Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Spor Futbol Dünya Futbolu İşte Van Dijk'ın hikayesi! - Futbol Haberleri
        1

        Çocuk yaşlarında Virgil van Dijk, Hollanda'nın küçük bir şehrindeki bir restoranda bulaşık yıkıyordu. Willem II kulübündeki hiç kimse onda parlak bir gelecek bulamıyordu.

        2

        Willem II'deki altyapı antrenörü Robby Hendriks'e göre Van Dijk, iyi biri olsa da zaman zaman sinir bozucu hatta 'küçük bir fare' olabiliyormuş.

        3

        Willem II ona profesyonel sözleşme önermeyi bile planlamıyormuş. Takvim yaprakları 2019'a geldiğinde ise Van Dijk, 27 yaşına gelmiş ve İngiltere'deki en iyi futbolcuya verilen 'Yılın oyuncusu' ödülünün favorisi. Liverpool, 29 yıl aradan sonra şampiyonluğa ulaşırsa en büyük teşekkürü onun hak edeceğine dair bir görüş var.

        4

        Van Dijk, 2008 yılından, yani 17 yaşından bu yana tam 18 santimetre uzadı. BBC'ye verdiği röportajda o yaşında yavaş ve sağ bacağının biraz kısa olduğunu, bunların da iyi bir stoper olmasına engel olduğunu düşündüğünü söylüyordu.

        5

        Van Dijk şu anda 1,93 boyunda ve 92 kilogram ağırlığında. Aslında ona bakanlar, Willem II'nin bir başka yıldız savunmacısı Jaap Stam'ı görebilir ancak Van Dijk, Stam gibi kulübünde oynama şansı bulamadı. Wiilem II'nin yedek takım teknik direktörü Edwin Hermans, onun birçok kritere takıldığını söyledi.

        6

        Willem II, yetiştirdiği gençlerle tanınan bir kulüp değil. Ellerinden kaçırdıkları bir başka Hollandalı olan Frankie de Jong da Virgil van Dijk gibi Willem II'de A Takıma çıkmayı başaramadı ve 18 yaşında Ajax altyapısına dahil oldu.

        7

        Daha sonra eski kulübüne kiralandı ancak sadece 20 dakika forma şansı bulabildi. 2019'a gelindiğinde ise Barcelona'ya transfer oldu. 1 Temmuz'da Katalan devine katılacak.

        8

        Van Dijk'ın yolu Koeman ailesiyle kesişmeseydi muhtemelen futbolculuk kariyeri sona erecek ve restoranda tam zamanlı olarak bulaşık yıkamaya devam edecekti.

        9

        İki Hollandalı milli futbolcu olan Erwin ve Ronald'ın babası Martin Koeman, gönülden bağlı olduğu kulübü Groningen için Van Dijk'ı izledi ve 2010 yılında onun kulübe bedelsiz olarak kazandırılmasını sağladı.

        10

        Groningen onu ilk başlarda oynatma şansı bulamadı çünkü Van Dijk, Willem II'de hem U18 hem de yedek takımında eş zamanlı olarak oynaması nedeniyle aşırı yorgundu.

        11

        29 Mayıs 2011'e gelindiğinde, 20. yaşına basalı 3 ay olmuşken Van Dijk, ADO Den Haag karşısında sahaya ilk kez ilk 11'de çıktı. ADO'nun attığı bir golde hata yapsa da kendisi iki gol kaydetti. Ancak kariyerinde daha birçok zorluk olacaktı. 20 yaşında neredeyse ölüyordu!

        12

        Birkaç gün süren tanı konamaması sürecinin ardından Van Dijk kendini Groningen hastanesinde buldu ve böbrek zehirlenmesi teşhisi kondu. Daha sonra Voetbal International gazetesine şöyle diyordu: "Yatakta yattığımı hatırlıyorum. Gördüğüm tek şey tüplerdi. Vücudum kırılmıştı, hiçbir şey yapamıyordum. Hayatımda ilk defa futbol bir sorun olmuştu."

        13

        "O süreçte annemle birlikte sürekli dua ettik ve muhtemel senaryolar üzerine konuştuk. Tam o anlardan birinde bir sürü evrak imzalamam gerekti. Eğer ölürsem paramın bir kısmı anneme gidecekti. Ölümün gözlerine baktım ve hiç hoş değildi."

        14

        Van Dijk'ın ev arkadaşı olan Groningenli Tim Keurntjes, Van Dijk'ın onu o yapan temellere o günlerden hemen sonra başladığını söylüyor. Vücudunu geliştirmese, boyu uzamasa ve mental yapısının üzerine düşmese bu durumda olamayacağını da düşünüyor.

        15

        27 yaşındaki futbolcunun en büyük şansı ise Hollandalıların klasik futbol yöntemini öğrenmek zorunda olmasıymış. Van Dijk, sahada gezdiği her saniye "Şu anda doğru yerde miyim?" ve "Şimdi ne olacak?" sorularını kendisine sormaya başlamış.

        16

        Groningen Teknik Direktörü Robert Maaskant ise başka bir kabiliyetine parantez açıyor: "Dinliyor ve çabuk kavrıyor. Bu tip kulüplerdeki hemen hemen her savunmacı, zirvesine ulaştığını düşünür ve zaaflarının, eksiklerinin üzerine düşmez. Van Dijk ise bunlardan farklıydı."

        17

        Van Dijk'ın zirveye yürüyüşü her iki senede bir sıçrama noktası oluştururken 2013'te bir sonraki adım için hazırdı. Brighton ve Krasnodar'ın kıyısından döndü, transfer tekliflerini reddetti.

        18

        Kariyerine büyük bir Hollanda kulübüne devam etmek istiyordu ancak beklediği teklifi alamadı. Groningen yetkilileri, Ajax Sportif Direktörü Marc Overmars'ı arayarak onu önerse de Ajax başka bir savunmacıyla ilgileniyordu.

        19

        Ajax tercihini Mike Van der Hoorn'dan yana kullandı ve Van Dijk'ı reddetti.

        20

        Van der Hoorn şu anda İngiltere ikinci ligi olan Championship ekiplerinden Swansea'de forma giyerken Van Dijk, Liverpool'la Şampiyonlar Ligi kupası için mücadele ediyor. Van Dijk, Hollanda'da beklediğini bulamayınca rotasını Celtic'e çevirdi.

        21

        Celtic'te iki kupa zaferi yaşamasına rağmen Hollanda Milli Takım Teknik Direktörü Louis van Gaal, onu 2014 Dünya Kupası kadrosuna almak yerine Terence Kongolo ve Bruno Martins Indi'yi tercih etti.

        22

        Kongolo şu anda Premier Lig'de düşmemeye oynayan Huddersfield'da, Martins Indi ise ikinci lig ekibi Stoke City'de forma giyiyor.

        23

        Van Dijk ise Van Gaal'in tercihini anlayışla karşılıyor: "Van Gaal'i suçlayamam çünkü o dönem kariyerimin zirvesinde değildim. Ve İskoç ligi, ortalamanın altında bir ligdi."

        24

        2015'e gelindiğinde onu Groningen'e götüren Martin Koeman'ın oğullarından Ronald, Van Dijk'ı Southampton'a transfer etti.

        25

        24 yaşına geldiğinde ilk kez milli olan Van Dijk'ın şu anki partneri Matthijs de Ligt ise ilk milli tecrübesini 17 yaşında yaşadı.

        26

        Southampton'da geçirdiği iki yılın ardından 26 yaşında Liverpool'a giden Van Dijk, nihayet hak ettiği günleri yaşıyor.

        27

        75 milyon sterlin ile tarihin en pahalı savunma oyuncusu olan Hollandalı, kendisi için ödenen bonservis bedelinin üzerinde hiçbir zaman baskı hissettirmediğini düşünüyor. Ancak bunun sırrı da şu düşüncesinden geçiyor: "Her gün, her hafta kendimi daha da iyi hissediyorum."