Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İki gündür hem mail yoluyla hem de sosyal medyadan mesaj üstüne mesaj alıyorum. Sordukları da şu: “Gülben Ergen ve Seren Serengil hakkında bir yorum yapmayacak mısınız?” Aslında her şey ortada. Ama:

        - Seren Serengil yıllar önce bir kin oluşturdu, zehirlendi ve onu bugünlere taşıdı. Gülben Ergen zehrinden kurtulamadı. Bir açık yakaladı ve yorumcusu olduğu programı kendi PR’ına çevirip bu günlere geldi.

        - Gülben Ergen de bu işin peşini bırakmadı ve sonunda kendi zaferine ulaştı. Kendi deyimiyle, “Bana bir şey olmaz”ı gösterdi.

        Gerekli miydi: Haddini aşan herkese gereken ceza tabii ki verilmeli. Ancak: Kadına-kıza tecavüz eden, şiddet uygulayan, kediyi, köpeği öldüresiye döven, hatta öldüren herkes serbest kalırken bir kadın, “Konuşma yasağını delip” konuşuyor ve üç gün hapis yatıyorsa saçma. Çünkü kurallara uymayan herkes tam anlamıyla bir ceza almıyor ki bu ülkede. Ben sadece buna takılıyorum. Diğer işlenen suçlar karşısında herkes cezasını alırsa Seren’in aldığı ceza da anlamlaşır. O zaman, “Haddini aşmasaydı” diyebiliriz. Ama şu an gerçekten çok kötü oluyor. Ve bu cezaevi cezası saçma kalıyor.

        Yorumcu: Bir de sosyal medya üzerinde Seren Serengil’e yapılan yorumlara bakıyorum. Seren Serengil için “Gazeteci” deniyor. Hayır, magazin programında bir yorumcu. Ve yorumcuların da kuralları olur. Yani kendi şahsi, özel, nefret ettikleri, kin besledikleri konuları bu kadar uzatamazlar. Herkese objektif olmak zorundadır. Programın moderatörünün bu detayı sık sık hatırlatması icap ederdi ki yorumcusu ve programı bu duruma düşmesin. Ancak formatlar o kadar değişti ki, artık sapla saman karıştığı için bu yaptığım açıklama da çok gereksiz ve anlamsız kaldı, farkındayım. Çünkü artık “Ne kadar olay o kadar izlenme” durumu var. Ama Seren’in aldığı ceza çirkin ve sevimsiz. Bu da kocaman bir gerçek.

        ************

        AĞLA HALİME

        Cenk Eren, geçen sene Ferdi Özbeğen albümünü hazırladığı sırada “Ağla Halime var değil mi?” diye sormuştum. Nedense o şarkıya bayılıyoruz, hatta öyle seviyoruz ki şimdi versiyon versiyon dinlemeye başladık. Bakınız kısa süre önce Sıla “Ağla Halime” şarkısını söylediği bir video çekmiş ve “Çıkacak albümde olacak” demişti. Bu hafta “Yara” albümünü çıkaran Pamela’nın albümünün ilk şarkısı “Ağla Halime” ve rock tarzında söylüyor. Ben sevdim, çok güzel yorumlamış. Zara da yeni albümünde “Ağla Halime” şarkısını söyleyeceğini açıklamış. Bereketli şarkı. Ancak bu şarkıyı bu kadar sevdiğimizi Cenk Eren keşfedip söyledi, bir de klip çekti. O önceden güzel bir gol atmış oldu ama Sıla ve Zara’dan da merakla bekliyorum.

        ************

        BU SIRA SADECE HAMUR İŞİ İÇİN

        Biz millet olarak hamur işini, kebabı, lahmacunu, Adana’yı, Urfa’yı, suböreğini, baklavayı, yaprak sarmalarını severiz. Sabah kahvaltısında ciğer yiyen, beyran çorbaları içen bir milletiz. O yüzden de Nişantaşı’ndaki Bazlama’nın sırasını görüp anlam veremeyen insanlara, “İşte bizim yemek sevdiğimizin kanıtı” diyorum. Fotoğrafta gördüğünüz sıra yağmur, çamur demeden devam ediyor efendim. İnsanlar sadece bazlama ve kahvaltı etmek için sıra bekliyorlar. Sadece pazar günü değil her gün.

        İki senedir olan bu sıraya daha girmeye cesaret edemedim. Çünkü benim için keyifli, hamur işli kahvaltı uzun olur. E o kadar sıra bekleyen insan varken ben nasıl bir şeyler yiyebilirim ki. Fırına gidip iki ekmek hamuru alır evde bir güzel onları kızartır yerim daha iyi.

        Diğer Yazılar