Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler BBC Sağlık Hava kirliliği ve kanser ilişkisi, hastalıkla ilgili bildiklerimizi nasıl değiştirebilir?
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Hava kirliliğiGetty Images

        James Gallagher, Sağlık ve Bilim muhabiri | BBC News

        Londra’daki Francis Crick Enstitüsü’nden araştırmacılar, hücrelere zarar vermek yerine, hava kirliliğinin hasarlı hücreleri uyandıran bir işlev gördüğünü açıkladı.

        Ekibin liderlerinden Profesör Charles Swanton, keşif ile yeni bir dönemin başladığını söyledi.

        Bu ilerleme ile kanserin oluşumunu engelleyecek ilaçların yapılabileceği ifade ediliyor.

        Araştırmayla elde edilen bulgular, yüzlerce kanserojen maddenin vücutta nasıl hareket ettiğini açıklayabilir.

        REKLAM

        Hastalık hakkındaki klasik görüş şöyle:

        Kanser, P53 geni gibi hücre büyümesini önleyen genlerin kanserli hücrelerde mutasyona uğramış olması nedeniyle, kontrolsüz bir şekilde büyür. Mutasyona uğrayarak bozulmuş bu hücreler bölünüp çoğalarak milyarlarca sayıya ulaşıp tümör haline gelir.

        Ama bu görüşte bir problem var. Kanserli mutasyonlar, sağlıklı görünen dokularda bulunuyor ve hava kiriliği gibi bir çok etken kansere sebep olabiliyor ama insanın DNA’sına zarar vermiyor.

        Peki ne oluyor?

        Araştırmacıların farklı bir sava kanıt sundular.

        Hasar aslında hücrenin DNA’sında hali hazırda bulunuyor ve yaş aldıkça artıyor. Ama bir etkenin bunu tetiklemesi ve kanser haline getirmesi gerekiyor.

        Keşif sigara içmeyenlerin nasıl olup akciğer kanseri olduğunu araştırırken yapıldı.

        İngiltere’de her 10 vakadan birinde hava kirliliği akciğer kanserine sebep oluyor.

        REKLAM

        Francis Crick’ten bilim insanları bir kirlilik formu olan PM2.5 isimli parçacığa yoğunlaştı. Bu parçacık insan saçından çok daha küçük.

        Detaylı insan ve hayvan deneyleri şunu gösterdi:

        • Hava kirliliğinin yüksek olduğu yerlerde daha fazla kirlilik kaynaklı akciğer kanseri tespit edildi.
        • PM2.5’in solunması ciğerlerde bir kimyasal alarm durumu tetikliyor ve bu tepkimeye interleukin-1-beta adı veriliyor.
        • Bu da iltihaba neden oluyor ve ciğerlerdeki hücreler tedavi için harekete geçiyor.
        • Ancak 50 yaşındaki birinin ciğerindeki her 600 bin hücreden biri kanser mutasyonu olasılığı taşıyor.
        • Bunlar kimyasal alarm durumu aktive olana dek tamamen sağlıklı görülüyorlar.

        AraştırmacıGetty Images

        Farelerde kimyasal reaksiyon engellendi

        Araştırmacılar, hava kirliliğine maruz bırakılan farelerde, bu kanserin oluşumuna neden olan alarm sinyalini ilaçla engelleyebildi.

        REKLAM

        Yalnızca kanserin temelde nasıl oluştuğu değil, hava kirliliğinin etkileri konusunda da çığır açan sonuçlar elde edilmiş durumda.

        Sonuçlar mutasyonların tek başına her zaman kanser oluşturmadığını gösteriyor. Faklı etkenlere de gerek duyabiliyor.

        Profesör Swanton, tümör oluşumu ile ilgili bildiklerimizi yeniden düşündürmesinin, araştırmanın en heyecan verici yanı olduğunu söyledi.

        Swanton, moleküler kanser önleme konusunda “yeni bir döneme” girildiğini savundu.

        Ağır hava kirliliği olan bir yerde kanser oluşumunu engelleyen bir hap alma fikri cezbedici değil.

        Doktorlar bir kardiyovasküler hastalıkta, interleukin-1-beta ilacıyla testler yaptı ve tamamen şansa bunun akciğer kanseri riskini azalttığını farketti.

        Elde edilen bulgular Avrupa Tıbbi Onkoloji Derneği üyelerine de bir konferansta aktarılacak.

        BBC’ye konuşan Swanton, “Kirlilik sebeplerden biri ama önümüzdeki 10 yılda 200 farklı örnek daha çıkacak” dedi.

        Ona göre sigaranın nasıl kansere neden olduğu üzerine bile düşünülmeli. Tütündeki kimyasalların DNA’ya verdiği hasar tek neden mi yoksa duman da iltihaba neden oluyor mu?

        Mutasyona uğrayan DNA’nın tek başına yeterli olmadığı, kanserin başka bir tetikleyiciye ihtiyaç duyduğu fikri ilk kez Isaac Berenblum tarafından 1947’de dile getirildi.

        Araştırma ekibinden Dr Emilia Lim, 75 yıl önce bu fikrin ortaya atılmasının müthiş olduğunu söylüyor.

        ÖNERİLEN VİDEO
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ