Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Polemik Menderes dönemiyle ilgili farklı bir tez

        Yıllar önce yayımladığı “Türkiye’de Milli Şef Dönemi (1938-1945)” adlı kitabıyla yakın tarihe yeni bir soluk getiren Prof. Cemil Koçak, İletişim Yayınları’ndan çıkan “İkinci Parti - Türkiye’de İki Partili Siyasi Sistemin Kuruluş Yılları (1945 – 1950)” adlı kitabında yine yerleşik tarihsel kabulleri tartışmaya açıyor. Koçak’ın kitabında ele aldığı dönem, tartışmalı bir geçiş dönemi olması itibariyle bugünkü rejim – hukuk tartışmalarına da ışık tutuyor.

        Koçak, yeni kitabıyla ilgili Radikal Kitap’a verdiği söyleşide, “Bugün çok kapsamlı ve derin bir geçiş dönemi içinde yaşıyoruz; eski düzen bütünüyle çatırdıyor, artık hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağını hissediyor ve hatta biliyoruz” dedikten sonra 60 yıl önceki bir başka geçiş dönemini bütün boyutları, karmaşıklığı ve sonuçlarıyla anlamanın, günümüzü anlamaya ve analiz etmeye katkı sağlayacağına işaret ediyor.

        Yakın geçmişimizin büyük ölçüde mitolojiler ve yanlış anlaşılmalarla dolu olduğunu söyleyen Koçak’ın Adnan Menderes’li Demokrat Parti’nin kuruluş yıllarında yaşananlarla ilgili ilginç değerlendirmeleri ise şöyle:

        “SINIFLAR AYNI, SIFATLAR FARKLI!”

        “Bizde yakın tarih çalışmalarında en sık görülen kolaycılık, tarafları birbirinden tamamen ayırmak ve birinin yanında yer alırken, diğerini eleştirmektir. Oysa tarihsel süreç ‘iyi adamlar’la ‘kötü adamlar’ın bir maçı değildir… DP’nin toprak ağalarının partisi olarak kurulduğunu yazmak ve bunu hiç sorgulamamak, tarihyazımının adeta değişmez karakteristiklerinden biridir. DP’yi böyle tanımlayanlar, nasıl oluyor da DP’nin aynı siyasal kadrosunu zamanında içinde barındırmakta sakınca görmeyen CHP’yi Kemalist ve devrimci bir oluşum olarak görebiliyorlar? Yani aynı siyasi kişilikler, CHP’de yer alırken, bu partiyi ilerici yapabiliyorken, bir başkasına geçince nasıl oluyor da, yeni partiyi toprak ağalarının partisi haline getirebiliyorlar? Partilerin isimlerine göre mi sınıfsal konum belirleniyor?”

        Koçak şöyle devam ediyor:

        “Tek parti iktidarı boyunca, büyük toprak sahiplerini, ticaret burjuvazisini, sanayi burjuvazisini, taşra eşraf ve mütegallibesini vb. hakim sınıfları içinde barındırabilen ve bu yapısına karşın, ‘ulus-devlet inşası’nı ve ‘modernleşme’ sürecini başarabilen ‘ilerici ve halkçı’ CHP’ye karşılık, aynı sınıfların temsilcisi DP niçin hakim sınıfların partisi konumuna yükseliyor? Aynı kişiler ve sınıflar CHP’yi ‘ilerici ve solcu’ yaparken, niçin DP’yi karşıtı yapıyorlar? CHP, DP’yi kuracak olan ‘toprak ağaları’nı, ‘ticaret burjuvazisi’ni bağrında taşırken ‘ilerici’ olmayı başarabiliyor, ama bu gruplar CHP’den ayrılınca ve DP’yi kurunca birdenbire nasıl ‘gerici’ hale gelebiliyorlar? Dahasi, bütün grupların asker-sivil aydınlarla ve bürokratlarla denetim altına alındığı/alınabildiği varsayımı eğer doğruysa, DP’nin de aynı grupları bağrında taşımadığı nereden bellidir?.. Aynı sınıflara dayalı partilere verilen sıfatlar, sadece isimlerine göre değişiyor!”

        HABERTURK.COM

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ