Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Polemik "Özal olsa Başbuğ'u derhal görevden alırdı"

        Umut TÜTÜNCÜ / AHT

        İstanbul'da yapılan toplantıda bir konuşma yapan Başbakan Tayyip Erdoğan, TMKV'nin kendisi de dahil olmak üzere bir çok insanın yetişmesine ve bu ülkeyi, milleti, toprakları anlamasına zemin hazırladığını dile getirdi. Erdoğan, 40 Vakıf insanı arasında kendilerine "ağabey" diye hitap ettiği, görüşlerinden yararlandığı insanların da bulunduğunu söyledi.

        Konuşmasında Şeyh Edebali, Akşemsettin gibi tarihi kişiliklere gönderme yaparak bir toprağı vatan haline getirenin üzerinde dalgalanan bayrak ve ortak idealler çevresinde kenetlenen millet olduğunu söyleyen, Anadolu'daki birlik ruhuna değinen Erdoğan, "Anatolya'yı, analar yurdu Anadolu yapan, Alparslan olduğu kadar, Kılıçarslan, Alaaddin Keykubat, Ertuğrul Gazi, Osman Gazi, Orhan Gazi olduğu kadar, Hacı Bektaş'tır, Hacı Bayram Veli'dir, Ahi Evren'dir. Mevlana'nın fikriyatı ve maneviyatı bu toprakları kuşatmamış olsaydı, vatan mefkuremiz eksik kalırdı. Yunus'un dili gönüllerimizi kuşatmasaydı, bu toprakları aşkla, sevdayla yoğurmasaydı, millet olma vasfımız inanın eksik kalırdı" dedi. Şeyh Edebali'nin "İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın" sözünü hatırlatan Başbakan Erdoğan, bu anlayışın Selçuklu'yu ayakta tutan, Osmanlı'yı ve Türkiye Cumhuriyetini kuran anlayış olduğunu belirterek, bunun devlet öncelikli değil millet öncelikli bir anlayış olduğunu kaydetti.

        AYDINLA MİLLET YABANCILAŞTI

        Son yıllarda aydınlar ile millet arasındaki makasın açıldığını vurgulayan Erdoğan, "Jakoben, elitist anlayışın yaygınlaştığını, aydınların bu ülkenin temel değerlerine, ruh köküne yabancılaştığını müşahede ediyoruz. Geçmişte yaşadığımız ve bugün yaşamakta olduğumuz birçok meselenin temelinde, aydınlarımızın ve onlarla birlikte yönetici kitlenin kendi öz değerlerinden ve milletin hassasiyetlerinden kopuşunun etkili olduğunu da belirtmek durumundayım" dedi.

        CEMİL MERİÇ VURGUSU

        Bugün anılan insanların bu kopuş ve yabancılaşma sürecinde milletin öz değerlerine ve bu toprakların sesine kulak verdiğini ileri süren Erdoğan, "Cemil Meriç bizi komplekslerimizden arınmaya çağırdı. Bize büyük bir ülke, büyük bir millet olduğumuzu hatırlattı, nice okuyanını tarihiyle barıştırdı. Cemil Meriç'in aykırı, sancılı sesi uzun yıllar görmezlikten gelindi fakat, aradan geçen zaman Cemil Meriç'i doğruladı. Turgut Cansever olmasaydı, talebesi Halil İbrahim Düzenli'nin de ifade ettiği gibi, 'Bilincin biçimler dünyasına yansıması, idrakin inşası' eksik kalırdı. Çanakkale Mahşeri'ni, Yemen'i, Medeniyet tasavvurunu Mehmet Niyazi Özdemir'den öğrendik. Dostluğu Fethi Gemuhluoğlu'dan öğrendik. Küçük Ağa ile Kurtuluş Savaşı'nı, Osmancık ile Osman Bey'i, Şeyh Edebali'yi Tarık Buğra'dan öğrendik" DEDİ.

        SİYASETÇİ DE RANT PEŞİNDE

        "Sosyal meseleler, ekonomik meseleler gündeme geliyor, ideolojiler fikirlerin önüne geçiyor" diyen Erdoğan şöyle devam etti: "Adına her ne derseniz deyin, ister Kürt Meselesi, ister Doğu-Güneydoğu Anadolu meselesi... Bakıyorsunuz aydınlarımız uç noktalara savruluyor. Siyaset ve siyasetçi ister istemez bu iklimden etkileniyor, çünkü o da rant peşinde. Rant dediğimiz zaman sadece para aklınıza gelmesin, siyasetin de bir rantı olur. Bunun peşinde koşanlar da var. Türkiye'nin bugün en büyük, en önemli, en kronik meselelerinin çözümü için ortaya koyduğumuz samimi irade, anlamsız, fikri temelden, entelektüel temelden, hatta hissi temelden yoksun bir muhalefetle karşılanıyor."

        ÖZAL'IN FİKİRLERİNİN PEŞİNDE

        Bin yıllık kardeşliğin pekiştirilmesi için kuşatıcı, kapsayıcı, kucaklayıcı bir aydın bakışının ortaya konulması gerektiğine dikkat çeken Erdoğan, "Merhum Özal'ın o zaman gördüğü, üzerine gittiği, cesaretle savunduğu fikirlerin, uzun bir kesintinin ardından bugün yeniden cesaretle savunuluyor olmasının sahiplenilmesi gerektiği kanaatindeyim. Bugün siyasetçi olarak bizim üzerimizdeki mesuliyet, aynı şekilde, hatta misliyle ilim ve fikir adamlarının üzerindedir" diye konuştu.

        "ÖZAL GENELKURMAY BAŞKANINI GÖREVDEN ALIRDI"

        Toplantıda Turgut Özal konulu bir konuşma yapan İstanbul Ticaret Üniversitesi'nden Doç. Dr. Berat Özipek de gündemdeki "AKP ve Fethullah Gülen'i bitirme planı" olarak anılan "İrtica ile Mücadele Eylem Planı"na değindi. Doç. Dr. Özipek, "Turgut Özal bugün hayatta olsa ne yapardı? 'AKP ve Gülen'i bitirme planı' karşısında Genelkurmay Başkanı'nın gereğini yapmasını beklemeden görevden alırdı. Belki de Genelkurmay Başkanı da bunu TV'den öğrenirdi" diye konuştu.

        "Özal bugün yaşasaydı bugün ne yapardı?" diye soran Özipek şunları söyledi: "Belki belirtmeye gerek yok. Hiç kuşkusuz demokratik sürece destek verirdi. Ne süreci provoke etmek isteyen ulusalcılara teslim olurdu, ne de DTP'lilerin hatalarına. İspanya'nın BASK sorununu minimize eden demokratikleşme sürecini yöneten siyasetçiler gibi davranırdı. 'AKP ve Fethullah Gülen'i bitirme planı' karşısında Genelkurmay Başkanı'ndan gereğini yapmasını beklemez, onu derhal görevden alırdı. Belki de bir basın toplantısı düzenler 'Şunları şunları görevden alıyoruz, yerlerine şunları şunları atıyoruz' derdi. Belki Genelkurmay Başkanı görevden alındığını televizyondan öğrenirdi."

        BÜYÜK ALKIŞ ALDI

        Bu konuşma salonda bir alkış tufanı kopmasına neden oldu. Başbakan Erdoğan ile salondaki diğer siyasilerin, konuşmaya ve alkışlara herhangi bir tepki vermedikleri görüldü.

        MESUT YILMAZ'IN VERDİĞİ ZARAR

        Turgut Özal'ın en büyük hatalarından bahseden Bekir Berat Özipek, kendisine gerçekleştirilen suikasti araştırmamasına dikkat çekti. Özipek, "Araştırılsaydı derin canavara karşı daha avantajlı olabilirdik" dedi. Özipek, "Bütün bunlar kadar en büyük günahı Mesut Yılmaz'ı siyasete sokmasıydı. Bunun ülkeye zararı, koruculuk sistemiyle kıyaslanmayacak kadar fazla oldu" şeklindeki sözleri de salondan büyük alkış aldı.

        SEMRA ÖZAL'A ÖDÜL

        Törenin sonunda, Başbakan Erdoğan, aynı zamanda bir vakıf insanı olan Turgut Özal'ın ödülünü eşi Semra Özal'a taktim etti. Vakıf Başkanı Prof. Dr. Salih Tuğ ise günün anısına Başbakan Erdoğan'a bir hat eseri armağan etti. Prof. Dr. Tuğ, Başbakan'a hediye ettiği hat eserinde yazılı olan hadiste ''Bir toplumun hizmet edeni o toplumun efendisidir'' denildiğini söyledi.

        ÖZAL DÖNEMİNİN GENELKURMAY BAŞKANI İSTİFA ETMİŞTİ

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ