Mustafa Denizli futbol gündemini değerlendirdi

23.12.2017 - 13:46 Güncelleme: 23.12.2017 - 16:41

Mustafa Denizli, Hürriyet'e futbol gündemini değerlendirdi. Valbuena'dan Fatih Terim'e, Medel'den El Clasico'ya kadar çarpıcı sözler söyledi...
Valbuena, gol sevincinde Aykut Kocaman’a “Ben buradayım” diyerek, adeta yedekliğine isyan etti. Bu tür hareketler teknik direktörü ve takımı nasıl etkiler?
Sınırı aşmadıkça sorun takım içinde halledilebilir. Valbuena’nın bu ikinci hareketi oldu. Çeşitli şekilde yorumlanabilir. Protesto görüntüsü veren veya “Vazgeçilmezim”der gibi hareketler takıma zarar vermedikçe, hoca ondan istifade eder.
Ama o da çizgisini bilmeli. Bu ifadeler bazen “Ben takımdan da farklıyım” ifadesi yaratır ve sadece hocanın değil, arkadaşlarının da antipatisini toplar ve aleyhine olur.
“Arda Turan gelmez” dediniz ama Beşiktaş ile adı anılıyor. Fakat illa bir yerde oynamalı, değil mi?
Arda bir yerlerde mutlaka oynamalı. Hem kendisi için hem Türk futbolu hem de futbol için. “Arda gelmez” derken onun adına karar veremem. Düşüncemi söylerim.
Olur olmaz, onu bilmem. Türkiye’de her şey olur. Biz “Olmaz” deriz de, her şey olur! Galatasaray’a gelir mi? Şimdi “Gelmez” demem.
Beşiktaş’a gelir mi? Şu anda görünen böyle bir acil ihtiyaç yok. G.Saray’ın Arda tipinde birine daha çok ihtiyacı var. Milli takımda yaşananlar etkilemez, zannetmiyorum.

Ara sıra kırgınlıklar olur. Şu andan sonra sürpriz şeyler de olabilir, bir araya gelirlerse. Ama olur mu, olmaz mı bilmiyorum. Geriye bakarsak zor görünüyor.
Önce gönderilen Igor Tudor... Hocam Galatasaray’ın Tudor ile yolları ayırması doğru bir karar mı?
Netice itibarıyla artık bu geminin bu tayfayla yol almayacağı belliydi. Yani hem işler iyi gitmedi hem de rotayı bulmakta zorlandı. Gitmesi de çok zordu.
“Bu iş böyle devam edemeyecek” diye gözüküyordu. Yönetim, Tudor ve taraftar üçlüsünün ikisi durumdan memnun olsaydı bile yine de problem vardı.
Ama bakıyorsun üçü de mutsuzdu. Dolayısıyla Tudor’un ayrılığı beklenen bir durumdu, sürpriz değildi...
Ve Terim, 4. kez G.Saray’da. Bu da beklenendi. Nasıl yorumluyorsunuz?
Yani aklın yolu birdir. Igor Tudor’u gönderdikten sonra değişik bir maceraya atılmanın hiçbir âlemi yoktu. Eğer Tudor ayrılıyorsa şu anda en mantıklı tercih, en azından akla yatkın olan birleşme gerçekleşmiş oldu.
Hayırlı olsun. Galatasaray’a Fatih Hoca’dan başka kim gelirse gelsin, yabancı da olsa, yine de polemikler devam edebilirdi...

Bu kadro Terim’in başarılı olması için yeterli mi yoksa, ciddi takviyeler şart mı? Selçuk gibi eskiler için de şans mı?
Fatih Hoca, takım içinde alternatifleri çoğaltır. Niye çoğaltır? Çünkü bu takımdaki bazı futbolcularla geçmişte birlikte çalışmışlığı var. Birbirlerini tanıyorlar.
Onlarla yaşadığı başarılar var. Dolayısıyla onlara da yeni bir fırsat doğacaktır. Kadronun takviyeye ihtiyacı var mı? Onu da herkes gibi Fatih Hoca da değerlendiriyordur.
Dışarıdan bakınca görülen vaziyet, belli yerlere ihtiyaç olduğu şeklinde. Hoca, kendi içinde mi halleder yoksa transferle mi halleder, onu bilemiyorum.
Ama bazı yerlerde sıkıntı olduğu net. Sene başından beri sol kanat işlemiyor. Kendi içinden alternatif yaratması zor gözüküyor. Ama belli de olmaz...
Terim’in gelmesiyle ligdeki dengeler nasıl değişir? G.Saray’ın şampiyonluk şansı düne göre daha mı arttı?
Şimdi en azından tribün de takımın yanında olacak. Pozisyonuna bakıyorsun liderin zaten 1 puan gerisinde. Diğerleriyle eşit veya bir kaç puan önünde.
Yani G.Saray yarışın tam ortasında. İkinci yarının 9. haftasına kadar da ilk yarıdaki benzer seriyi yakalarsa yine en büyük avantajı sağlar.

Neticede teknik adam değişikliği kadroda, oyun şeklinde ve isimlerde de değişiklik yaratır. G.Saray takımının Fatih Hoca tarafından bilinmeyen tarafı yok.
Medel de form tuttu. Talisca-Oğuzhan-Tolgay-Atiba-Medel beşlisinden hangi 3’lü Bayern maçına çıkmalı?
Medel de son oynadığı maçta “Ben buradıyım” dedi. Zaten olsun diye alındı. Medel, geçmişi boş bir futbolcu değil ki... Şili ile Güney Amerika şampiyonluğu yaşadı, İnter’de oynadı.
Esasında Beşiktaş’ta geç yer bulması bile ne kadar iyi kadro olduğunu gösterir. O günkü şartlarda fiziksel sorunu yoksa Bayern maçlarının vazgeçilmezlerinden biri olur.
Atiba’dan da vazgeçilmeyeceğine göre, o üçleden Oğuzhan mı, Tolgay mı, yoksa Talisca mı görev yapar, bilemiyorum ama şu an itibarıyla Talisca daha önde.
Fakat rövanşta kadroda olur mu, olmaz mı o da belli değil. Zira her gün durumuyla ilgili transfer haberleri çıkıyor. Kalırsa özellikle Münih’teki maçın en önemli ismi, o olur.
Sivas-Beşiktaş, G.Saray-Göztepe, Konya-F.Bahçe, Kasımpaşa-Başakşehir, Karabük-Trabzon maçları ne olur?
En zorlu maç Beşiktaş’ın. Hava şartları zeminde zorluk yaratabilir. G.Saray, Göztepe’ye karşı yeni bir heyecanla çıkacak ve sonuca daha yakın taraf. Trabzon, serisini devam ettirebilir.

F.Bahçe karşısında Karabük ilk devre dirençliydi ama sorunlarla boğuşuyor. Başakşehir muhtemelen Kasımpaşa’yı geçer. Ama ayrı bir rekabeti de olacaktır bu maçın.
F.Bahçe artık kolay gol yemiyor, Konya ise gol atmakta problem yaşıyor. Şartlar ne olursa olsun F.Bahçe galibiyete daha yakın. Adaylardan bu hafta kaybeden olur mu? Kaybeden olursa sürpriz olur.
Ligde ilk 7’nin de şampiyonluk şansı var. Bu kalite göstergesi mi ve bu çoklu yarış daha ne kadar sürer?
Ligin kalitesi başka, mücadeleci veya çekişmeli geçmesi başka. Avrupa’nın en fazla gol atılan liglerinin başında geliyor. Bu anlamda keyifli bir ligimiz var.
Bazı maçlardaysa vasatın üzerine geçilemedi. Çok keyifli maçlar da oldu. Ama istenilen adede ulaşılamadı. Bu çoklu yarış 29. haftada 2 veya maksimum 3 takıma iner. Bu 7 sayısı en fazla üçe düşer.
Bugün El Clasico var, 15.00’te! Saat ve sonuç için ne dersiniz?
İzlenmesi gereken bir maç. Lider de olsa Barcelon’nın futbolunu geçen yılların çok gerisinde görüyorum. Çok net şekilde de favorim Real Madrid.
Hatta abartılı olacak; farklı kazanırsa sürpriz olmaz. Bizim derbilerimizi de varsa dünyada izleyecek olan, biz de saat 15.00’te oynatabiliriz o zaman...