Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem "Medet Serhat cinayeti Ergenekon'la birleşsin"

        Bostancı 'da uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybeden Behçet Cantürk'ün avukatı Medet Serhat'ın ailesi, cinayetle ilgili davanın Ergenekon davasıyla birleştirilmesini istiyor. Aynı saldırıda 14 kurşunla yaralanan Serhat'ın eşi Yurdanur Serhat, cinayetin bir derin devlet operasyonu olduğunu söyledi.

        Yurdanur Serhat, eşinin öldürülmesi olayıyla bağlantılı olarak Ergenekon davasında birtakım isimlerin geçtiğini ve bu cinayette devletin sorumluluğunun çok yüksek olduğunu ifade etti. Cinayetin işlendiği dönemdeki kamu görevlilerinin ifadelerinin alınabilmesi için davalarının Ergenekon davasıyla birleştirilmesi gerektiğini söyleyen Yurdanur Serhat, avukatlarının Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'ne gerekli başvuruyu yaptığını belirtti.

        Yurdanur Serhat, "Yahya Murat Demirel, Behçet Cantürk'e, hem eşimin hem de Cantürk'ün ölüm listesinde olduğunu söylemiş. İkisinin de ülkeyi terk etmeleri tavsiyesinde bulunmuş" dedi. Oğlu Rumet Serhat da, faili meçhul cinayete kurban giden bir babanın oğlu olarak yaşamanın çok ağır şey olduğunu söyledi.

        Medet Serhat'ın eşi Yurdanur Serhat, eşinin ölümünden 16 yıl sonra Cihan'a konuştu. Eşinin öldürülmesinden 1 yıl sonra 1995'te Kadıköy Savcılığı tarafından çağrıldığını ancak söylediklerinin dikkate alınmadığını söyleyen Medet Serhat, savcı ile aralarında geçen diyaloğu şu şekilde anlattı: "Bir gazetede beyanat görmüştü, savcı beni çağırdı. Kadıköy Adliyesi'ne gittim, konuşuyorum anlatıyorum. Süleyman Demirel'in yeğeni Yahya Demirel Çırağan Otel'inde Behçet'e söylemiş; 'senin adın da Medet abinin adı da listede bulunuyor, ya 3. ya da 5. sıradasınız, haberiniz olsun'. İfadeyi yazan savcı o zaman, 'aman zikretme bu isimleri. Senin hakkında tazminat davası açarlar' dedi."

        "EŞİMİN ÖLDÜRÜLMESİ BİR DERİN DEVLET OLAYIDIR"

        Cinayetin derin devlet tarafından işletildiğini ifade eden Yurdanur Serhat, hazırlanan ölüm listesinin Aktüel Dergisi'nde yayınlanması üzerine eşine konuyla ilgili dergiye gitmesi için ısrarcı olduğunu kaydetti. Serhat, "Bu konunun içinde Ergenekon vardı, yoktu bunu söylemem. Ama bunun bir derin devlet politikası olduğunu biliyorum. Ben kaç kere dedim ki; 'git Tansu Çiller'le konuş'. O zaman Aktüel dergisinde Behçet'ten sonra sıra Medet'e gelecek diye yazı çıktığında 'çabuk git çabuk, bunlar seni hedef gösteriyorlar git itiraz et!' dedim. Gitti, üç satırlık bir yazı çıktı. 'Ben Behçet'in sadece bir davasına baktım. Onun hiçbir şeylerini mevzularını bilmem' diye küçücük bir yazı çıktı. Ama hedef gösterilmişti. Ve listede adının olduğunu Behçet'e Yahya Demirel söylemişti. Çırağan Otel'i onun meskeniydi" şeklinde konuştu.

        Cinayetin gerçekleştiği gün Bakırköy'de katıldıkları bir düğünden döndüklerini söyleyen Yurdanur Serhat, yaşadıkları saldırıyı ayrıntılarıyla şöyle anlattı: "Gece saat 01.00'e geliyordu. Maksim Gazinosu'nu geçtikten sonra Noyan Sokağa doğru dönüş yapacaktık. O sokakta her zaman araba olurdu o gece hiç araba yoktu bomboştu. Sağ tarafımızdan bir araba girdi, kaldırımın üzerinden geldi, bizim araba sola dönecekti dönemedi, dönemeyince orada kaldık. Ön kapıyı açtı, bir kişi araçtan çıktı, silahı çevirdi önce 2 tane şoförümüzün kafasına sıktı. İlk kurşunda şoför kafasını kaldırmaya çalıştı ikinciyi atınca kafasını kaldıramadı. Ondan sonra bize çevirdi. Bize devamlı ateş ediyordu, ben baktım ki kötü bir vaziyet var hemen eşimin üzerine kapandım başını korumaya çalışıyorum bitti.

        Sonra araca binip gittiler. Onlar gittikten 2 dakika sonra ekip arabası geldi. Ben de bağırıyorum, 'Kurtarın kurtarın!' diye. Parmağımdan kurşun girdiği için kapıyı açamıyorum. Ekipler geldi kapıyı açtı bana yürüyebiliyor musun? Diye sordular, ben yürüyebileceğimi söyledim. Yürüye yürüye minibüsün içine gittim baktım şoför bir yerde yatıyor eşim ayağımın dibinde. Ben kendimi hiç kaybetmedim. Eşimin de o anda arabada öldüğünü gördüm. Beyne giden bir yerden kurşun almış. Ben 14 kurşunu vücuduma doldurmuşum. Hani köpeklerin karnını doldurup dereden atarlar ya ben öyle doldurulmuşum."

        "BİZE SALDIRAN TEVFİK AĞANSOY'DU"

        O gün araçlarına saldıran kişinin Tevfik Ağansoy olduğunu iddia eden Yurdanur Serhat, olayın yaşanmasından 2 sene sonra da Bebek'te Ağansoy'un öldürüldüğü haberinin kendisine ulaştığını ve Ağansoy'un naşının eşinin bulunduğu mezarın hemen yakınına defnedildiğini kaydetti. Eşine her dua ettiğinde kabir komşusu olduğu için Ağansoy'a da Fatiha gönderdiğini dile getirdi. Yurdanur Serhat daha sonra sözlerine şöyle devam etti, "Ama eşime her okuduğumda kabir komşuları diye ona da yolluyorum ve diyorum ki, Medet acaba sana diyor mu? 'Abi ben sana ateş ettim ama yenge bana da Fatih'a yolluyor' Her seferinde yolluyorum hakikatten. O da genç bir adamdı. Kullanıldı çünkü çocuk anlatacaktı söyleyecekti ama Tansu'nun polisiyle beraber öldürüldü."

        Eşinin Behçet Cantürk'ün Okumuş Holding'ten alacağıyla ilgili bir davaya baktığını ve buradan para tahsil ettiğini söyleyen Yurdanur Serhat, "Behçet de Kürt olduğu için dostluğu vardı, arkadaşlığı vardı. Bizler Behçetlerle bitişik dairelerde oturduk. O bana 'Albay' diyordu. Son zamanlarda yasal olmayan hiçbir iş yaptığına şahit olmadı" diye konuştu. Ergenekon davasına müdahil olmak istediklerini dile getiren Oğul Rumet Serhat "Dünya çapında derin devlet bu işleri beceremiyor bir yerlerden yakalanıyorlar. İtalya'da temiz eller operasyonu gibi burada da ortaya çıktı. Hükümet bu davadan ne kadar memnun ne kadar değil bilmiyorum. Aslında memnun olması lazım. Çünkü Hükümetin bir derin devletin süsü kuklası değil gerçek bir iktidar olduğu bu ülkedeki insanları temsil ettiğini gösteriyor" ifadelerini kullandı.

        Kimsenin faili meçhul korkuyu yaşamasını istemediğini de belirten Serhat, "Hükümet eğer darbe planlarının gerçeğini öğrenmek istiyorsa, finans işine bakması gerekir. Burada faili meçhulleri görür. Bunları çözmesi lazım, çünkü faili meçhul bir aile bireyi olmak düşmanım için bile istemeyeceğim bir şeydir. Kimse bu duruma düşmemeli, kimse bu korkuyu yaşamamalı" dedi.

        İş adamı Behçet Cantürk'ün avukatlığını yapan Medet Serhat, 12 Kasım 1994'de Bostancı'daki evinin yakınlarında otomobili kurşunlanarak öldürülmüştü. Konuyla ilgili dava zaman aşımına uğramıştı. Behçet Cantürk de, 14 Ocak 1994 tarihinde kimliği belirsiz kişilerce kaçırılmış, Cantürkün ve şoförünün cesetler, bir gün sonra Sapanca yakınlarında bulunmuştu.

        CİHAN

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ