'Riski yüreğiyle alana kainat yardım ediyor'
Sevilen bilgi yarışması 'Büyük Risk' yarından itibaren hafta içi her akşam SHOW TV'de izleyiciyle buluşacak. Programın sunucusu Selçuk Yöntem, "Riski yüreğiyle alana kâinat yardım eder" diyor
RÖPORTAJ / Ece SARUHAN
HEP söylerim; tiyatro insanlarından oluşan sevgi dolu bir ikinci ailem var benim. Reenkarnasyona, ruhun bazı insanları görür görmez tanıdığına inanan biriyim. Oyunlarda, kulislerde, röportajlarda tanıştığım tiyatrocular arasında bana, “Kesin benim ruh ailemden” dedirten insanlar var. Onlardan biridir Selçuk Yöntem. O da benim gibi ruhun hatırladığına inanıyor; “Benzer enerjiler er ya da geç birbirlerine çekilir. Yaşamı sadece bu dünya olarak ele almamak lazım. Bu hayatta yaşadığımız ruhsal buluşmaların nedeni daha önceden yaptığımız kontratlara bağlı olabilir” diyor. Onun ne kadar iyi bir oyuncu olduğunu, karizmasını, muhteşem ses tonunu herkes biliyor. Bunların yanı sıra hayata gönül gözüyle bakan biridir Selçuk Abi.
Onunla sohbet ederken kendiliğinden öyle cümleler dökülüverir ki dilinden; kalbiniz, ruhunuz silkeleniverir. Benim için modern zamanın şifacılarından biridir, değdiği kalbi iyileştirir ya da iyileşmesini sağlayacak reçeteyi verir. Üstelik bilmişlik taslayarak yapmaz bunu; şifası su misali içinden akar yolunu bulur. Cihangir’i çok sevmemin başlıca nedenlerinden biridir onunla karşılaşma ihtimali. Uzaktan gördüğüm anda kollarım iki yana açık vaziyette yanına koşarım. Arkadaşlarım “Koskoca Selçuk Yöntem’in yanına gidiş şekline bak” diye takılır bana. Lafı, “Onun koskocalığı kalbinin büyüklüğünden kaynaklanıyor” diye tıkarım ağızlarına. Sarılırken gerçekten sarılır, gülümserken gerçekten gülümser, eğlencelidir, dobradır, duygularını hakkını vererek yaşar. Uzun lafın kısası insan gibi insan! Yarından itibaren hafta içi her akşam saat 19.15’te ‘Büyük Risk’ adlı yarışmayla Show TV ekranında olacak Selçuk Abi. Kendini bilmesiyle, kültürüyle, hayat deneyimiyle bilgi yarışması sunmaya o kadar yakışıyor ki...
'Nereden geldiğimizi unutmamalıyız'
Ekranda ‘Büyük Risk’ gibi bilgiye dayanan ve insana “Televizyon bana bir şey kattı” dedirten bir yarışmanın yer alma sı mutluluk verici. Sen de programı çok mutlu sunuyorsun Selçuk Abi. Bu, büyük keyif alarak yaptığın bir iş öyle değil mi?
Evet, çok severek yaptığım bir iş. Her mesleğin yan kolları vardır. Bu da aktörlüğün yan kollarından biri. Çok ciddiye alınması gereken bir tür oyunculuk. Seyirciyle iletişim kur mak, ekrandaki insanlarla enerjini paylaşmak çok keyifli. Ortaya çok güzel bir alışveriş çıkıyor. Kökeninde bilgi olan bir yarışma olması da çok önemli. Formatı çok güzel; ben cevapları veriyorum, yarışmacılar soruyu buluyor. Yarış macıların seri şekilde soruyu bulmalarının gerekmesi, bir yarışmacının kazanırsa ertesi gün de yarışmaya katıl mayı sürdürmesi ilgi çekiyor. Hayatın kökenine bakınca her şey bilgi üzerine kurulu. Bilgilendikçe öğreniyorsun, öğrendikçe gelişiyorsun, geliştikçe olgunlaşıyorsun, ol gunlaştıkça paylaşıyorsun. Bilginin gücü çok büyük. Yarış manın ikramiyesi de var ama yarışmacıların çoğu “Buraya para için değil, yarışmak için geldim” diyor.
‘SAMİMİYET HER ZAMAN KAZANIR’
Eminim seni tanımak için yarışmaya katılanlar da oluyor dur...
Sağolsunlar, oluyor. Yarışma sırasında ben de çok şey öğreni yorum. Bütün bunlar bir araya gelince ortaya sıcak bir atmos fer çıkıyor. Samimiyet yaşamın her boyutunda kazanır. ‘Bü yük Risk’ samimi bir iş. Artık yeni bölümlerimizle Show TV’ de olacağız. Bu, yarışmaya yeni bir kan getirdi. Programı açarken “Yeni bir gün, yeni yarışmacılar, yeni bir heyecan” diyordum. Şimdi buna yeni bir kanal da eklendi. Kanalımız da bizi çok güzel motive etti. Her türlü desteği sağlıyor, heyecanımızı paylaşıyor. Show TV’de çok mutlu olacağımı hissediyorum.
Parayla ilgili risk alma konusunda hepimiz ince eleyip sık dokurken, başkalarının kalbini kırma riski söz konusuy sa hiç düşünmeden hareket edebiliyoruz. Sanırım fiyatı olan şeyler değeri olanlardan daha kıymetli geliyor artık çoğunluğa, ne dersin?
Çok önemli bir noktaya değindin. Bir kâğıt parçasını riske atarken defalarca düşünüyor ama insanları çok kolay kırabi liyoruz. Çok rahat haksızlık ve vicdansızlık yapılabili yor. Ama vicdanlı ve yürekli insanlar da var. Ben insana ve ilişkilere özen göstermekten yanayım. Egolar, kıskançlık lar olmasaydı hayat daha sade, paylaşımcı ve anlamlı olur du. Herkes kendi çapında bunu denese, dünya bambaşka bir yere gider.
‘KİMSE KİMSEDEN ÜSTÜN DEĞİL’
Sen bu kadar güzel kalmayı nasıl başardın Selçuk Abi? Egonu nasıl alt ettin, şöhret mikrobunu nasıl dize getirdin?
Güzel sözlerin için teşekkür ederim. Nereden geldiğimizi unutmamalıyız. Ben doğduğum andan itibaren tanınan bir in san değilim, hiçbir zaman da tanınmak için mücadele etme dim. Sadece işimi yaptım, gerisi kendiliğinden geldi. Ha yattaki sihirli kelime kendiliğindendir. Tanınma durumu nu üst noktaya çıkarırsak hayatı ve insanları zedelemeye başlarız. Biz insanı ele alıyor, insanı yansıtmaya çalışı yoruz; bu hataya düşmeye hakkımız yok. Kimse kendini bir şey zannetmemeli. Her insan biriciktir, kimse kimseden üstün değil. Ne oldum değil, ne olacağım diyeceksin. Sade, iç ten, sevgi dolu olacaksın. Zor değil ki bu!
Peki risk almakla aran nasıl?
Risk almadan gelişim olmuyor. Risk alırken de hayata sami mi yaklaşmak gerekiyor. Riski yüreğiyle alana kâinat yardım edi yor. Ben de hayatımda riskler aldım. Bazısı bana yanıt ver di, bazısı beni üzdü. Ben hayatı bir okul olarak görüyorum. Bu cilveler olmasaydı, hayat çok yavan olurdu. Riskler herkesin hayatında var, olmalı da.
‘İnsan kendiyle uğraştığı zaman zenginleşir
Son dönemde tiyatronun üzerinde çok fazla baskı var. Bu konuda neler söyleyeceksin Selçuk Abi?
Tiyatro hayatın aynasıysa hayat olduğu sürece bu ayna da var olacak. Toplumlarda çalkantılar, karışıklıklar, sanat üzerine saldırılar olabilir ama sanat kendi özünde o kadar kuvvetli ve zengin bir kavram ki bugüne kadar onu kimse yok edememiş. Bence kurtuluş sanatta ve sanatın sosyal ya şam içindeki yerinde saklı. Sanatı eğitim alanına da yaydı ğımızda, sosyal yaşamın içindeki yerini geliştirdiğimiz de her şey çok farklı olacak. Medya ve sanal dünya bir yere kadar; insanı üstün kılan el emeğidir. El emeği de her zaman öne mini koruyacak ve var olacaktır.
Keşke okullarda tiyatro dersleri olsa. İnsanlar drama yo luyla kendilerini tanısa, kabullense, kendileriyle ba rışsa. O zaman dünya başka türlü bir yer olabilir bence; ne dersin?
Çok haklısın. Okullarda tiyatro kolu vardır ama müfredata tiyatro dersi konsa, okula gitmenin rengi değişir. Bunu bi liyorlar ama değerlendirmiyorlar. İnsan kendiyle uğraştı ğı zaman zenginleşmeye başlar ama bu kimsenin işine gelmi yor. Çağdaşlaşmanın ona göresi, bana göresi olmaz. Geliş miş ülkelere bakarak operada, tiyatroda, balede, resim de, heykelde, edebiyatta neler yaptığımız, nerelere geldi ğimiz ortada. Bu potansiyel bu topraklarda var. Buna kimse duvar çekemez, o baraj muhakkak bir gedik bulur ve tekrar taşar.
Seni ne zaman yeniden tiyatro sahnesinde göreceğiz? Çok özlettin kendini...
Ben de tiyatroyu çok özledim. Şu andaki tempom tiyatro yap mama izin vermiyor ama ilk fırsatta mutlaka yapacağım.
Aileyi temsilen Iraz sahnede. Üstelik bu sezon kariyerine oyun yazarlığını da ekledi...
Evet, Iraz aldı götürüyor. Yazdığı oyun festivale kabul edildi. Çok gururlandım kızımla. Bu arada temmuz ayında ben de bir dinletiyle sahnede olacağım. Özen Yula metni, şiirleri yazdı. Fazıl Say besteleri yaptı. Bu proje beni çok heyecanlandırıyor
‘Aşk tarifsizliktir’
‘Bugünün Saraylısı’ adlı dizide Ata Katipoğlu adında bir mücevher tasarımcısını canlandırıyorsun. Geçenlerde Ata tasarladığı kolyeye bakıp “Umarım gözlerinin ışıltısını yansıtabilmişimdir kızım” deyince çok duygulandım...
Çok güzel söylemleri var dizinin. Mücevheri mücevher yapan onu tasarlayanın ortaya yüreğini koymasıdır. Bu, her iş için geçerli. Diziyle ilgili aldığımız reaksiyonlar çok iyi. İnsanlar dizide Yeşilçam’ın tadını bulduklarını söylü yor. Bu, çok hoşuma gidiyor.
Yeşilçam tadında demişken, senin aşka bakışın da o tatta öyle değil mi Selçuk Abi? Eski Türk filmlerindeki tenden ön ce ruhta buluşma durumuna inananlardansın...
Aşk benim için ruhsal bir buluşmadır, doku tutmasıdır. Aslın da aşk üzerine yapılan tüm tarifler boşuna. Aşk tarifsizlik tir. Nerede başlayacağı, nasıl gelişeceği, nerede bite ceği belli olmaz. Aşkın özünde sevgi, saygı ve paylaşım olma lı; ego olmamalı. Günümüzde pek çok insan “Aşk varsa sıkıntı vardır, acı vardır” diye şikâyet ediyor. Ben bunlara katılmı yorum, aşk güzel şeydir. Hayatın akışına kendini bırakacak ve denk gelirse aşkın hakkını vereceksin, bu şansı değerlen direceksin.
‘Hayatla dans etmek lazım’
Bir dönem ekranda ‘Yok Böyle Dans’ diye bir yarışma vardı. O yarışmaya katılsaydın tozu dumana katardın Selçuk Abi. Hep söylüyorum; seninle dans etmeyenler eksik yaşıyor. Sen dans et miyorsun uçuyorsun, partnerini de uçuruyorsun. Dans eğiti mi aldın mı?
Konservatuvarda derslerimiz vardı ama bence bu iş sadece eğitimle olmaz. Müziği sevmek, müziğe ruhunu vermek, müziğin ruhunu alıp hayata geçirmek gerekiyor. Ben hayatım boyunca dans etmeyi çok sevdim. En etkili deşarj olma yöntemlerinden biri.
Hayatla dans etmeyi de seversin...
Hayatla dans etmezsen zevk almazsın ki! Bazen hayatla güzel bir vals yaparsın, bazen harmandalı oynarsın. Dansın türü se nin hayattaki rüzgârına göre değişir. Hayatta her şeyi ta dını alarak, severek yapmak gerekiyor.
‘Sesinizin tellerine oturmak istiyorum’
Gelelim şu dillere destan ses tonuna... Kız arkadaşlarım bir Yetkin (Dikinciler) ile bir de seninle röportaj yaptığım zamanlarda bana “Ece ne olur dönüşte seslerini bize getir” diyorlar...
Sağolsunlar, ben de insanlardan beni çok mutlu eden yorumlar alıyorum. Geçenlerde bir kadın takipçim Twitter’dan “Sesini zin tellerine oturmak istiyorum” yazmış mesela. Çok hoşuma gitti.