Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        HACETTEPE Üniversitesi Nükleer Enerji Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Şule Ergün, dünya tarım üretiminin ilk sıralarındaki ülkelerde nükleer santrallerin olduğunu söyledi.

        Mersin'in Gülnar ilçesinde Akkuyu Nükleer Güç Santrali´nin inşaatı sürerken, Hacettepe Üniversitesi Nükleer Enerji Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Şule Ergün, nükleer santrallerle ilgili yanlış bilinenlere açıklık getirdi. Ergün, "Nükleer sektörü son derece dinamik, kendini yenileyen, olumsuz örneklerden ders çıkaran, titiz bir sektördür. Bugün dünyada nükleer santrallerin güvenlik çalışmaları uzay teknolojilerine, NASA'nın güvenlik analizlerine kaynak oluşturuyor. Düzgün işletildiğinde, anlaşıldığında, edinildiğinde güvenli bir teknolojiden bahsediyoruz. Teknolojinin gelişmişliğine, bu gelişmiş teknolojinin Türkiye'de uygulanacağına ve nükleer teknolojiyi ülkemize getirenlere güvenmemiz gerekiyor" dedi.

        'AKKUYU'DA 2 KORUMA KABI OLACAK'

        Doç. Dr. Ergün, modern nükleer güç santrallerinin normal işleyiş sırasında dış radyasyon seviyesine bir etkisi olmadığını ifade ederek, "Santraller, işletme sırasında meydana gelebilecek bazı aksilik durumlarında bile radyasyonun, büyük koruma kabının içinde kalacağı şekilde tasarlanır ve işletilirler. Hatta bu gibi durumlarda koruma kabının içinde belli yerlerde bile radyasyon ve radyoaktif maddeler olmaz. Özellikle Fukuşima Daiçi'den çıkarılan dersler sonrası artık santrallerde koruma kabı sayısı arttırılmış durumdadır. Akkuyu Nükleer Güç Santrali'ne kurulacak VVER-1200 tipi reaktörlerde, dışarı radyasyon sızmasını engelleyecek bir iç kabuk; bir de reaktörü doğal ve insan kaynaklı dış etkilere karşı koruyacak dış kabuk bulunacak. Yani bir değil, iki koruma kabı olacak" diye konuştu.

        'NÜKLEER SANTRAL BESİN ZİNCİRİNE ZARAR VERMEZ'

        Nükleer santrallerde normal işletme sırasında dışarı radyasyon sızıntısı söz konusu olmaması nedeni ile tarım ve hayvancılık faaliyetlerine de olumsuz etkisinin olmayacağını kaydeden Ergün, şunları söyledi. "Nükleer santrallerin çevresinde tarımsal faaliyetler sürebilir; toprak, besin zinciri ya da canlılar herhangi bir zarar görmez. Örnek vermek gerekirse, Fransa ve ABD gibi dünya tarım üretiminin ilk sıralarındaki ülkelerde nükleer santral olduğunu görüyoruz. En fazla tarımsal ürün ihracatı yapan ilk 8 ülkenin tamamında nükleer santraller yer alıyor. Bu, Rusya için de geçerli. Orada da nükleer santrallerin çevresinde tarımsal faaliyetler, bağcılık, hayvancılık, balıkçılık devam ediyor."

        'TEKNOLOJİYLE DENİZ SUYU KORUNACAK'

        Nükleer santralde soğutucu suyun tamamen kapalı bir sistemin içinde olduğunu vurgulayan Ergün, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sonra bu su, başka bir kapalı sistemdeki suyu buharlaştırır ve elektrik, bu buhar sayesinde üretilir. Ardından buhar yine deniz suyu ile soğutulur. Deniz suyunun, kapalı sistemlerin içinde bulunan radyasyonla teması olmaz. Santrale büyük pompalarla soğutma suyu çekme durumunda canlıların zarar görmemesi için tedbirler alınıyor. Özellikle besin değeri olan küçük canlıların uzaklaştırılması için denizin yapısına zarar vermeyecek şekilde belli teknolojilerle tedbir alınması söz konusu olacak. Türkiye'de sadece Akkuyu Nükleer Güç Santrali deniz yakınına yapılmayacak. Ege'de, Karadeniz'de, Marmara'da deniz suyu kullanan termik santraller var. Dolayısıyla sıcaklık artışını kontrol altına alacak mühendislik çözümleri zaten uygulanıyor."

        NÜKLEER SANTRALİN TURİZME ETKİSİ OLUMLU 

        Santrallerin, ülkelerin coğrafi yapısına, nüfus yoğunluğuna, enerji ihtiyacına göre turist çeken bölgelerin yakınlarına kurulabildiğine dikkat çeken Ergün, söyle devam etti:

        "Paris, New York ve Londra'da olduğu gibi. Çekya'da Temelin Nükleer Santrali, insan nüfusunun yoğun olmadığı bir bölgede inşa edildi. Ancak bugün santralin yer aldığı Güney Bohemya Bölgesi'nde turizmde kayda değer bir artış söz konusu. Akkuyu Nükleer Güç Santrali ile bizim ülkemizde de benzer bir tecrübe yaşanabilir. Çok enteresan bir şekilde Antalya bölgesi turizm açısından çok gelişmişken, Mersin'de turizm yatırımları yok denecek kadar az. Nükleer santralin ekonomik canlılık ve turizm açısından faydalı olacağını, bölgede oluşacak altyapının turistik tesislerin inşasını hızlandıracağını düşünüyorum."

        '10 BİN KİŞİLİK İSTİHDAM SAĞLANACAK'

        Santralin özellikle inşaatı ve sökülmesi sırasında gerçekleşecek istihdamın büyük olduğuna işaret eden Ergün, sözlerini şöyle tamamladı: "Özellikle reaktörler arka arkaya inşa edileceği için inşaat aşamasında 10 bin kişilik bir istihdamdan bahsediyoruz. Türkiye'den işe alınabilecek kişilerin maaşları, sigortaları gibi maliyet analizleri yapılıyor. Nükleer santrale iş yapan firmalarda nitelikli istihdamda artış bekleniyor. Projenin hazırlık aşamasında da tamamını Ruslardan oluşan bir ekiple yapmak mümkün değil. İşletme söz konusu olduğunda yaklaşık 4000 kişilik bir istihdam gerçekleştirilecek. Bu kişilerin nükleer santral tecrübesi edinmesi için çalışmalar sürüyor. Üst yönetici ve üst teknik kişilerin nükleer santrallerde 10-15 yıl tecrübeli kişiler olması gerektiğinden belki ilk yıllarda yüzde yüz yerli insan kaynağı olmayacak ama zamanla kendi mühendislerimiz de tecrübe kazandıkça işletmede yerlileşme artacak."

        Anadolu Ajansı ve DHA tarafından geçilen tüm Mersin haberleri, bu bölümde Haberturk.com editörlerinin hiçbir editoryal müdahalesi olmadan otomatik olarak ajans kanallarından geldiği şekliyle yer almaktadır. Mersin Haberleri alanında yer alan haberlerin hepsinin hukuki muhatabı haberi geçen ajanslardır.

        Günün Önemli Manşetleri

        Benzer Haberler