Yerel Haber Hattı 0536 266 79 69
KONUŞMAYI BAŞLAT
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

Pamukbank’a el konulması süreciyle ilgili olduğu iddia edilen ve Ergenekon iddianamesinin ek klasörlerinde yer alan sahte belgeler ve telefon dökümleri, “Girdap” operasyonuyla çökertilen çetede ele geçirildi

Pamukbank’a el konulması süreciyle ilgili olduğu iddia edilen ve Ergenekon iddianamesinin ek klasörlerinde yer alan sahte belgeler ve telefon dökümleri, Ankara polisinin yaptığı “Girdap” operasyonuyla çökertilen çetede ele geçirildi.
Çetenin faaliyetleri arasında, zorla senet imzalattırma, gaspa teşebbüs ve tarihi eser kaçakçılığının yanı sıra “sahte belge düzenlemek” de var.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başlattığı soruşturma sonucunda 29 Haziran 2007’de Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi (VKGBH) Derneği’ne yönelik olarak  “Girdap” operasyonu yapıldı.
Aralarında derneğin Genel Başkanı Taner Ünal ve yardımcılarının da bulunduğu 19 sanık hakkında “suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve yönetme, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’na muhalefet, kişi hürriyetinden yoksun bırakma, nitelikli yağma, sahtecilik, el bombası ve ruhsatsız tabanca bulundurma” suçlarından 23 yıldan 57 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.
İddianamede, örgüt yöneticilerinin Taner Ünal ve yardımcılarından Ahmet Cinali olduğu belirtildi.
İddianamede ayrıca Ünal ve Cinali’nin liderliğinde Vehbi Şanlı, Salih Zeki Balaban, Halit Bozdağ Güngör, Mesut Sezer, Savaş Karabali, Levent Bakıray, Yasin Alparslan ve İlhami Demirtaş’ın dernek yapılanması içinde Nisan 2006’dan itibaren suç işlemek için örgüt kurduklarının belirlendiği anlatıldı.
Sanıkların kurduğu derneğin, işlenmesi amaçlanan suçlar için sadece bir araç olduğu, örgütün toplum düzenini, kamu güvenliğini ve barışını tehlikeye soktuğu vurgulandı.
İddianamede sanıkların “her Türk vatandaşında olması gereken ve olan; vatan, millet, bayrak ve Atatürk sevgisini” kendi kişisel çıkarları için kullandıkları, sanıklardan Zeki Balaban’ın askeri ihalelere müdahale ederek örgüte kaynak sağladığı da yer aldı.
Sanıkların ayrıca sahte kimliklerle kendilerini üst düzey güvenlik görevlisi ya da ordu mensubu gibi göstererek nüfuz kullandıkları anlatıldı.
İddianameye göre sanıklar haraç almadan tehdite, sahte belge düzenlemekten, zorla alıkoymaya kadar birçok suçu organize bir şekilde işledi. Örgütün suçları arasında “tarihi eser kaçakçılığı” da var.
İddianameye göre, örgüt üyeleri, SİT alanlarında kazı yapıyor, buldukları eserleri satıyordu. Böyle bir alışveriş işinde eser satmak istedikleri kişiyle anlaşmazlığa düşen örgüt üyeleri, Yakup Bilir isimli bu kişiyi zorla alıkoyarak 400 bin YTL’lik senet imzalattılar. Sanıklar 60 bin YTL alarak bu kişiyi serbest bıraktı. Operasyonda zanlılarla birlikte 1 el bombasi, 5 değişik çap ve markada tabanca ve bunlara ait şarjörler, 4 av tüfeği, 3 kuru sıkı tabanca, 370 mermi, 274 av tüfeği mermisi, 1 çelik yelek, 3 kelepçe, 1 cop, 2 adet gaz maskesi, resmi kurumlara ait mühür ve soğuk damgalar, tarihi eser olduğu değerlendirilen iki kılıç, yağdanlık ve tablolar, çok sayıda çek, senet ve makbuz, Özel Kuvvetler Komutanliği’na ait düzenlenmiş sahte kimlik, sahte askeri kimlikler, basın kartı ve polis kimliği ele geçirildi.

Suç işlemek için örgüt kurdular
Girdap Operasyonu iddianamesinde, Taner Ünal ve Ahmet Cinali’nin liderliğinde ve diğer sanıklardan Vehbi Şanlı, Salih Zeki Balaban, Halit Bozdağ Güngör,
Mesut Sezer, Savaş Karabali, Levent Bakıray, Yasin Alparslan ve İlhami Demirtaş’ın katılımıyla Nisan 2006 tarihinden VKGB adı altında,
TCK’nın 220. maddesinde tanımı yapılan “suç işlemek amacıyla örgüt kurulduğu” kaydediliyor.


Karamehmet'in organize işleri

Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu’nun raporuna göre, Mehmet Emin Karamehmet’in hortumladığı tek banka Pamukbank değil. İnterbank’ı da Cavit Çağlar’a satmadan önce hortumladı


Çukurova grubunun patronu Mehmet Emin Karamehmet’in gazetesi Akşam, son günlerde yaptığı yayınlarda Pamukbank’a haksız yere el konulduğunu savunuyor. Milliyet, yayımladığı belgelerle Pamukbank’ın nasıl hortumlandığını ortaya koydu. Karamehmet de hortumu kabul etti, ödemeler yaptı. Hatta hâlâ yargı önünde zimmet ve emniyeti suistimal konulu 6 davada hesap veriyor.
Ancak Pamukbank’ın hortumlanması Karamehmet’in tek icraatı değil. Sahibi olduğu dönemde İnterbank’ı  Cavit Çağlar’a satarken de çok istisnai bir organize iş gerçekleştirmişti.
Bu kadar da değil. Mehmet Emin Karamehmet, yalnızca bankanın Çağlar’a satışı sırasında değil, çok daha önce, bankanın sahibiyken, aynen Pamukbank’taki gibi bankanın kasasını boşaltmaya başlamış, banka gözetime alınmış, yine aynen Pamukbank’taki gibi grup kredileri yasal sınırları aşmış, Hazine uyarı yapmış, Karamehmet, Pamukbank’taki gibi bilançoyu makyajlamış...
Yani Karamehmet, İnterbank’ı da hortumlaşmıştı. Bunlar Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu’nun (DDK) raporlarında var.

DDK’yı bile şaşırtan satış


İnterbank satılmadan önce Karamehmet hortumlamaya başladığı için Bankalar Kanunu’nun 64’üncü maddesinin 1. fıkrası kapsamında yakın izlemeye alınmıştı. Karamehmet, buna rağmen bankayı sattı. Satış iznini iki günde aldı. DDK raporunda bu durum şaşkınlıkla karşılanıyor ve Karamehmet’in bürokraside işleri nasıl gördüğünü de ortaya koyuyor.
Satış olayı sorasındaki boşaltma DDK raporlarına göre şöyle gerçekleşmişti:
İnterbank, Cavit Çağlar’a satılmadan önce Karamehmet’in bankasıydı. Yüzde 71.9’u Karamehmet’e aitti. Banka zarardaydı ve Karamehmet’in yine kasasını boşalttığı için mali durumu kritik olan Pamukbank gibi gözetimdeydi. Karamehmet, İnterbank’ın 259 milyon dolara satışı için Cavit Çağlar’la anlaştı ve onay için 14 Şubat 1996 günü Hazine Müsteşarlığı’na başvurdu.
Büyük zararda olan ve Bankalar Kanunu’nun 64’üncü maddesi gereği Hazine’nin gözetiminde olan bankanın satışı engellenmek bir yana, başvurudan yalnızca iki gün sonra (16 Şubat 1996) hisse devrine şaşırtıcı bir hızla onay verildi.

6 günde 24 kredi


Sıra, banka parasının Çağlar tarafından ödenmesine geldi. Taraflar bu konuda Türk bankacılık tarihinin en büyük ‘organize işler’inden birini gerçekleştirme kararı aldılar.
Bankanın fiili devri gerçekleşmeden Cavit Çağlar’ın yurtiçi şirketlerine ve ayrıca yurtdışında kurduğu şirketlerine kredi yağmuru başladı. Yurtiçi şirketlerine 125 milyon dolar, 8 trilyon 312 milyar TL, yurtdışında kurduğu 11 şirkete de 124 milyon dolar, 8 trilyon 246 milyar lira kredi açıldı.  (Dökümü tabloda) 
6 Mart ile 12 Mart tarihleri arasındaki bir hafta içinde Cavit Çağlar’ın şirketlerine 24 ayrı kredi olarak 249 milyon dolar ve 16 trilyon 559 milyar lira olarak aktarılmış oldu. Bu rakam bankanın satış bedeliyle aynı miktardaydı.
Operasyonun ikinci kısmında Cavit Çağlar’ın şirketleri, bu kredileri Karamehmet’in şirketlerine aktardı.
Görünüşte Cavit Çağlar, şirketlerinin kaynaklarından Karamehmet’e bankanın parasını ödüyordu. Ancak gerçekte bu paralar yine bankadan kısa bir süre önce alınmış  kredilerdi.
Karamehmet bu paralarla İnterbank’a olan 250 milyon dolar borcunu kapattı. Ancak bankadan hortumlanmış 250 milyon dolar yine bankanın parasıyla kapatılmış oluyordu. İşte bu nedenle TMSF şimdi devrede.

Karamehmet nasıl yakalandı?


İnterbank kasasından 250 milyon dolar Karamehmet’e aktarılırken 11 Mart 1996’daki genel kurulda Karamehmet’in temsilcileri İnterbank yönetiminden çekildi. Çağlar’ın adamları yönetim kurulu üyesi seçildi.
Böylece ikinci hortumlama dönemi de başlamış oldu. Cavit Çağlar, İnterbank’ı aldıktan sonra, bu kez de kendisi boşaltmaya başladı. Bankanın mevduat olarak topladığı paralar Çağlar’ın şirketlerine aktı.
Bankaya el konulduğu tarihe (07.01.1999) kadar bu işlem sürdü. El konulduğunda 1.2 milyar dolarlık zarar tespit edildi.
TMSF, İnterbank hortumu dolayısıyla Cavit Çağlar’la masaya oturdu ve protokol yaptı. Ancak Çağlar, bu borcunu ödemekten kaçındı. TMSF, yeni bir operasyon başlatarak şirketlerine el koymaya ve satışa çıkarmaya başladı. Bu arada protokol, hesaplar yeniden gözden geçirilirken Çağlar’la Karamehmet arasında, 1996 yılında gerçekleşen organize işlerin izine rastlandı. Araştırma derinleştirilince de gerçek ortaya çıktı:
Cavit Çağlar, İnterbank’ı alırken bankanın parasını ödemek yerine Karamehmet’le anlaşarak banka kasasından para hortumlanmıştı. Para sonuç olarak Karamehmet’e gittiğinden TMSF de tahsilat için Karamehmet’in kapısını çaldı. 248 milyon dolara faiz yürütüldü ve Karamehmet’in borcu 533 milyon dolar olarak saptandı.
Bundan sonraki gelişmeler kamuoyu tarafından biliniyor. TMSF, Karamehmet’e borcunu ödemesi için 60 gün süre verdi. Bu süre 28 Ağustos akşamı doluyor. Eğer bu ödeme olmazsa, TMSF, Karamehmet’in şirketlerine haciz uygulamaya başlayacak.


Karamehmet bu tablo için üçüncü kez TMSF kapısında

Karamehmet, İnterbank’ı Cavit Çağlar’a satarken  Türk bankacılık tarihinin  en büyük ‘organize işler’inden  biri gerçekleşti. Taraflar anlaştılar. Çağlar’ın şirketlerine
24 ayrı   kredi olarak,  toplam   249 milyon dolar aktarıldı. Oradan da Çukurova’ya aktarıldı. Çağlar da bu aşamadan sonra ünlü Kasap Sokak şirketlerini kurarak gerçek şirketlerinin borcunu paravan şirketlere yıktı.


Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu da tespit etti


Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu’nun hazırladığı 10 Ocak 2003 tarihli Tasfiye Edilen Veya Yönetimi TMSF’ye Devredilen Bankalarla İlgili Araştırma ve Denetleme Raporu’nda İnterbank olayı şöyle anlatılıyor:
“Banka, Çukurova Grubunun yönetiminde iken 20.06.1994’de 3182 sayılı Yasanın 64. maddesinin 1. fıkrası kapsamında yakın izlemeye alınmış, bu durum TMSF’ye devredildiği 07.01.1999 gününe kadar devam etmiştir.
1994 krizine kadar dış kaynak ağırlıklı olarak çalışan İnterbank A.Ş., krizde açık pozisyonda yakalanmış, büyük bir kambiyo zararına uğramıştır. 1994 yılında düzenlenen mütalaalarda, Bankanın likiditesinin çok düşük olduğu, yükümlülüklerini yerine getirmekte güçlük çektiği, Çukurova Grubuna kredi sağlamaya dönük olarak yurtdışı depo uygulamasını yürüttüğü belirtilmiştir.
64. madde kapsamına alınmasına karşın Bankanın durumunda 1994 yılında bir iyileşme olmamış, Çukurova Grubuna aktarılan kaynaklar aktifin yüzde 29’unu oluşturmuş, yıl sonunda zarar 2.572 milyar TL’ye ulaşmıştır.
Mali bünyedeki olumsuzluklar 1995 yılında ağırlaşarak devam etmiş, zarar 6.495 milyar TL’ye, öz kaynak açığı 4.394 milyar TL’ye, Çukurova Grubuna ve Banka İştiraklerine kullandırılan doğrudan ve dolaylı krediler 23.391 milyar TL’ye yükselmiştir.
Bankadan istenen önlemler uygulanmamış, mali yapıyı düzeltecek somut bir adım atılmadığı gibi fiktif (bilanço makyajına yönelik)  işlemlere devam edilmiştir.”

İki günde izin çıkardı


Raporda, hasta İnterbank’ın nasıl satıldığı da anlatılıyor:
“Bankanın yüzde 71,9 hissesinin Çağlar Grubuna satışı için 14.02.1996 gününde Hazine Müsteşarlığına başvurulmuş, başvurudan iki gün sonra devre izin verilmiş, 64. madde kapsamında yakın izlemede olan bir bankanın satış koşullarının bilinmesine, devrin Bankanın mali yapısını güçlendirecek kimi önlemlerin alınmasına bağlı kılınmasına gereksinim duyulmamıştır.
Yapılan incelemelerde; satış bedelinin Banka kaynaklarından Nergis Grubuna açılan kredilerle, Çukurova Grubu risklerinin kapatılması suretiyle gerçekleştirildiği, iki grubun aralarında borcun nakli sonucunu doğuracak işlemler yaptıkları, gerçek anlamda herhangi bir nakit girişi olmaksızın, Çukurova Grubunun Bankaya olan borçlarının satış bedeli kadar olan kısmından (125 milyon USD) kurtulduğu, Nergis Grubunun da herhangi bir bedel ödemeksizin Çukurova Grubu risklerinin Nergis Grubu risklerine dönüştürülmesi suretiyle Banka hisselerinin yüzde 71.9’una sahip olduğu anlaşılmaktadır.
İnterbank hisselerinin yüzde 28,06’lık bölümüne sahip olan Çukurova Grubu şirketlerinden Credit Industrial S.A. şirketinin de aynı yöntemle (124 milyon USD) devralınmasıyla Bankanın tamamına yakınına Çağlar Grubu sahip olmuştur.
Banka 11.03.1996’da 250 milyon USD tutarındaki Çukurova Grubu borcunun Çağlar Grubunca üstlenilmesi karşılığında devralınmıştır. Devirden kısa bir süre sonra, 31.03.1996 itibariyle eski ve yeni hakim hissedarlara kullandırılan krediler toplam kredilerin yüzde 71,6’sına ulaşmıştır.”

Çağlar dönemi


Rapora göre, Mart 1996’dan itibaren Çağlar döneminin başladığı İnterbank’ın mali durumunun düzelmesi için, halkın vergilerinden oluşan devlet kaynakları devreye sokuluyor:
“Bankanın mali yapısı 1997 yılında daha da bozulmuş 31.12.1997 itibariyle sermaye yeterliliği standart rasyosu negatif yüzde 9,72, öz kaynak açığı 48.500 milyar TL, zarar 50.804 milyar TL olarak gerçekleşmiştir.
Disponibilite ve mevduat munzam karşılıklarının serbest bırakılması, 75 trilyon TL mevduat yapılması gibi Hazine desteklerine karşın 1998 yılında mali bozulma artmaya devam etmiş, Hazine Müsteşarlığınca istenen önlemler alınmamış, Gruba kaynak aktarma uygulamasının yalnızca yöntemi değişmiş, bilanço kalemlerinde yapılan oynamalarla kurallara uygun davranıldığı izlenimi verilmeye çalışılmıştır.
Tüm bu olumsuz gelişmeler sonucu, mali bünyesi bozulan, varlıkları yükümlülüklerini karşılayamayan, gecelik takas açıklarını kapatamayan Banka 07.01.1999 gününde TMSF’ye devredilmiştir.”

 

 

BAKMADAN GEÇME