Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Gerdek kapısında 1 milyon insan

        Dalları ay-yıldızdan bir ormana dalar gibi içine daldığınızda al-sancak kımıldıyor, inançla gürlüyordu.

        Tandoğan'a, Çağlayan'a Ege'nin rengini eklemişti.

        Anaçtı, canlıydı, gençti; hem görüntü, hem söylem olarak...

        Çatık kaşlı, öfkeli, hınçlı değildi; güler yüzlü, umutlu, coşkulu, sivildi.

        Onlar "gâvur"sa, gâvur olasınız gelirdi.

        Yine bir "kadın ihtilali"ydi. Laik yaşam biçimlerinin tehdit edildiğine ve en ağır bedeli kendilerinin ödeyeceğine inanan kadınlar, kızlar, anneler, önceki gün patlayan bombanın saldığı korkuya aldırmayıp çocuklarını, kardeşlerini alıp gelmişler, mitingde başı çekmişlerdi.

        İmam bayıldı

        Çok partili hayatın ilk büyük mitingini 1930'da Serbest Fırka burada yapmıştı; son büyük mitinge, yine İzmir imza attı.

        "İyi ki İzmir var" dedirtti.

        Kürsüye zaman zaman öfke hâkim olsa da meydanda esprili bir dil ve zekâ örneği pankartlar vardı.

        El yazısı bir pankartta şöyle yazıyordu:

        "Babamı da getirdim, anladın sen onu".

        Kalabalık bir grup "Türkiye ayıldı, imam bayıldı" diye bağırıyordu.

        Seçime çağıranlar "Tatile gitmeden ampulü söndür" diyordu.

        Bir başkası ise Kıbrıs harekâtının parolasını hatırlatıyordu:

        "Temmuz 1974: Ayşe tatile çıksın/

        Temmuz 2007: Ayşe tatile çıkmasın."

        Kaleci Sezer

        Eski korkuların yerini kendine güven almıştı:

        "Atam uyan" yakarışları, yerini "Rahat uyu" mesajına bırakmıştı.

        "Hepimiz Mustafa Kemal'iz" özgüveni herkesi rahatlatmıştı.

        Ancak kürsüdeki söylemde bazı ton değişiklikleri hissediliyordu:

        Çağlayan'da Türkân Saylan'ın hem şeriata hem darbeye tavır alan sözlerine bu kez fazla itibar edilmedi. Cumhurbaşkanı Sezer, kaleye 7 yıldır top sokmayan kaleciye, Silahlı Kuvvetler ise kalenin önünde bekleyen defans oyuncularına benzetildi.

        Geçen mitingdeki "Hıristiyanlaştırma-misyonerlik" eleştirilerine karşılık bu kez Ortodoks Patrikhanesi temsilcisinin de alanda bulunduğu duyuruldu ve alkış sesleri duyuldu.

        kesime mesaj

        Bu lidersiz, neredeyse kendiliğinden hareketin 3 kesime mesajı vardı:

        İlki AKP'ye, "Cumhuriyet sahipsiz değil. Biz varız" mesajı...

        İkincisi, sol partilere "Artık birleşin, yarın çok geç olacak" mesajı...

        Üçüncüsü, Tandoğan'ı görmezden gelen medyaya "Bu sesi duyun, hakkıyla yansıtın" mesajı...

        Üç mesaj da yerine ulaştı:

        AKP şapka çıkardı.

        Medya gündemine aldı.

        Ve sol partiler ittifak çalışmasına başladı.

        Birleşme zora mı girdi?

        Ancak gözlemim şu ki bu çalışmaların zirvesi olması beklenen İzmir mitingi belki de ittifak arayışlarını zora soktu.

        İnsanlar bir düğüne gelir gibi geldiler meydana; "Yetmez, daha da birleş" yazılı pankartlarla...

        Adeta bir milyon kişi, sırtlarından yumruklayarak gönülsüz bir gerdeğe soktukları CHP ve DSP liderlerinin kapısında sonuç bekler gibiydi.

        Lakin korkarım iyi hazırlanmamış bir "sahnede buluşturma" senaryosu, sol partileri birleştirmek yerine birbirinden daha da uzaklaştırdı ve umutlu kitlelerde hayal kırıklığı yarattı.

        Miting sonrası DSP cephesinde bu emrivakinin huzursuzluğu konuşuluyordu.

        Yine de kapıda "Birleşin" diye üsteleyen kitlelerin baskısı altında görüşmelere devam edecekler.

        Bu baskı o kadar yoğun ki birleşmeyi sabote edenin sonu hüsran olur; ittifaktan kaçan sandıkta vurulur.

        Dilerim, akıl devrededir.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ