Yılmaz Erdoğan’ın ot yaşamı
"Ot bürüdü dediğimiz yere meğer Rabbim eczane açmış" diyor Erdoğan. Herkes onun inzivaya çekildiğini düşünüyor, yanılıyor. Hiç olmadığı kadar üretiyor, yazıyor, çiziyor, öğreniyor, öğretiyor ve hatta film bile çekiyor...
“Ot gibi yaşıyor” deriz ya, “Ot kafa” filan... Oysa otun değerini bilmeyiz, cahillik ederiz. Yılmaz Erdoğan da çıkar, bu cahilliğimizi yüzümüze vurur... Birkaç yıldır Köyceğiz’de kendisine kurduğu ‘el değmemiş’ dünyasında yaşayan Yılmaz Erdoğan o lezzetli kalemiyle, Kafa dergisine bir başyazı yazarak yeni hayatını anlatmış.
Köyceğiz’e yerleşmeye nasıl karar verdiğini, otları, otların şifa mucizesini... “Ot bürüdü dediğimiz yere meğer Rabbim eczane açmış” diyor Erdoğan. Herkes onun inzivaya çekildiğini düşünüyor, yanılıyor. Hiç olmadığı kadar üretiyor, yazıyor, çiziyor, öğreniyor, öğretiyor ve hatta film bile çekiyor... (Bkz. Ekşi Elmalar)
SOSYAL MEDYA PAYLAŞIMI YOK
Sık sık eş, dost, ahbap ağırlıyor köyünde... Onlarla kimi zaman portakal bahçesine, yıldızların altına kurduğu uzun masada kimi zaman da evinin verandasında uzun ve derinlikli, çoğu zaman sabahlara kadar süren sohbetler ediyor. Tek birinden haberdar olmamamızın nedeni, Erdoğan’ın hassasiyeti. Bir tek kare fotoğraf paylaşılmasın istiyor mabedinden. Herkes de saygı gösteriyor Erdoğan’ın bu ricasına.
BİLGİN DE KÖYCEĞİZ’DE
Biz geçen hafta gazetelerde çarşaf çarşaf ‘boşanacaklar’ haberleri okurken eşi Belçim Bilgin de Köyceğiz’deydi mesela... Belçim Bilgin’in Londra haberi doğru ama aradaki fark şu; ne yerleşiyor ne taşınıyor. Kendisinin zaten yurtdışı kariyeri var. Bilgin, oğlu Rodin’in bir süre yurtdışında akıcı İngilizce ile eğitim görmesini istiyor. Rol aldığı ‘Kördüğüm’ün senaryosu şimdi ona böyle bir fırsat veriyor. Bu yüzden gidiyor Belçim Bilgin.
SIK SIK GELEBİLECEKLER
Onca ülke, şehir arasından Londra’yı seçme sebebi ise, Londra-Dalaman arası direkt uçuşun olması. Böylece hem Yılmaz Erdoğan hem de Belçim Bilgin sık sık gidip gelebilecekler birbirlerinin yanına... Ben bu satırları yazarken, çok yakın bir arkadaşım Köyceğiz’de misafiriydi Erdoğan’ın. “Bana oraları anlat” dedim, “Huzur” dedi, “Arınıyorum şehrin pisliğinden” dedi, başka da bir şey söylemedi...
İPEK DURKAL/HABERTÜRK MAGAZİN
