Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Medya SAHTE RÖPORTAJ KURBANLARI

        Hürriyet gazetesinden Ayşe Arman'ın, The Secret kitabının yazarı Rhonda Byrne ile yaptığı röportajın sahte çıkması; Türk basınında diğer sahte röportaj örneklerini de akla getirdi.

        Gazetecilerin; röportaj verenlerin yüz yüze konuşmadığı durumlarda, e-mail yoluyla soruları göndererek ya da aracılar kullanarak yaptığı röportajlar sahte çıkabiliyor. Türkiye'de bunların en ünlüsü, geçtiğimiz yaz aylarında Evrensel gazetesinde yayımlanan, bütün dünya basınının peşinde koştuğu Hizbullah lideri Hasan Nasrallah ile yapılan röportajdı. Dünya basınının da alıntılar yaptığı röportajın sahte olduğu ise yayımlanmasından sonra Hizbullah'ın yaptığı açıklama ile ortaya çıkmıştı.

        DENİZ GEZMİŞ'İ SEVERMİŞ!

        İsrail'in Lübnan'a saldırdığı savaşın en kızgın günlerinde Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, dünya basınının röportaj yapmak için kesenin ağzını açmaya hazır olduğu kişiydi. 12 Ağustos 2006'da, Türkiye'de küçük bir sol gazete olan Evrensel'de yayımlanan Hasan Nasrallah röportajı ise herkesi şaşırttı. Haberdeki bazı cümleler, okuyucuları oldukça şaşırtmıştı. Hasan Nasrallah, Mutlu Şahin ve Roza Çiğdem Erdoğan imzalı röportajda, "1960'larda İsrail'e karşı savaşmak için Filistin'e giden Türkiye'li sosyalist kardeşlerimiz vardı ve bunlardan biri halen benim belleğimde ve kalbimdedir; Deniz Gezmiş!.. Artık yeni Denizler istiyoruz. Zalimlere karşı saflarımız her zaman açıktır yeni Denizlere..." diyordu. Ancak daha sonra röportajın sahte olabileceği üzerine çeşitli yazılar yayımlanmaya başlandı. Kısa bir süre sonra da Hizbullah'ın basın sözcüsü Hüseyin Rahhal bir açıklama yaparak, Hasan Nasrallah'ın savaş süresince hiçbir gazeteci ile görüşmediğini açıkladı. Evrensel gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İhsan Çaralan, bu açıklamadan sonra bir özür yazısı yayımlayarak şunları söyledi: "12 yıllık yayın yaşamımız boyunca ilk kez karşılaştığımız böylesi bir durum, bizim açımızdan haberin yayımlanmadan önce doğrulatılması ve bu konudaki titizliğin hiçbir biçimde elden bırakılmamasını göstermiş olması bakımından öğreticidir. Okurlarımızdan, bize güvenerek bu röportaja yer veren basın organlarından, bu röportajı çeşitli yabancı dillere çevirip dünyaya duyuran kişilerden özür diliyoruz."

        TECRÜBELİLERMİŞ!

        Evrensel gazetesinin Yazı İşleri Müdürü Şahin Bayar, röportajın sahte çıkmasından sonra, haberi yapan kişiler hakkında öğrendikleri ile şaşkına uğradıklarını söylüyor. Çünkü röportajı yapanlar, daha önce de benzer işler yapmışlar. Şahin Bayar, sahte röportajla yanıltılmalarını şöyle anlatıyor: "İsrail'in Lübnan'a saldırdığı dönemde, Şeyh Bedrettin Kolektifi diye bir grup bize dışardan röportaj yaptı. Sonradan bu grubun benzer şeyleri daha önce de yaptıklarını öğrendik. Başka dergi ve gazetelere, sahte Lübnan ve Filistin gezi yazıları vermişler. Soruları kendileri hazırlamışlar. Bize 'Böyle bir röportaj yaptık,' dediler. Yolladılar, biz de yayımladık." Hizbullah'ın açıklaması ile röportajın sahte olduğu ortaya çıkınca, yapanlar da ortadan kaybolmuş. Şahin Bayar, "Daha sonra bu kişileri bulmak istedik ama ortadan kayboldular. Biz de röportajın yalan olduğu ortaya çıktıktan sonra yazılı bir açıklama yaptık. Okurlarımızdan özür diledik," diyor.

        Rahmetli Oktay Rifat'la röportaj

        Başka bir kandırılma hikâyesi ise basın camiasında şöyle konuşulur: Bundan yaklaşık 10 yıl önce, Yapı Kredi Yayınları Oktay Rifat'ın kitaplarını yeniden yayımlar. Rifat'ın vefatından habersiz olan Hür FM'deki bir stajyer muhabir, kendisiyle röportaj yapmak ister ve yayınevini arar. Telefona çıkan kişiye Oktay Rifat'la röportaj yapmak istediğini söyler. Karşı taraf önce şaşırır. Sonra hiç bozuntuya vermeden, "Oktay Bey yarım saat sonra gelecek," der. Yarım saat sonra tekrar arayan muhabir Oktay Rifat'a bağlanır ve röportaj telefonda gerçekleşir! Bu hayali röportaj kısa bir süre de olsa Hür FM'in haberlerinde yer almış. Derken bir yetkili durumu fark ederek, hemen yayından kaldırılması talimatını vermiş.

        Tarkan fanatiği Haftalık'ı kandırdı

        İşte Türkiye'den bir kandırılan gazeteci hikâyesi daha. 2005 yılında bir ara, ortaya 'sahte Tarkan' çıkmıştı. Tarkan taklidi yaparak Kenan Doğulu'nun doğum gününü kutlayan, Ahmet San'dan konser organize etmesini isteyen, modacılara kostüm sipariş eden çılgın Tarkan fanatiği, bir de Haftalık dergisine yine Tarkan taklidi yaparak röportaj vermişti. Derginin muhabiri Ali Kemal Erdem, bir gün bir konuyla ilgili Tarkan'dan telefon almış. Konuşma sonradan röportaja dönüşmüş. Ancak yayımlandıktan sonra Tarkan'ın basın danışmanı böyle bir röportaj vermediklerini açıkladı. O dönem çıkan haberlerden öğrendiğimiz kadarıyla, muhabir kendisini arayanın Tarkan olduğuna emin. Hatta ses kaydını dinletebileceğini belirtmişti. Ancak basın danışmanı ısrarla Tarkan'ın bu röportajı vermediğini söylemişti.

        Dünyadan bir örnek

        1983 yılında ünlü Alman dergisi Stern 'Hitler'in Günlükleri' başlığıyla ülkenin eski diktatörünün hatıralarına yer vermişti. Gerd Heidemann isimli Alman gazeteci, bu günlükleri keşfettiğini iddia edip, gerçek olup olmadıklarını kontrol etmek üzere tarihçilere göndermişti. Stern, kendisine tam 10 milyon mark ödedi ama yaptığı sahtekârlığın ortaya çıkması yalnızca iki hafta sürdü.

        Sabah

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ