Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Polemik Vicdanları temize çekmek..

        Dün "Sahi Ahmet Kaya niye öldü?" diye yazınca posta kutuma bir sürü mesaj düştü.

        Kutlayan mesajların çokluğuna şaşırmadım desem yalan olur.

        Ahmet Kaya'nın öldüğünün ertesi günü Finansal Forum'da yazıma çokca beddua, küfür ve tehdit tepkisi almıştım.

        2006'da Sabah'ta yazdığım yazıya gelen tepkilerde övgü ve küfür sayısı neredeyse eşitti.

        Üstelik o zaman gelen övgülerin çoğunda Kürt sorunu konusunda fazlasıyla politize olmuş cümleler vardı.

        Oysa dün gelen mesajlarda her görüşten ve etnik kimlikten insanların cıcak cümleleri vardı.

        Vicdanları temize çekme vakti bu olmalı diye düşünmedim desem yalan olur....

        ***

        Vicdanları temize çekmekten söz edince nedense aklıma Serdar Ortaç geldi.

        Ahmet Kaya için sonun başlangıcı olan gecede şarkı sözlerini değiştiren,salondakilerin gazını arttıran ve "bu memleket bizim" tadında konuşmalar yapan Serdar Ortaç.

        Aynı Serdar Ortaç,aynı yıl askerlikten kaçmak için hile yapmak suçlamasıyla iki ay hapiste yatmıştı.

        Bu ülkede çoğunluk için askerden kaçmak utanç sebebidir, vatanı sevmemektir.

        "Ülkeyi seveceksen illa benim gibi ve benim kriterimle seveceksin" diyenlerden değilim.

        Keşke o gece o salona gaz verirken Serdar Ortaç da böyle düşünebilseydi...

        ***

        O iş başka bu iş başka diyenlere mutlaka olacaktır ama taşları doğru yere oturtalım.

        Hatırlayın Kenan Doğulu,Eurovision'a hazırlanırken,İngilizce değil Türkçe şarkı

        okuması için baskılar yapılmıştı.

        Bu baskılara "Müziğin dili evrenseldir" diyerek karşı çıkan kişi Serdar Ortaç'ın ta

        kendisiydi.

        Oysa Kürtçe şarkı ve klip yapmak istiyorum diyen Ahmet Kaya'ya karşı tepkilerde başı çeken de Ortaç'ın ta kendisiydi.

        Evrensel olan müziğin dili söz konusu Kürtçe olduğu zaman mı tercümana ihtiyaç duyuyor diye hala merak ederim.

        Vicdanları temize çekme meselesine gelince,Serdar Ortaç o geceden yıllar sonra "Ahmet Kaya ileriyi görmüş" gibi bir cümle sarf etmişti.

        Vicdanları temize çekmek bu kadar kolay olmalı mı,olmamalı mı,o kısmını bilemedim doğrusu...

        ***

        O gecenin bir başka kahramanı Reha Muhtar'dı.

        Ahmet Kaya'ya çatal-bıçak atanlar arasında olduğunu iddia edecek bir durumum yok.

        Ama Serdar Ortaç'dan sonra sahneye gelip tüm salonu "Memleketim" şarkısını söylemeye davet ettiğini biliyorum.

        Doğru burası bizim memleketimiz,hani tarihte tüm kavimlere ev sahipliği yapmış olan Anadolu'nun bağrı var ya,işte oralıyız biz.

        Birarada durmayı becerebildiğimiz sürece de bu topraktan gelen geçen herkes de zenginliğimizdir...

        Bu bazılarına garip gelebilir ama mesela İlber Ortaylı Hoca, Roma İmparatorluğu'nun devamı olduğumuzu söyler

        ***

        Bir haksızlık yapmamak için altını çizmek istediğim noktalar var.

        Mesela 10 Şubat 1999 gecesi yaşananların faturası Serdar Ortaç ya da Reha Muhtar'a kesilemez.

        O gece salonda Ahmet Kaya'nın masasına çatal-bıçak fırlatanlar da vardı.

        Ortaç ya da Muhtar kadar bilindik olmamak onları kurtarmaz,kurtarmamalı...

        Magazin Gazetecileri Derneği kendi gecelerinde yaşanan bu olayı yok sayıyor ya, bir arkadaşımdan arşiv görüntülerini istedim.

        Çatal-bıçak fırlatırken kameralara takılan kim varsa isimlerini çıkarıp,sizlerle

        paylaşacağım.

        Ve onlara sanatçıların aykırı olma hakkını sadece özel hayatla mı

        sınırlandırdıklarını soracağım...

        ***

        Dün gelen ve geçmişte gelen mesajlarda Ahmet Kaya'nın Türkiye için "şerefsizlerin ülkesi" dediğini ve PKK bayrağı altında konser verdiğini anlatan satırlar da vardı.

        Ben o cümleleri ve fotoğrafları Ahmet kaya'nın eşi Gülten Kaya ile konuştum, Ahmet Kaya'nın resmi internet sitesindeki mahkeme kararlarını okudum.

        PKK'nın Ahmet Kaya'nın cenazesini nasıl şova dönüştürmek istediğini ve Gülten

        Kaya'nın bu isteğe en sert şekilde karşı koyduğunu tanıklardan dinledim.

        Gülten Kaya,o dönemde kendilerine asla cevap hakkı tanınmadığını,cımbızlanan cümlelerle ortaya bambaşka bir görüntü çıkarıldığını söylüyor.

        Hayatım boyunca en fazla saygı duyduğum siyasilerdein başında gelen Ecevit'in zaman zaman kullandığı "Vur ama dinle" cümlesine çok inanırım.

        Ahmet Kaya ve ailesine defalarca vurduk ama hiç dinledik mi?

        Mesela "Olmadı Gözüm" manşetini atan Ertuğrul Özkök,kitaplarında bir zamanlar sevgi ve saygıyla söz ettiği Kaya'yı hiç dinledi ya da dinlemek istedi mi?

        Vicdanları temize çekme vaktinde adını ve sanını anmamız gereken ne çok insan var...

        ***

        Mart 2004'te Diyarbakır'da kaldığım otelin berberine gitmiştim.

        İçeride Ahmet Kaya'nın "Aynı daldaydık" diye başlayan şarkısı çalıyordu.

        Berber kalfasına kaş göz işaretiyle teybi kapatmasını söylerken,müdahale ettim ve "bırak çalsın" dedim.

        Berber,"Abi İstanbul'dan Ankara'dan gelenler bu kaset çalınca bizi PKK'lı

        zannediyor" diye yanıtladı beni.

        Cevap vermek yerine ben de şarkıyı mıraldanmaya başladım "Aynı daldaydık,aynı daldan düştük ayrıldık..."

        Uzatmadan olanı söyleyeyim,traş bttiklten sonra berbere parasını verebilmek için uzun süre uğraşmak zorunda kaldım.

        ***

        Vicdanları temize çekmek başlığını çoğu kişinin bilmediği bir gerçekle noktalıyalım...

        Ahmet Kaya'nın Şafak Türküsü'nde yer alan "Baba olamayacağım örneğin,toprak olmak ne garip şey Anne" mısralarını yazan şairi tanır mısnız?

        12 Eylül'ün idama mahkum ettiği o genç toprak olmadı.

        Uzun zamandır özgür ve Güney illerimizdeki bir üniversitede dersler veriyor.

        Onu idama mahkum ettiren 12 Eylül'ün lideri Kenan Evren ise Anayasa'ya koydurduğu geçici madde nedeniyle yargılanamıyor...

        ozaysendir@haberturk.com

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ