Yerel Haber Hattı 0536 266 79 69
KONUŞMAYI BAŞLAT
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

Tuğba Erbil’le evliliği, en sık karşılaştığı “Kocanı nasıl elinde tutuyorsun” sorusu, yakında üç yaşına girecek oğlu Ali Sadi ve değişen hayatı üzerine konuştuk...

GAZETE HABERTÜRK-HT CUMARTESİ-NAZENİN TOKUŞOĞLU

Ali Sadi Bey, yemek yiyor. Bitirdiğinde bize katılacak. Sadece o değil, Melmin (kendisi zürafa), Rozi (at), Karakaçan (eşek) ve Meri’nin kuzusu da röportaj sırasında bizimle birlikte olacak. Tuğba Erbil, süper bir anne olmuş. Ali Sadi büyürken geçen olgunlaşma süreci, evliliğinin oturması ve sunduğu çocuk programı onu çok eğlenceli bir insan yapmış.

-Sizin ilk, Mehmet Ali Bey’in üçüncü çocuğu Ali Sadi. Eşiniz bu defa neleri ilk kez yaşadı?

Sezin doğduğunda çok gençmiş, anlayamamış, Yasmin doğduğunda ayrılarmış eşiyle. Ali Sadi büyüttüğü ilk çocuk. “Türk filmlerindeki gibi hissettim” demişti doğumdan sonra. Hayatında ilk kez bebeğinin gazını
çıkardı Mehmet Ali.

-Ali Sadi liseyi İsviçre’de okuyacakmış; erken değil mi böyle ayrıntılar için?

Anne olunca böyle oluyor. İsviçre güvenli bir yer. Her ay uyuşturucu testi yapıyorlarmış.

-Peki babası gibi çapkın olacak mı?

Kendisi bacak okşar, göğüs sever. Arkadaşım dekolte giymiş, “O kadın neden memelerini açmış” anne dedi.

-Peki çapkınlık geni var mı sizce?

Kesin var. Sadece Mehmet Ali değil, ağabeyi Mustafa daha çapkın. Benim dayılar felaket.

-Oğlunuzun kadınları üzmesine göz yumar mısınız?

Çapkın erkekler daha pozitiftir. Kadınları mutlu etmeye çalışırlar.

-Bir kadın bir erkeği değiştirebilir mi, siz o kadın mısınız?

Ben doğru insanım, yani evet ‘o’yum. Issız Adam filmine gitmiştik beraber; “Issız adam olmadım sayende Tuğba” demişti filmden sonra.

-Anne-çocuk programı yapmaya nasıl karar verdiniz?

Benimkinden başka doyurucu bir anne-çocuk programı yok. Dizi teklifi geldi ama ünlü olmak istemiyorum. Esra Ceyhan’ın programına çıkmazdım mesela, benimle alakası yok o programın.

-Konuklarınızın en çok hangisinden etkilendiniz?

Aşkın Nur Yengi’den. Dört ay kıpırdamamış çocuğu zarar görmesin diye. Spiker Özge Uzun’dan da etkilendim; oğlu, milyonda bir görülen bir hastalıkla boğuşuyormuş. Feraye, güzel bir anne olmuş. İçerideki odada
oğlu öksürürken, aklı oradaydı.

-Eşiniz erkek çocuğa sevindi mi?

Bence her baba bir erkek çocuğu olmasını ister. Soyadı meselesi de var tabii; Ali Sadi olmasaydı Erbil soyadını taşıyacak kimse yoktu.

-Tarkan’ı “Çişim geldi” dedi diye aforoz ettiler. Mehmet Ali Erbil, konuğun pantolonunu indirdi, herkes arka çıktı.

Talihsiz bir olay. Ah Kalbim programını hiç sevmiyordum zaten. Bomboş bir programdı. Mehmet Ali’yi halk kendinden görüyor. Yaptığı iş eğlendirmek. Birilerinin de bunu yapması lazım.

-50 Sarışın için ne diyeceksiniz? Kıskançlık var mı?

Bence format güzel, ama bizden birileri eksik gibi. Zahide’yi soruyorsanız çok güzel dişleri var ama kıskanmıyorum.

-Tuğba Erbil olmasaydınız, nerede ne yapıyor olurdunuz?

Restorasyonla uğraşırdım herhalde. Zevkle okuduğum arkeolojiyi, Indiana Jones tekelinden çıkarmak için çalışırdım. Çok güzel anılarım var o dönemden. Yani bu hayat “Varoşlarda yaşıyordum da sınıf
atladım” gibi olmadı.

-Duaya, nazara inanır mısınız?

Dua ederim, nazara da inanırım. Ali Sadi babasıyla yayına çıktığında nazar değmesin diye Ayet-el Kürsi okurum. Bazı insanların elektriğinden korkarım.

-Hiperaktif mi Mehmet Ali Erbil?

Kağıt masasındaysa oturur, yemek masasında oturamaz. Televizyon seyretmez. Bazen benim zorumla, dizi izler. Pazarları, Maraton sayesinde oturur biraz.

BALAYINDA ORADA DEĞİLDİM

Falcıda tanışmışsınız, inanılacak gibi değil. O anda içinizde bir şeyler koptu mu?

Hiç. Zaten sevgilim vardı. Sonra oldu olanlar.

-“Duba” dermiş size.

“Duba, çarpık bacaklı” der. Ben de kendimle dalga geçerim de, Mehmet Ali her zamanki gibi abarttı. Beş kilo fazlam vardı.

-Şenay Düdek, Sedef Erkuvan’la evlendiği dönem balayında sizinle öpüştüğünü yazmış kitabında.

Görüştüğümüz zamanlar imzada evliydi evet, ama balayında orada değildim. Ablam düğüne gitmişti, o kadar. Balayında nasıl olabilir böyle bir şey, mümkün değil. Keşke o zaman yazsaymış. Şimdi niye yazıyor? Kitap satsın diye mi?

-Birkaç kere ayrıldınız, ne oldu da barıştınız, hatta evlendiniz?

Hep bir felaket oldu. Ya vuruldu, ya hastalandı. Bir anahaber bülteninde şarkı söylemişti, “Geri dön” diye. “Ortaköy’de dondurma yediler” diye ana haberde çıktık. Anladım ki kaçışım yok. Gerçi şarkı şimdi
güzel anı oldu ama o zamanlar utanç vericiydi. Ana haber yani...

BAKMADAN GEÇME