Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Polemik Hakan'dan Laikleri sıkıştırma teknikleri...

        Dün, kendisi de bir İmam-Hatip mezunu olan Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, Milli Eğitim Şurası sürerken 'eleştirir tonuyla' hükümete akıl veriyordu:

        İmam-Hatipleri kapatıyoruz, diye bir jest yapın, böylece laiklerin İmam-Hatip eleştirileri anlamını kaybeder, siz de Anayasadaki din eğitim hakkını gündeme getirirsiniz…

        “Bu zamana kadar hep idare-i maslahatçı oldunuz, karşılığında "sıkıştırılan taraf" siz oldunuz. Bir de radikal olmayı deneyin bakalım bu sefer hangi taraf sıkışacak?”!

        ‘Radikal olun.’ Böylece, bütün okulları ‘İmam-Hatip’leştirme imkanı bulun…

        Ne safiyane bir fikir jimnastiği diye düşündüm önce. Her olguya tersinden bakmak moda oldu ya, bunlardan biri işte.

        Yoksa, Ahmet Hakan’ın en çok İmam-Hatip mektebini laik iradenin açmış olduğunu, laiklerin itirazının İmam-Hatiplerin varoluşuna değil, maksadı dışında kullanılmasına olduğunu bildiğine adım gibi emindim.

        Demek ki, diye düşündüm, aynı sebeplerden dolayı, laik iradeye muhalif Ahmet Hakan. O da İmam eğitimi almış birisinin, doktor olabilmesine, mühendis olabilmesine, kendisi gibi yazar olup, İclal Aydın’la Sibel Can, Hülya Avşar ile Kaya Çilingiroğlu dedikoduları yazmasına imkan tanınsın, ‘gıybet’te söz sahibi olmasına izin verilsin istiyor.

        Ne safiyane!

        Gerçi yazar olmak ehliyet gerektirmediği için bunda mani yok, ama, doktor ve mühendis olmakta biraz problem oluyor tabi.

        Herneyse.

        Bugün Milli Eğitim Şurası’nın almış olduğu kararlara baktım da… Ahmet Hakan’ın ‘safiyene’ görünen yazısının, aslında o kadar da safiyane olamayabileceğini düşündüm.

        Bir başka yoldan, kastedilen maksat hasıl olmaya başlamış.

        Şura kararlarına göre, İmam-Hatip okulları Üniversite sınavları karşısında ‘sözel okul’, Anadolu İmam-Hatip okulları da ‘eşit ağırlıklı okul’ olarak değerlendirilmiş.

        Yani İmam-Hatip mekteplerinin çoğuna ‘din ağırlıklı eğitim veren normal okul’ statüsü verilmiş oluyor.

        Ben dini eğitim verilmesine karşı değilim. Hatta değil İmam-Hatip’ler, İlahiyat liseleri olmasına da taraftarım.

        Dolayısıyla buradaki ‘numaraya’ itirazımı da belirtmek zorundayım.

        Eğer Türkiye’de sadece İmam ve Hatip yetiştiren okullar bulunsa, yani bu okuldan mezun olanlar sadece İmam ve Hatip olabilse niyetin ne olduğunu rahatlıkla ayırt edebileceğimizi düşünüyorum.

        Aslında, bürokrasiye dindar kadrolar yetiştirmeyi amaçlayanlar dışındaki küçük bir halisane azınlık bu okullara başvuracak, geri kalanlar ise İslamcı hükümetlerin aparatçikleri olmaya meylettiklerini deşifre etmiş bulunacaklar.

        Maalesef böyle bir şey yok.

        Tekrar, herneyse.

        Ahmet Hakan, İmam ve Hatip mekteplerinde, onları normal lise statüsüne sokacak bu değişimi haber aldı ve bir gün önceden yazdığı yazısıyla ‘duyumdan vazife

        çıkartıp’ bu AKP operasyonunda ‘ön aldı’ diye düşünüyorum.

        ‘Ne güzel, düşünmüş. Gazeteci, kurnazdır.’

        Demek ki şimdi laik irade, ‘en çok imam hatip okulu açan irade’ ünvanını taşıdığı gibi, İmam-Hatip okullarının tanımı içinde varoluşunu savunan, onların dindar doktor, dindar avukat, dindar diş hekimi değil, İmam ve Hatip yetiştirmesini savunan bir pozisyonu savunacak.

        Hürriyet yazarı hükümete, ‘İmam-Hatipleri kaldırın, bütün liseleri İmam-Hatipleştirin’ diyerek, aslında hükümetin aklını hükümete satar, kamuoyunun zihnini hazırlarken; laikler de ‘İmam-Hatipleri,’ ‘İmam-Hatip mektebi’ olarak korumakta radikal olacak.

        Ne garip ülke, değil mi burası?

        Ne tuhaf insanlar bunlar…

        atilganbayar@haberturk.com

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ