Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Medya Bir kanal ölü doğarsa

        Bir de “büyük kafa”yla televizyon kurmak var ki, çok daha zor ama alkışı en fazla hak eden de o. Habertürk buna en iyi örnek. Bir televizyon kanalının bir evin bodrumundaki bilgisayarla kurulabileceğini kanıtladı Türkiye’ye. Ama bu her bilgisayar sahibi kanal kurabilir anlamına da gelmiyor. Yıllarca medya içinde çalışmış, büyük medyayı bilen, büyük düşünen ve Türkiye’nin dinamiklerini çok iyi bilen haberciler tarafından kurulduğu için bugün böylesine etkin bir kanal Habertürk.

        Televizyonculuk açısından gerçek bir felaket senaryosu ise ne “büyük para”nın ne de “büyük kafa”nın hakkını verememek. Bunu önce Kanal 1 örneğinde gördük, şimdi de gündemimizde Fox TV var. İki kanal da ölü doğdu, ilkinin algısı yerel kanal gibi, diğeri ise daha birkaç haftalık yayın hayatına rağmen “kriz yönetimi” yapıyor. Fox TV, Türkiye’deki kanallar içerisinde arkası en sağlam kanal. Rupert Murdoch’ın bütçesi bütün medya gruplarından daha fazla ama bu parayı Türkiye’ye aktarma niyetleri yokmuş gibi görünüyor. Fox, küçük düşünüyor ve Türkiye’yi önemsiz bir pazar gibi görüp yeterli yatırımı yapmıyor. Bir kere yönetim kadrolarına transfer edilen isimlerin tamamı “no name.” Alındıkları yerleri sarsacak, dengeleri değiştirecek ve dahası medyada da ses getirecek isimler değil. Ucuza kapatılmış, aceleyle halledilmiş gibi duruyorlar.

        Pınar Altuğ, Berna Laçin, Asena gibi isimlere yaptırılan programların da tek bir hedefi var: Varoş. Ancak Fox, lansmanını Nişantaşı’nda yapıyor ve bu onlara değil, Digiturk’teki kardeş kuruluşu Fox Life’a yarıyor. Tıpkı kış günü açıkhava konseriyle açılış yapmak gibi: Kafaları karışık.

        Dahası, Fox’un ekran yüzü olarak öne sürdüğü isimlerin pek çoğu da çeşitli sebeplerden büyük kanallardan dışlanmış isimler. Yeni bir kanalın eskimiş isimlere bel bağlaması tam bir “küçük düşünme” göstergesi. Ana haberden spor programına, sabah kuşağından gece şovlarına kadar Türkiye star sever.

        Geçen gün bu kanalda bir spor programına denk geldim. Beş konuk vardı ve hepsi küçücük bir masada yan yana dizilmişlerdi. Sıkış tıkış bir göründü, her bedenin arasında sadece bir-iki santimetrelik mesafe var. Sırf bu stüdyo görüntüsü bile Fox’un ne kadar “küçük” düşündüğünün kanıtı.

        Maalesef, Türkiye’de televizyon izleyicisi özel kanalların kısa geçmişlerine rağmen her önüne konanı yemiyor. Dahası, kanallar da ilk yıllardaki çadır görünümünden çok uzakta. Profesyonel stüdyolar, sistemli bir yayıncılık, oturmuş bir yöneticilik var hepsinde.

        Bu yüzden de dörtlü oligarşi, yani Show, Kanal D, atv ve Star yıllardır aralarına hiç kimseyi almadan büyük kanal titrini paylaşıyorlar. Hatta son zamanlarda Star’da sallantılar olduğundan bu bir “üç büyükler” yarışına bile dönüşebilir...

        Böyle bir ortamda da Fox’un kendine bir yer açması çok zor görünüyor. Ya büyük para bastırıp “Binbir Gece”den Seda Sayan’a, “Makina”dan “Buzda Dans”a kadar insanları ekrana bağlayan ne varsa transfer edecekler, ya da CNBC-e, NTV gibi “kafa” kullanıp alternatif olmaya bel bağlayacaklar.

        Yoksa bugün nasıl Kanal 1 diye bir kanal aslında yoksa, Fox da aynı şekilde yok sayılmaya mahkum.

        Tüm bunları söylemişken, Digiturk’teki TurkMax’la ilgili de bir-iki satır eklememek haksızlık olur diye düşünüyorum. Bir gün, aniden çıkıveren ve müthiş bir hızla yayına hazırlanan bu kanal şimdiden kabul gördü, kendinden bahsettirmeye başladı. Milyonlarca dolar dökülerek kurulan bir kanal değil, yayın yapısı stüdyo programları ve filmlerden ibaret ama başarıyla ulaştı. Üstelik snob bir alternatif de olmadan...

        Fox TV’ye Türkiye’de tutunmak için çok “case study” var ama anlayabilecekler mi?

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ