Kasımpaşa - Fenerbahçe maçının yazar yorumları

Ancak şunu söylemek mümkün: Kalede Altay, beklerde Osayi-Ferdi, savunma lideri Szalai, merkezde Zajc ve en uçta Valencia ile dünkü takım, geçen sezonu bitiren ekibe oldukça benziyordu. Hem personel, hem de oyun anlamında. Jesus’un geçen seneki hafızaya başvurması mantıklı. Bunda ısrar etmesi de doğru olur sanki.

GÜNTEKİN ONAY: Fenerbahçe, ilk maç 3-3 berabere kalınca bir anda felaket senaryoları yazılmaya başlanmıştı. Liverpool işte 2 maç, 2 beraberlik. O zaman Manchester United dükkanı kapatsın. Barcelona, dünya kadar transfer yaptı ama Rayo Vallecano'yu yenemedi.

SERDAR ALİ ÇELİKLER: 4. gol tipik bir Jesus takımı golüydü. Ön alan oyuncusu pres yapıp topu kaptı (King) diğer forvete aktardı o da (Valencia) golü attı. Çalışılmış korner ve duran top organizasyonlarını keyifle izledik. Eveleme geveleme olmadan direkt oyuna yönelik hızlı oynama çabasını keyifle izledik.

Elbette zaten kadrosu zayıflamış üstelik 10 kişi kalmış Paşa'ya karşı bu gördüklerimizi kriter kabul etmeyenler olabilir. Lakin Jesus'un fark yaratabilecek kabiliyeti ve planları olduğunu fark etmek de güzel. Hocanın transferlerini ve sürekli kendi bildiği oyuncularda ısrarını eleştiriyorum.

Ancak taktik bilgisi ve fark yaratacak duran top çalışmalarının lige etki edeceği bir gerçek. Kiev üstü Ümraniye maçları ile oluşan, Slovacko rövanşı ile perçinlenen negatif enerjiyi dağıtma açısından önemli bir 3 puan ve sonuçtu. Şimdi Avusturya Wien maçları üstüne Demirspor ve Konya deplasmanı mühim sınavlar. Hoca katkısı tamam fakat kalitenin artması lazım. Bir net golcü ve iyi bir sağ stoper ile ümitler iyice yükselecektir.

Jesus'tan 2. devre Arda Güler ve Serdar Dursun hamlesi beklerdim. Zaten bitmiş maçta hem onlara moral olur hem de aktif dinlenmeye geçilmiş olurdu. 70'e kadar beklenmesine gerek yoktu. Yine de bu dünya çapındaki 10 numara, kısıtlı zamanda iyi de oynamazken müthiş bir gol attı. Daha çok süre almalı, daha çok süre almalı, daha çok süre almalı..

ŞANSAL BÜYÜKA: Fenerbahçe, iştahıyla, hızıyla, ilk defa uyguladığı rakip savunmanın arkasına uzun pasları ve adam kaçırmaları ile bir puan maçını, adeta gösteri maçına çevirdi. Tabi şunu hesaba katmalıyız. Karşısında Kasımpaşa diye bir takım yoktu. Kasımpaşa‘nın adı vardı, arması vardı, forması vardı, sahada kendisi yoktu.

Fenerbahçe bu hızlı, iştahlı ve üretken oyununu sıkı bir rakip önünde ortaya koyabilirse, o zaman “tamam” dır. O zaman Jesus felsefesi sahada diyebiliriz. Eleştirmesini biliyoruz, alkışlamasını da bileceğiz. Cumartesi ve pazar günleri rakiplerinin hüsrana uğramasının ardından, futbolla barışık Fenerbahçe için “Şahane Pazartesi” oldu.

AHMET ÇAKAR: Kasımpaşalı Hasan Emre'nin atılmasıyla maç bitiverdi. Bu dakikadan itibaren 'Fenerbahçe şov' başlamış oldu. Valencia, Emre Mor, Ferdi... Herkes şovun parçası oldu. Valencia'nın attığı kafa golü müthiş. Emre Mor sadece Türkiye'nin değil Avrupa'nın da en yetenekli isimlerinden. Ama çok önemli bir hatası var.

Ne zaman şut, ne zaman pas, ne zaman dribbling yapacağını bilmiyor. Yıllardır bilmiyordu hâlâ öğrenememiş. Zaman zaman mükemmel işler yapıyor. Zaman zaman da ağır acemiliğini görüyoruz. Sonuçta; Fenerbahçe şov yaptı, iyi oynadı ama bunun asıl sebebi Kasımpaşalı oyuncuların yapamadıkları defans ve bir kişi eksik kalmalarıydı. Avrupa maçı için böylesine rahat bir galibiyet çok önemli ve huzur verici.

ERCAN GÜVEN: Aslında geçen sezondan bu sezona gücünden yitirmiş ve henüz maçın 16. dakikasında 10 kişi kalmış Kasımpaşa karşısında alınan farklı galibiyet, geniş kadrolu/ yüksek yatırımlı/ ünlü hocalı Fenerbahçe için abartılacak bir zafer değil ama…

Tatsız başladığı Süper Lig’e ağırlığını koyması, henüz bitmemiş takım montajına ışık tutması, bir maçta birkaç farklı tarz denemesine fırsat tanıması açısından özel ve güzel bir maçtı Fenerbahçe için.

RIDVAN DİLMEN: Jorge Jesus'a kesinlikle sabretmesi gerekiyor Fenerbahçe'nin. Yarın öbür gün tek kale oynayıp yenilebilir de bu takım. Ancak bu takımı yenmenin tek yolu tuzak kurmak. Arda Güler'i çok uzun yıllar konuşacağız. Bundan birkaç yıl sonra İspanya veya İngiltere'deki bir meslektaşıma devredeceğim Arda'yı yorumlama işini. Dünyanın en iyi liglerinde göreceğiz onu.