci

        sahabe topluluğu olarak nitelendirdiği böyle bir tabloda kendisini nerede konumlandırdığının

        da düşünülmesi gerekir.

        Bu konumlandırmanın tabii bir sonucu olarak bağlıları İslam itikadına aykırı bir şekilde

        Gülen’i sürekli Allah ve Hz. Peygamber’le görüşüp onlardan talimatlar aktaran,

        meleklere ve cinlere emir veren, geçmiş İslam büyüklerinin bile vaazlarını dinlediği bir kişi

        olarak görmektedir. Bu bağlamda Gülen, bağlıları nezdinde hakikatin yegâne kayna-

        ğı gibi algılanmaktadır. Onun hata yapmayacağına ve hatalardan korunmuş olduğuna

        inanılmaktadır.

        Nitekim bazı örgüt mensuplarının kullandığı şu cümleler onun bağlıları nezdinde nasıl

        bir konuma yükseltildiğinin göstergesidir:

        “İster vehbî, ister kesbî yollarla elde edilen ışık tayfları misillü

        bilgilerin, önce tasnifinin yapılıp sonra zaman, mekân ve şahıs

        unsurunun nazara alınarak muhataplarının idrakleri ölçüsüne

        “indirgendiği” bir kitaptır PRİZMA”, (Gülen, Prizma 1, Zaman Gazetesi Yayınları,

        İstanbul 1997. s. I-J) “…kalbine akan çağlayanlardan taşarak bir namaz

        sonrası yağmur damlaları gibi fem-i mübarekinden dışarıya sızan

        gönül nağmeleri…”, (Gülen, Ümit Burcu, Gazeteciler Ve Yazarlar Vakfı, İstanbul 2005,

        s. 17) “Zira onlar, hakka’l-yakini temaşa eden nazar ve bakışlarıyla

        her türlü delil ve burhan ihtiyacından müstağnidirler.”

        REKLAM

        “İster vehbî, ister kesbî yollarla elde edilen ışık tayfları misillü

        bilgilerin, önce tasnifinin yapılıp sonra zaman, mekân ve şahıs

        unsurunun nazara alınarak muhataplarının idrakleri ölçüsüne

        “indirgendiği” bir kitaptır PRİZMA”, (Gülen, Prizma 1, Zaman Gazetesi Yayınları,

        İstanbul 1997. s. I-J) “…kalbine akan çağlayanlardan taşarak bir namaz

        sonrası yağmur damlaları gibi fem-i mübarekinden dışarıya sızan

        gönül nağmeleri…”, (Gülen, Ümit Burcu, Gazeteciler Ve Yazarlar Vakfı, İstanbul 2005,

        s. 17) “Zira onlar, hakka’l-yakini temaşa eden nazar ve bakışlarıyla

        her türlü delil ve burhan ihtiyacından müstağnidirler.”

        Kendisini sahabe konumunda gören ve dini temsil etmede kendini diğer dinî oluşumlardan

        ayrı bir konuma yerleştiren böyle bir yaklaşımın tahakküm anlayışından salim

        kalması düşünülemezdi. Nitekim ellerine fırsat geçtiği her seferinde kendi örgütlerinin

        dışındaki hiçbir kişiye imkân tanımamaları ve yayılmacı mantıkla hareket etmeleri, bu

        anlayışın çirkin bir tezahürü olarak kendini göstermiştir.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ