Esin Övet: Caner yıllarca sustu ve sonra konuşmaya başladı

OBEN BUDAK: Çoğu ödül töreni gibi GQMOTY’i de canlı olarak izleyen biri olarak söyleyebilirim ki en iyi ödül töreni. Olması gerektiği gibi. Önceden provası yapılıyor, çalışılıyor. Gecenin en dikkat çekici ismi Kıvanç Tatlıtuğ’du doğrusu. Salondaki herkesi ezdi.

REŞAT BALCIOĞLU: Bence Türkiye’nin en iyi ödül gecesi ‘Magazin Gazetecileri Derneği Ödülleri’. Türkiye’nin Oscar’ları başlığı altında her yıl sinema, sanat, dizi, tiyatro, müzik gibi pek çok alandan ünlü isimlerin buluşma noktası. GQ zaten sadece erkeklere hitap ediyor ve şunu da biliyoruz ki çok büyük bir prodüksiyonla yapılıyor ödüller. Gece renkliydi ve bir o kadar da konuşuldu. Emeği geçenleri tebrik ediyorum. Gecenin yıldızı hiç şüphesiz Beren Saat’ti.

İPEK DURKAL: Gördüğüm kadarıyla Beren Saat. Dekoltesinden değil, o kadar güzel gülümsüyordu ki dikkat çekmemesi mümkün değildi.

KADİR KAYMAKÇI: Benim ülkemizde gördüğüm en iyi ödül töreniydi. Bizdeki Manas Destanı gibi sonu gelmeyen ödül törenlerinin aksine her şey tıkır tıkır işledi. Davetliler de çok şıktı. Ancak bir şeyi belirtmeliyim, biz gazeteciler kırmızı halıda nasıl fotoğraf çekilir bilmiyoruz, ünlülerimiz de kırmızı halıda nasıl poz verilir bilmiyor!

Örneğin Beren Saat o nefis kıyafetiyle şöyle önden, arkadan, yandan görüntülenmeyi hak ediyordu. Ama maalesef ancak etrafında gazeteciler, mikrofonlar, sırtında paltoyla fotoğraflarını gördüm... Neyse bu da nazarlık olsun, gece gayet güzeldi. Ellerine sağlık.

BÜLENT İPEK: Son yıllarda GQ derli toplu tören düzenleyerek dikkat çekiyor. Ama ödülü önceden açıklanan, 5-10 iyi şöhretli kişinin katıldığı bir tören işte. Kırmızı halısı olmayan bir ödül töreni bence klasman dışıdır.

Magazin gazetecilerinin girişte ve çıkışta fotoğraf çekmesi için olanak yaratılmıyorsa, gelmek için nazlanan ünlülerin şartlarına boyun eğilerek garaj kapısından, yangın merdiveninden salona alınmaları sağlanıyorsa bu törene ‘en iyi’ denilemez. Gecenin yıldızı iddialı kıyafetiyle Beren Saat ve ışıltısıyla Kıvanç Tatlıtuğ idi bence.

"İSTANBUL'DA BİR DÜĞÜN LOS ANGELES'TAN DAHA MASRAFLI"

Tolgahan Sayışman ve 2 yıldır birlikte olduğu sevgilisi Almeda Abazi, Los Angeles’ta evlendi. Ünlü oyuncunun nikâhına ailesi dışında kimseyi götürmemesi dikkat çekti. Son dönemde yükselen yurtdışında nikâh, Türkiye’de eğlence modası hakkında ne düşünüyorsunuz?

O.B.: Türkiye’deki evlilikler biraz aileyi mutlu etmek için yapılmıyor mu sizce de? Bütün gün akraba öpmekten gelin ve damat uzun süre kendine gelemiyor. Asıl onların günü olması gerekirken milleti eğlendirmeye çalışıyorlar. Bence sakin bir evlilik töreni en iyisi.

E.Ö.: Yapabilene helal olsun. Nikâh özel bir durumdur. Aile arasında yapılabilir. Arap turistler de Türkiye’de düğün yapıyor. Hem de çok yüksek paralar harcıyorlar.

R.B.: Evliyiz, mutluyuz, paramız da var o zaman istediğimiz yerde basarız nikâhı. Maddi imkânları varsa neden sıra dışı bir düğün organizasyonu yapmasınlar ki? Nerede evlendiğin değil, kiminle mutlu olup evlendiğin önemlidir. Genç çifte mutluluklar diliyorum.

İ.D.: Sadece ünlü isimler değil pek çok kişi bunu tercih ediyor. Haklılar da... İstanbul’da düğün yapsalar Los Angeles’tan çok daha masraflı ve yorucu olur. Mecburiyetten birçok insanı davet etmek zorunda kalmak da cabası...

K.K.: Düğün insanların en özel günü, kimi yanlarında görmek istemişlerse onları davet etmişler... Bir de Los Angeles’a gidiş-dönüş bilet fiyatı var tabii. Az davetliyle böylesi daha ekonomik olmuştur :)

B.İ.: Tolgahan o kadar mesafeye kimi nasıl götürsün, yeterince masraf yapmıştır. Tolga’ya mutluluklar dilerim. Bir anı bırakmak için farklı nikâh yerleri tercih ediliyor ama şunu da söylemek gerek: Nikâh yerinde keramet olsaydı, Paris’te, Roma’da evlenen onlarca ünlümüz şu an boşanmış olmazdı.

"ASENA YAKINDA ŞÜKRAN'IN DA YARISINI İSTEYECEK"

Futbolcu Caner Erkin’in eski eşi Asena Atalay, oğlu için aylığı 50 bin liradan yıllık 600 bin TL tedbir nafakası bağlanması için İstanbul Aile Mahkemesi’ne başvurdu. Önceki rakam aylık 10 bin TL’ydi. Bir başka dava daha açarak ünlü futbolcunun evliyken edindiği malların yarısını isteyen Atalay’ın bu davranışlarını nasıl yorumluyorsunuz?

O.B.: Herkes biliyor ki Caner Erkin evlenmese, Asena bu kavgayı sürdürmeyecekti. Hırsını bu şekilde çıkarmamalı, aşırı belli oluyor.

E.Ö.: Enteresan gerçekten. Asena ya bir şeye çok kızdı, ya da Caner evlendiği için kıskançlıktan yapıyor. Tuhaf değil mi? Boşanırken her şey gayet iyiydi. Sonra bir anda mahkemeler, atışmalar... Caner yıllarca sustu ve sonra konuşmaya başladı. Asıl belgelerle konuşmaya başlarsa eski defterler de açılacak. Asena da bunun farkındadır ve ona göre yol alıyordur diye düşünüyorum. Yine de çok çirkin olaylar oluyor.

R.B.: Kaçan balık büyük olur. Asena Hanım, Caner ile evliyken milyon dolarlık otomobillerle lüks alışverişler yapıyor, objektiflere gülümseyerek pozlar veriyordu. Ne oldu? Öküz öldü, ortaklık bitti. “Caner’i nasıl kaptırdım” diye hırsından çatlıyor herhalde.

Mal paylaşımında Caner bence karşı dava açmalı ve “Ben evliyken daha başarılı daha verimli bir futbolcu olabilirdim ama eşim Asena yüzünden imajım bozuldu, özel hayatım futbol hayatımın önüne geçti. Fiyatımı düşürdü. Davacıyım ve tazminat istiyorum” demeli.

İ.D.: Sosyal medyada biri demiş ki, “Yakında Şükran’ın da yarısını isteyecek...” Çok güldüm ama maalesef durum bu.

K.K.: Asena Atalay’ın boşanırken aklı neredeymiş? Belki haklılık payı da vardır ama bunları Caner’in Şükran Ovalı’yla mutlu evliliği sonrası yapması akıllara ‘kıskançlık’ konusunu getiriyor ister istemez. Sanki biraz etrafının gazına geliyormuş gibi hissediyorum.

B.İ.: Ne güzel anlaşarak boşanmışlardı ve örnek boşanma diye parmakla gösteriyorduk. Caner, Şükran’la evlenince her şey değişti sanki. Asena nafakayı beşe katlamak istiyor. Şükran’la çocukları olursa, Caner’in mal varlığının tamamını mı isteyecek.

"ALEYNA MAGAZİNİ ÇOK İYİ KULLANIYOR"

Demet Akalın’la Aleyna Tilki arasındaki buzlar eridi. “Demet Abla’yı çok seviyorum. Onu idol olarak görüyorum” diyen genç popçuya Akalın, “Ben de onu seviyorum. Küs kalmak iyi bir şey değil, aferin Aleyna’ya” diyerek barış çubuğu uzattı. Bu hafta nargile içerken görüntülenmesi, 16 yaşındaki Tilki’yi yine eleştiri oklarının hedefi haline getirdi. Bütün bu eleştilriere rağmen Tilki’in tek şarkısı ‘Cevapsız Çınlama’, 224 milyon 2 bin 396 izlenme ile Youtube’da en çok dinlenen Türkçe şarkı oldu...

O.B.: Böyle iddia ediliyor tabii, Türkiye’deki internet kullanımı belli. Yani 224 milyona ulaşmak için uzaylılar yardım etti herhalde. Aleyna’nın aşırı abartıldığını düşünüyorum, hiç inandırıcı gelmiyor bu köpürtülen başarı.

E.Ö.: Aleyna olmuştur, tamamdır. Kendinden bu kadar çok söz ettiren yeni nesilden bir isim daha yok. İster Demet Akalın, ister bir başkası, bu duruma destek oldular farkında olmadan. Aleyna ilk çıktığında bu kadar bilinmiyor, takip edilmiyor, tıklanma rekorları kırmıyordu. Ne zaman ki hakkında ‘Yaşı küçük’, ‘Sahneye çıkamaz’ gibi haberler çıktı, tıklanma oranları birden bire fırladı. Aleyna eski yıldızlar gibi magazini çok iyi kullanıyor.

R.B.: Aleyna’sız pop dünyası artık olmayacak gibi. Haftaya yeni polemikler, yeni laf sokmalar bekliyorum. Bir dakika, bunlar popçu veya popçu adayıydı değil mi? E şarkı beklemeliyiz o zaman, albümlerini konuşmalıyız.

İ.D.: 78 milyonluk ülkede, 224 milyon izlenme diyorsunuz... Ya çok takıntılı bir hayran kitlesi var Aleyna’nın ya da şahane bir dolap çevriliyor.

K.K.: Yürü be Aleyna kim tutar seni! Her hafta bir şekilde gündem oluyor. Şarkısı çınlamasa da kâh polemikle, kâh ders notuyla falan kendisi magazin sayfalarında çın çın çınlıyor. Bizde şarkıydı, sesti, notaydı ikinci planda. Aleyna böyle ‘tın tın’ devam etsin büyük ‘sanatçı’ olur!

B.İ.: Ne yazık ki bu aralar ne kadar eleştirilecek şey yaparsa şöhreti o kadar artıyor Aleyna’nın. Pop kulvarındaki büyüğü Demet Akalın’a sallaması da, nargile içmesi de 16 yaşında içkili mekânlarda sahneye çıkması gibi ilgiyi artırıyor.

Aleyna şunu iyi bilsin: Şu an aldığı reyting, internet tıkı vs. gelip geçer; iyi şarkı ve albüm ortaya koyamazsa ‘saman alevi şöhretleri’ çöplüğüne süpürülür.

"YENİDEN DENEMENİN SONU PEK HAYIRLI BİTMEZ"

Türk asıllı Alman futbolcu Mesut Özil ve oyuncu Amine Gülşe, Londra’da yeniden bir araya geldi. 2015 yılında kız arkadaşı Mandy Capristo’dan ayrılan ünlü futbolcunun adı Gülşe ile anılmış, Özil’in sevgilisiyle barışmasının ardından güzel oyuncu “Aramızda duygusal bir şey olmadı. Sevgilisiyle mutlu olsun” demişti. Mesut ve Amine iki yıl gecikmeli olarak bir araya gelince Gülşe’nin geçmişte yaşadığı hayal kırıklığını unuttuğu yorumları yapıldı. Bu ilişki hakkında neler söyleyeceksiniz?

O.B.: Yeniden denemenin genelde sonu iyi bitmez ama belki ayrı geçen iki sene çiftin birbirlerinde sinir oldukları yönleri törpülemelerine yardımcı olmuştur.

E.Ö.: Vallahi benim kafam karışıyor bazı ilişkilerde. Mesut ve Amine ilişkisi de onların en başında geliyor. Düşünün, bu işi yapan biri olarak benim bile kafam karışıyorsa okuyucu ne yapsın.

R.B.: Mesut Özil, İngiltere’de top koşturan bir isim. Sürekli İstanbul gecelerinde boy gösteriyor. Niye acaba? Bence İngiltere’de onu takan yok. Şan, şöhret, para var ama Avrupa’da havası yok.

İ.D.: Birkaç gün önce Londra basını ikilinin fotoğraflarını ‘Özil’in yanındaki gizemli esmer’ diye servis etti. Amine’nin şöhret meraklısı olduğunu söyleyen Mandy üzülmüştür...

K.K.: Mesut Özil, Amine Gülşe ile aşkta kazandığı hafta, takımı Arsenal Bayern Münih’ten 5 yedi. Bu aşkla ilgili söyleyebileceğim tek şey bu şimdilik...

B.İ.: Bu fotoğrafta benim dikkatimi başka bir şey çekti. İstanbul’a geldiğinde çevresindeki kalabalık güruhun kamufle etmek, gazetecilere fotoğraf çektirmemek için siper olduğu Mesut Özil, Londra’da normal insan gibi sevgilisiyle yalnız geziyormuş. Fotoğrafını çekenlere yan gözle bile bakmıyormuş. Ünlüleri Türkiye’ye gelince etrafındakiler başka havaya sokuyor bence. ‘Şeyh değil mürit uçurur’ misali.