Kadir Kaymakçı: Çocukları oluyor diye evlenmeleri şart mı?

Oben Budak: Hakikaten bombaymış, ben şoke oldum doğrusu. Özcan dalgalandı ve duruldu demek ki. Hayat herkesi hazırlıyor bir şekilde, Özcan da o kafaya girebilir.

İpek Durkal: Özcan Deniz’den iyi bir koca olur mu bilemem ama şahane baba olur. Tebrik ederim.

Esin Övet: Zamanı gelmişti Özcan Deniz’in evlenip baba olmasının. Demek ki tam içine sinen güzel bir evlilik olacak. Müzmin bekârlardan sadece Beyaz kaldı. Haydi sıra onda.

Bülent İpek: Magazinin en bereketli yazını geride bıraktık. Geçen pazar HT Magazin’de derlemiştik. Bu bereket devam ediyor. Özcan Deniz’in sevgilisinin hamile olması da bunlardan biri. Özcan baba olmayı çok istiyor. Babalık trenini kaçırmak istemiyor olabilir.

Kadir Kaymakçı: Bana bayağı hazır gözüktü; baksanıza baba oluyormuş :) Doğrusu çocukları oluyor diye evlenmeleri şart mı? Hollywood’da böyle bir dolu çift var, yıllardır birlikteler, çocukları var, çok mutlular ama evli değiller. Özcan Deniz’in haberinin dışında genel olarak, sadece soruyorum?

Reşat Balcıoğlu: Özcan Bey aile hayatına her zaman önem vermiş bir sanatçı. Artık o da herkes gibi aile sahibi ve baba olmak istiyor. Bence bir an önce evlenmeli, eğer evlenmez ise çocuk evlilik dışı dünyaya gelecek. Bu da halk tarafından pek hoş karşılanmayacak. Benim bildiğim Özcan Deniz önce nikâhı kıyar sonra da çocuğunu kucağına alır.

"Kibariye fahiş ücret talebinde haklı"

Sinan Çetin, ‘Perihan Abla’ dizisini yeniden çekmek üzere başrol için Kibariye’ye teklif götürdü ancak ünlü şarkıcının bölüm başı 100 bin TL’lik talebi sonucu projeyi rafa kaldırmak zorunda kaldı. Oyunculuk kariyeri olmayan Kibariye’nin talep ettiği rakama ne dersiniz?

Oben Budak: Kibariye, Sinan Çetin’le çalışmak istememiş ve bu fahiş fiyatı çekmiş olabilir pekâlâ. Ben mesela hastası olduğum bu dizinin Sinan Çetin tarafından yorumlanmasına çok bozulurdum doğrusu.

İpek Durkal: Kibariye’nin parayı ne kadar çok sevdiğini herkes bilir ancak belli ki rolü sevmemiş. Sevse ve oynamak istese bu fahiş talebi dillendirmezdi.

Esin Övet: Biz eski biz değiliz ki Perihan Abla’dan keyif alalım. Nerede o eski Perihan Abla günleri, Perran Kutman, Şevket Altuğ günleri. O lezzet, o tat olmaz ki.

Bülent İpek: Kibariye oyuncu değil. Oyunculuğu olmayan Kibariye’ye başrol teklif edip istediği parayı çok bulanlar düşünsün. Kibariye’nin kendisi için istediği fiyatı belirlemesi en doğal hakkı.

Kadir Kaymakçı: Ben bu konuyla ilgili Kibariye’nin bölüm başı 100 bin TL istemesinden çok Sinan Çetin’in Kibariye reddetti diye projeyi rafa kaldırmasına şaşırdım. Eğer Çetin, oyun gücüyle kendisini büyüleyen Kibariye’den başkası Perihan Abla’yı canlandıramaz diye düşünüyorsa verseymiş 100 bini, projeyi niye öldürüyor!

Reşat Balcıoğlu: Kibariye’nin dışında başka bir oyuncuya teklif etselerdi bu parayı verecekler miydi? Bravo kadına, kendine değer biçmiş. Bu ülkede aldığı parayı hak etmeyen, kendisini oyuncu zanneden öyle insanlar var ki...

"İrem bir beslenme uzmanıyla çalışmalı"

Haftanın en çok konuşulan ismi yoğun bakımda tedavi gören şarkıcı İrem Derici oldu. Derici’nin rahatsızlığı hakkında iddialar muhtelif ancak doktoru rahatsızlığının anoreksiya bağlantılı olmadığını açıkladı. Son dönemde aşırı çalıştığı ve çok az beslendiği söylenen Derici’nin sağlığını kaybetmesini siz nasıl yorumluyorsunuz?

Oben Budak: Kendimize hiç iyi bakmıyoruz, hor kullanıyoruz resmen. Biri güzellik için kötü besleniyor, biri daha fazla çalışabilmek için kahveye abanıyor. Uzmanlar bas bas bağırdığı halde dinlemiyoruz, beni asıl bu konu düşündürüyor. Keşke ilkokul müfredatına beslenme üzerine daha fazla bölüm eklense.

İpek Durkal: İrem’in kilosu normalin altına düşünce bağışıklık sistemi çökmüş ve enfeksiyonlara davetiye çıkarmış. Gittiği ilk hastanede doğru müdahale yapılmayınca durum ciddileşmiş. İrem’e geçmiş olsun, tüm kadınlara da ‘kemikleri sayılırcasına’ zayıflamanın sonuçları hakkında ders olsun.

Esin Övet: İrem dünya tatlısı bir insan. Ben inanıyorum ki en yakın zamanda sağlığına kavuşacak ve bundan sonra kıymetini bilecek. Bu kadar güzel şarkı söyleyen bir insanın kendine çok dikkat etmesi gerekiyor.

Bülent İpek: Zayıflama endüstrisinin insanları getirdiği nokta bu işte. Herkes sıfır beden olmak zorunda mı? Çocuk yaşta maruz kalıyoruz zayıflığı yücelten propagandalara. Bir an önce iyileşip sahnelere dönmesini diliyoruz.

Kadir Kaymakçı: İrem Derici’ye geçmiş olsun... Makyözü, kişisel asistanı vardır eminim, artık bir de iyi beslenme uzmanı olsun. Stüdyolarda, provalarda, konserlerde harcadığı enerjiyi geri kazanmak için doğru beslensin...

Reşat Balcıoğlu: İrem Derici’nin doktoru haklı ama benim bildiğim alkolle beslendiği için hasta olmuş. Derici özel hayatında da sıradışı bir yaşam sürüyor. Gecesi, gündüzü belli değil. Bir insan kendisine ancak bu kadar kötülük yapabilir. Çevredeki insanlara kulak asmaması kendisini bu hale getirdi. İnşallah eski sağlığına kavuşur.

"Alaçatı’da tatil değil sinir harbi yaşanıyor"

Bergüzar Korel’den Alaçatı-Çeşme isyanı geldi. Korel, Alaçatı’nın gidişatından hiç memnun olmadığını vurgularken, çocukluğundan bu yana tatillerini geçirdiği tatil yöresinin çığırından çıktığını söyledi ve “Suyun fiyatı gündüz başka, gece başka. Enayi değiliz” dedi. Korel’e katılıyor musunuz? Alaçatı nasıl kurtulur?

Oben Budak: Alaçatı’daki rant sorununu çözmemiz gerekiyor önce. Mal sahipleri kirayı düşürecek ki siz de o suyu işletmeden daha ucuza satın alın. Sadece işletmeleri suçlamakla olmuyor bu iş. Herkes elini taşın altına koymalı.

İpek Durkal: Çok haklı. Ben de enayi değilim ve Korel’le aynı sebepten bu yaz oralara uğramadım. Pahalılık bir yana, adım atılmayacak kadar kalabalık Alaçatı sokaklarında insan tatil değil, sinir harbi yaşıyor.

Esin Övet: Bitmeyen bir Alaçatı mevzusu var ama şunu kimse anlamak istemiyor. Sezon kısa olduğu için fiyatlar böyle. Suyun fiyatı sadece Alaçatı’da fahiş değil ki. İstanbul’un da her bir köşesinde değişiyor. Ben bunu sık sık yazdım. Su ve kahve gibi içecekler mevkiine göre değişiyor. Millet kafasına göre fiyat koyuyor. O yüzden de bence hepimiz enayi yerine koyuluyoruz.

Bülent İpek: Alaçatı’nın kurtulması mümkün değil artık. 15 sene önce ahır gibi binaları değerinin beş on katına satan, kiralayan Alaçatı yerlileri düşünsün. Bu kadar yatırımdan sonra nezih tatil kasabası günlerine dönemez Alaçatı. Bu durum kendi halinde yaşayan Ege kasabalarının sakinlerine uyarı olsun. Mesela Akyaka sakinleri direniyor.

Kadir Kaymakçı: Yaz bitti, suyu alan aldı, satan sattı, Korel’den isyan geldi. Gelecek yaz kurtarırız Alaçatı’yı.

Reşat Balcıoğlu: Sadece Bergüzar Korel değil, yüz binlerce tatilciyi enayi yerine koyuyorlar. Korel isyanında çok haklı, enayi yerine konmak istemiyorlarsa böyle yerlere gitmeyecekler. İki yıl kimse gitmesin bakın sonra ne oluyor.

"Tarkan şarkıları çöpe atmaktan çekinmiyor"

Tarkan’ın almadığı Erdem Kınay şarkısını Hande Yener kaptı. İddiaya göre Tarkan, albümünün aranjörü Ozan Çolakoğlu’nun rakip gördüğü Kınay’dan şarkı almak istememiş. Tarkan’ın bu hamlesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye’nin bir numarası stüdyoda kendi iktidarını kuramıyor mu acaba?

Oben Budak: Tarkan bir şarkıyı istememişse istememiştir, yoksa Ozan’a ayıp olur gibi bir fikre kapıldığını hiç zannetmiyorum. Kaldı ki Ozan Çolakoğlu’dan bahsediyoruz, halihazırdazirvede olan bir müzisyenin başka birinin popülerliğine engel olması hikâyesi fazlasıyla 80’ler kokuyor.

İpek Durkal: Tarkan şarkıyı beğenmemiştir, olay bu kadar basittir.

Esin Övet: Tarkan albümü çıkarana kadar üç kez çöpe attı. Her zaman ince eler sık dokur. Kim bilir başka hangi şarkılardan vazgeçti. Gayet normal geldi Tarkan’ın bu hareketi.

Bülent İpek: Tarkan çaresiz değil. Kendini aranjör rekabetine kesinlikle kurban etmemeli. Tarkan bile istediği şarkıyı albüme koyamıyorsa vay müzik dünyasının haline.

Kadir Kaymakçı: Tarkan eğer şarkıyı beğendiyse, kariyerine bir ‘artı’ katacağını düşündüyse ama sonra Ozan Çolakoğlu’nu kırmamak için almaktan vazgeçtiyse bu saçmalık! “Helal olsun büyük vefa göstermiş” falan deyip romantize etmenin bir anlamı yok. Zaten böyle bir durumda Ozan Çolakoğlu da Tarkan’ı anlamayıp kapris yapıyorsa geçmiş olsun o dostluğa!

Reşat Balcıoğlu: Ben olaylara öyle bakmıyorum. Tarkan, kendi iktidarını niye kursun ki? Zaten Türkiye’nin bir numarası. Şarkıyı almamasının kendince bir nedeni vardır. Ayrıca almak zorunda da değil. Tarkan istediği şarkıyı alır istediğini almaz. Herkesi böyle değerlendirmemek lazım. Ben sanatçıları birbirleriyle yarıştırmayı doğru bulmuyorum.

"Kendine yatırım yapması saygıyı hak ediyor"

İngilizce albüm çıkarmaya hazırlanan Ziynet Sali, Londra’da adeta kampa girdi; dans ve vokal derslerinin yanında yoğun fiziksel antrenman yaptı. Sali’nin bu çabalarının karşılığını alacağını, uluslararası arenada başarılı olabileceğini düşünüyor musunuz?

Oben Budak: Keşke başarılı olsa, Ziynet’in güzel bir sesi var ama uluslarası pazar resmen bir arena. Çok sağlam yatırım istiyor. Yurtiçi pazarında getirisi daha fazla olur ama orası kesin.

İpek Durkal: Ben uluslararası arena işini 2000’lerde Tarkan’la birlikte kapattım.

Esin Övet: İnşallah ülkemizden biri artık bu çabalarının karşılığını alır. Biliyorsunuz yıllardır yapılan ama bir türlü bir adım ileriye gidilemeyen bir konu.

Bülent İpek: Ziynet’in çabalarını ve kendisine yaptığı yatırımları takdir ediyorum. Londra’da albüm yapmak İngiltere müzik listelerini garantiliyor olsaydı kimse Ozan Çolakoğlu’nun Ulus’taki stüdyosunun kapısında sıraya girmez, Londra’da ev tutarlardı.

Kadir Kaymakçı: Hayır, açıkçası pek düşünmüyorum!

Reşat Balcıoğlu: Ziynet Sali’nin böyle bir çaba göstermesini ve kendini geliştirmesini takdirle karşılıyorum. Ancak şu da bir gerçek ki Ziynet Sali, Türkiye’de nasıl bir başarı yakalamış, albümleri ne kadar satmış ki İngilizce albüm çalışmasına girişiyor?