Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Medya Suçlamada bulunanlara bakın! - Doğan Grubu'ndan Turgay Ciner ve Kenan Tekdağ'a asılsız suçlama

        Doğan Grubu bugün yaptığı açıklamada vergi kaçakçılığı ve ceza davaları ile ilgili gelişmelerin aktarıldığı haberlerin yargıyı etkileme amaçlı ‘maksatlı’ yayınlar olduğunu bildirdi. Bazı köşe yazarlarının da benzer yazılar kaleme aldıkları görülüyor.

        Oysa yargıyı etkileme suçlamasından bahsedecek en son grup Doğan Grubu olmalı. İşte Doğan Grubu’nun bu konudaki kötü sicilinden birkaç örnek…

        Mehmet Y. Yılmaz’ın 4.4.2007 tarihli yazısı:

        Hukuki ayak oyunlarına hazır olun

        “Araştırdım, el koyma kararına karşı ticaret mahkemelerinde bir "menfi tespit davası" açmak peşindeymişler.

        Turgay Ciner'in akıllı hukukçuları olduğu bir sır değil.

        TMSF kararlarına karşı açılacak davaların idare mahkemelerinin konusu olduğunu bilmemeleri de mümkün değil.

        Belli ki ticaret mahkemelerinden alacakları bir karar ile idare mahkemesinin üzerinde etkili olmaya çalışacaklar.

        Duyduğuma göre Aydın Ayaydın devreye girmiş, bazı temaslarda bulunuyormuş.

        Bu hukuki tuzağa idare mahkemelerinin düşeceğini beklemek saflık olur.

        Elbette böyle bir istemi reddetmeyip kabul edecek ticaret mahkemesinin çıkacağını zannetmiyorum ama bu işler hiç belli olmaz, biliyorsunuz!

        "Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini" mısrası bu ülkede her zaman geçerlidir çünkü.

        Öte yandan bir de şöyle ilginç bir durum var: TMSF'nin gazetesinde, TMSF'ye karşı mücadelede kamuoyu yaratma çabası!

        TMSF bunu seyredecek mi, bekleyip göreceğiz.”

        Mehmet Y. Yılmaz’ın 7.5.2007 tarihli yazısı:

        Mahkeme lokantadan yönetilmiyor

        “Öte yandan geçen hafta bizim piyasaya yayılan bir haber, idare mahkemesinin Sabah'a el koyma kararını iptal etmeye hazırlandığı şeklindeydi.

        Araştırdım bu haber Turgay Ciner'in en yakın dostu bir avukattan ve Mehmet Barlas'ın NTV'de "mahkeme de kararını artık bir an önce versin" baskısından kaynaklanıyor.

        Turgay Ciner'in idare hukuku danışmanı Prof. Dr. Aydın Gülan da 1 Mayıs Salı günü İstanbul'da Borsa lokantasında bazı genç hukukçularla yemek yemiş.

        Ciner'in mahkeme başvurusunun lehine sonuçlanacağı haberini yayan avukat Prof. Gülan'ın, iki misafiriyle yediği bu yemekten söz ediyor.

        Ben yemekte kimler olduğunu biliyorum, neler konuşulduğunu o sırada orada bulunan eş dost bana anlattı.

        Türkiye'de lokantalarda kulis yaparak mahkeme kararlarını etkilemek söz konusu bile olamaz.

        Bu nedenle anlatılanlara güldüm, geçtim!”

        Mehmet Y. Yılmaz’ın 25.6.2007 tarihli yazısı:

        Mahkeme kararını ve gerekçesini önceden nasıl öğrenebildiler?

        ”TURGAY Ciner'in, Sabah ve atv'ye el koyma kararı için TMSF'ye karşı açtığı dava salı günü görüşülecek.

        Dün Vatan'da bu dava ile ilgili çok ilginç bir haber yayımlandı.

        Haberin alt başlığını aynen aktarıyorum: "Mahkemenin Sabah ve atv ile ilgili salı günü vereceği kritik karar öncesi Ciner ve avukatı Kenan Tekdağ'dan şaşırtan sözler: Mahkeme salı günü lehimize karar verecek. Kararın gerekçesinde de 'Taraflar arasında bir ortaklık varsa bu ortaklığın pay defterine yazılması ve ticaret sicili gazetesinde ilan edilmesi gerekir' yazacak."

        Daha görüşülmesi tamamlanmamış bir davanın sonucunun, üstelik gerekçesi ile birlikte günler öncesinden davacılar tarafından eşe dosta anlatılmasının iki nedeni olabilir:

        Ya davanın nasıl sonuçlanacağını önceden öğrendiler, ya da bunu yayarak mahkeme üzerinde bir tür psikolojik baskı yaratmak istiyorlar.

        Her ikisi de Türk adalet sisteminin sağlıklı işleyebilmesi için aklımızdan dahi geçirmememiz gereken durumlar.

        Üstelik Ciner ve arkadaşlarının ihmal ettiği gerçek "inanç sözleşmesi" ile ortaklığın Ticaret Sicili'ne kaydının gerekmiyor olması. Borçlar Kanunu tarafından düzenlenen bu uygulama, Türk hukuk sistemi içinde var ve asıl kanıtlanması gereken husus Dinç Bilgin tarafından TMSF'ye ibraz edilen "inanç sözleşmesinin" geçersiz olduğu.

        Turgay Ciner ve avukatlarının el konulma kararından iki ay sonra mahkemeye (neden bu kadar bekledikleri ayrı bir merak konusu) ibraz ettikleri bir belge var ve bu konuda da biliyorsunuz Dinç Bilgin'in savcılığa yaptığı bir "sahtecilik suç duyurusu" var.

        Şimdi hep birlikte salı günkü duruşmayı bekleyeceğiz. Bakalım karar ve gerekçesi Ciner ve avukatının etrafta yaydığı şekilde mi tecelli edecek?”

        Tümüyle yalan ve iftiradanibaret bu yazılarından dolayı Hürriyet yazarı Mehmet Yılmaz Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargıyı etkilemekten yargılanıyor!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ