Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Meme kanserinde erken teşhis ve tedavi şansını kaybetmemek için bu hataları yapmayın! - Haberler

        Meme kanseri görülme sıklığı her geçen gün artıyor. Avrupa’da 40 yaş altı kişilerde oran yüzde 5 iken ülkemizde yüzde 20’yi buluyor. Acıbadem Altunizade Hastanesi Meme Kliniği Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Aykut Soyder, “Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanser türüdür. Tüm yaş grupları değerlendirildiğinde kadınlarda görülen 4 kanserden biri meme kanseridir. Hastalık son yıllarda gençlerde de giderek yaygınlaşıyor. Ülkemizde her yıl 25 bin kişi meme kanseri tanısı alıyor. 50 yaş altı meme kanseri görülme oranı tüm dünyada yüzde 20’lerdeyken ülkemizde yüzde 40’a ulaşmış durumda”diyor. Meme kanserinde erken teşhisle tam başarı sağlanabildiğini ancak doğru bilinen yanlışların erken teşhis ve tedaviyi geciktirdiğinin unutulmaması gerektiğini vurgulayan Soyder, toplumda doğru bilinen 10 tehlikeli yanlışı anlatarak önemli uyarı ve önerilerde bulunuyor.

        REKLAM

        1. 65 yaşından sonra bana bir şey olmaz!: YANLIŞ!

        DOĞRUSU: Hastalar ülkemizde 65 yaş sonrası mamografi ve ultrason taramalarına ilgi göstermiyor ve bu yaştan sonra kanser risklerinin düşük olduğunu ya da hiç olmadığını düşünüyorlar. Ancak gerçek şu ki hastalık iki yaş grubunda da ivme kazanıyor ve hem 35-40 yaş arası ve 65 yaş sonrası artıyor.

        2. Taramalara 40 yaşında başlamak yeterli!: YANLIŞ!

        DOĞRUSU: Türkiye’de meme taramaları 40 yaşından itibaren başlıyor. Oysa yine Türkiye’de 40 yaş altı meme kanseri oranı yüzde 20’yi buluyor. Meme kanseri tanısı alan her 5 kadından biri 40 yaş altında ve kanser hücreleri genç yaşta çok daha saldırgan olduğu için hastalık çok daha hızlı ilerliyor. Taramaların ülkemizde geç yaşta başlaması nedeniyle erken teşhis yerine, ileri evreyle karşılaşılıyor.

        3. Elle muayene gereksiz tetkiklere neden olur!: YANLIŞ!

        REKLAM

        DOĞRUSU: 20 yaşından itibaren her ay kendi kendine yapılan elle muayene erken teşhis açısından hayati önem taşıyor. Toplumumuzda bu konuda kaderci yaklaşım, ‘kontrol edersem mutlaka bir şey çıkar’ ya da ‘gereksiz tetkikler yaptırmam gerekirse daha zararlı olur” şeklindeki yanlış inanışlar bu hayat kurtarıcı uygulamayı engelliyor. Oysa kişinin ayda sadece 10 dakika kendi kendini elle muayenesi, erken teşhis ve tedavide ilk adımı oluşturuyor.

        4. Sadece ultrason yaptırmak yeterli!: YANLIŞ!

        DOĞRUSU: Yılda bir kez düzenli olarak hekim muayenesine gitmek şart görülüyor ve 30 yaşından itibaren meme ultrasonu öneriliyor. Buna karşın sadece ultrasonun yeterli olacağı düşüncesi doğru bulunmuyor. 40 yaşından itibaren yılda bir kez de mamografi gerekiyor. Çünkü bu yaş grubundan sadece ultrason ya da sadece mamografi ile değerlendirme yapıldığında tanı konulamayabildiği için kanser varlığı atlanabiliyor. Bu riski düşürmek için meme muayenesi sonrası hem ultrason hem de mamografinin birlikte yapılması ve değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekiliyor.

        5. Mamografi kanser yapar!: YANLIŞ!

        DOĞRUSU: Eldeki verilere göre; tüm yaşam boyu yaptırılan taramalar hesaplandığında; mamografi ile alınan radyasyon dozunun herhangi bir kanser nedeni olduğuna dair bilimsel delil bulunmuyor. Bu nedenle mamografinin faydaları düşünüldüğünde güvenilir olarak yaptırılabileceği belirtiliyor.

        REKLAM

        6. Erkeklerde meme kanseri olmaz!: YANLIŞ!

        DOĞRUSU: Erkeklerde meme kanseri olmayacağı düşüncesi kanserin daha ileri evrede anlaşılmasına neden oluyor. Ülkemizde nadir görülse de erkeklerde meme kanserine %1 gibi düşük oranda rastlanıyor. Burada hastalığın erkeklerde daha saldırgan bir yapıya sahip olduğu olduğunun bilinmesi gerekiyor. Hastalık erkeklerde sıklıkla başka organa yayılım ile ortaya çıkıyor. Bu nedenle erkeklerin ‘bende olmaz’ diye düşünmeyerek muayeneyi ihmal etmemesi gerekiyor.

        7. “Arkadaşımda da var, bu kitleler fibrokisttir ve zararsızdır”: YANLIŞ!

        DOĞRUSU: Kadınlarda çok sık görülen fibrokistik meme yapısı, bazı zamanlarda yanıltıcı olup, teşhisin geciktirilmesine yol açabiliyor. Yüzde 70 gibi yüksek oranda karşılaşılan Fibrokistik yapı, aslında memenin normal görünümü ve meme kanseri açısından risk oluşturmuyor. Buna karşın, “arkadaşımda da kitleler var, bu normal bir şeydir ve tehlikeli değildir” düşüncesiyle ihmal edilmesi ve doktora gidilmemesi doğru bulunmuyor. Bunun nedeninin fibrokist sanılan şeyin tehlikeli bir hastalık belirtisi olabileceği ve atlanma korkusundan kaynaklandığı belirtiliyor.

        REKLAM

        8. Bıçak değdiği zaman yayılıyor!: YANLIŞ!

        DOĞRUSU: Hastanın iyi değerlendirilmesi gerekiyor. Cerrahi yapılan hastalardan bazılarının halk arasında sık duyulan “bıçak değdiği zaman yayılıyor ve daha kötü oluyor” düşüncesi çoğu zaman doğru bulunmuyor. Bu durumun yanlış hasta seçimleri ve yanlış tedavi protokollerinin sonuçları olduğuna dikkat çekiliyor. İleri evre hastalarda cerrahi tedavi öncesinde kemoterapi protokolleri ile bu hastalıkları erken evreye düşürüp, daha sonra cerrahi uygulanmasının mümkün olduğu belirtiliyor. Bu durum hastaların sağ kalımını doğrudan etkiliyor. Meme kanserinin bazı türlerinde verilen kemoterapi ilaçlarıyla yüzde 70-80’e yakın yanıt alınıp tümör tamamıyla kaybolabildiği için sonrasında uygulanan cerrahilerin güvenliği çok daha artmış oluyor. Daha sınırlı bir cerrahi işlem ile de benzer sağ kalım süreleri sağlanabiliyor.

        REKLAM

        9. Alternatif uygulamalarla üstesinden gelirim!”: YANLIŞ!

        DOĞRUSU: Meme kanseri tedavisi medikal ya da cerrahi veya her ikisi uygulanarak gerçekleştiriliyor. Tıbbi tedavinin dışındaki uygulamalar, hastalığın ilerlemesine, kontrol dışında kalmasına ve yaşam sürelerini kısaltmasına yol açıyor. Tıp, her alanda olduğu gibi meme kanserinin tedavisinde de hızla gelişiyor. Meme kanseri tedavisinde uzman kişilerin multidisipliner bir çalışmayla gerçekleştirdikleri tedaviler (onkolog, cerrah, radyolog, radyasyon onkoloğu gibi farklı birimlerin) başarılı sonuç alınmasını sağlıyor.

        10. Ailemde yok, genlerimiz sağlam!: YANLIŞ!

        DOĞRUSU: Meme kanserinin yüzde 8-10’u genetik geçişli. Genç yaş grubunda bu geçişin daha fazla olduğuna ve Türkiye’de genç yaş meme kanseri hasta grubuna daha sık rastlandığına dikkat çekiliyor. Bu nedenle genetik tetkikler yaptırılması ve genetik danışmanlık alınması öneriliyor. ‘Benim ailemde meme kanseri yok’ düşüncesi koruyuculuk sağlamıyor. Çünkü hastalığın her kuşakta görülme zorunluluğu bulunmaması dikkatli olunmasını gerektiriyor. Bu noktada sadece meme kanseri öyküsünün değil over ve/veya pankreas kanserinin varlığının da sorgulanması önemli bulunuyor. Yine, “genetik test yapıldı negatif çıktı, bir daha yapılmasına gerek yok” düşüncesi de doğru bulunmuyor. Tıp ilerlediği için genetik tetkiklerin iki yılda bir yenilenmesi gerekiyor ve bunun nedeninin iki yıl sonraki farklı genetik çalışmalarla o dönem tespit edilemeyen genetik yatkınlıkların ortaya çıkarılabileceği olduğu belirtiliyor. Böylece meme / over gibi kanserler için önleyici tedbirlerin alınabilme şansı doğmuş oluyor.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ