Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Anne ve Çocuk AYM’nin sezaryeni tıbbi zorunluluğa bağlama kararı uzmanları ikiye böldü

        Fevzi ÇAKIR / HABERTÜRK

        AK Parti Milletvekili Doktor Türkan DAĞOĞLU:

        ‘Anneler bilinçlendirilmeli yasayla çözüm olmaz’

        Türkiye'de ’de sezaryen oranları çok arttı. Sadece Türkiye de değil, bugün dünyanın pek çok ülkesi sezaryenle mücadele ediyor. Ben öğretim üyesiyim, kadın doğum uzmanlarımızla çok yakın çalıştım. Asistanlar çok çabuk sezaryene karar veriyor ve neredeyse normal doğum göremiyorlar. Doktorların önemli bir kısmı da bebeğe herhangi bir zarar gelmemesi için normal doğum yerine sezaryen yöntemini tercih ediyor. Tabii bu önemli bir sorun ancak hukuk içinde halledilmesi gereken bir konu değil. Ama halledilmesi gerekiyor. Doktorlara hukukla yol gösterilmemeli. Bu konuda eğitim faaliyetlerini artırmalıyız. Tıp fakültelerinde öğrencilere normal doğum bilinci aşılanmalı. Anneler de bu konuda bilinçlendirilmeli. Yasanın çözüm olduğunu düşünmüyorum.

        CHP Milletvekili Doktor Aytuğ ATICI:

        ‘Doğum normal yoldan olmalıdır’

        Bu kanun çıktıktan sonra da sezaryen oranında azalma olmadı. Dünyada böyle bir kanun yok. Niye, çünkü tüm dünya hekimlere hangi durumda hangi tıbbi müdahaleyi uygulayacağı konusunda yani tıp bilim sanatının uygulanması konusunda tam yetki vermiştir. Doktorlar, hangi durumda ne yapacaklarına akıl, bilim ve deneyimleri ışığında karar verirler. Bu kanun maddesiyle olmaz. Anayasa Mahkemesi’nin kararı aleyhimize ama doğrudur. Gebelik fizyolojik bir olaydır ve doğum da normal yolla olmalıdır. Evet, Türkiye’de gerçekten gereksiz yere sezaryen yapılmaktadır. Ancak bunun çözümü kanun çıkarmak değil. Bunun çözümü sağlık politikalarının iyileştirilmesidir. Toplumu bilinçlendirmemiz lazım.

        Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Ferit SARAÇOĞLU:

        ‘Orta yolun bulunması gerekiyor’

        ABD’de bir Türk sezaryen olmak istiyor, doktor kabul etmiyor; sonuçta mahkemeye gidiyor olay ve hasta haklı bulunuyor. Devlet tabii bazı kontrol mekanizmaları getirebilir ama sonuçta oluşacak sağlık sorunları o kişinin değil toplumun sorunu oluyor. Anne ölümlerini, bebek ölümlerini azaltmaya çalışıyoruz. Sezaryenin buna katkısı var. Ancak bir yere kadar kişinin istekleri de önemli. Kişi doğumdan panik derecesinde korkuyorsa ona zorla normal doğum önermemek gerekiyor. Orta yolun bulunması, lüzumsuz sezaryenin durdurulması gerekiyor. Hastaların ruhsal durumları da değerlendirilmeli. Esas olarak bu işin niye daha çok yapıldığının anlaşılması gerekiyor.

        AYM:

        Devlet sağlığa aykırı gördüğü uygulamaları sınırlayabilir

        Sezaryenle doğum için “tıbbi zorunluluk” kriteri getiren yasal düzenlemenin iptali talebini reddeden Anayasa Mahkemesi, gerekçesinde, kişinin bedeni üzerinde tasarruf hakkının sınırsız olmadığını vurguladı. Yüksek Mahkeme, CHP’nin itirazı üzerine verdiği kararda, “Devlet, sağlığa aykırı gördüğü uygulamaları kişilerin sağlıklı yaşamaları için sınırlayabilir. Bu sınırlamalar Anayasa ile de çelişebilir” gerekçesine yer verdi. Devletin, Anayasa’ya göre kişinin beden ve ruh sağlığını korumakla görevli olduğu vurgulanan gerekçede, “Bu kapsamda yasal düzenleme de yapabilir. Devlet, sağlığa aykırı gördüğü uygulamaları kişilerin sağlıklı yaşamaları için sınırlayabilir. Kişinin sağlığı üzerindeki tasarruf, mutlak ve sınırsız değildir. Bu tasarruf bir doktoru, tıbben uygun görmediği tedaviye veya ameliyata zorlayamaz. Sezaryenin sadece tıbbi zorunluluk halinde uygulanmasına yönelik sınırlama kadının varlığını geliştirmesine engel değil” denildi. Uzmanlar, sezaryenin tıbbi zorunluluğa bağlanmasına karşı ikiye bölündü. Kimi uzmanlar “Doğum normal yoldan yapılmalı” derken kimi uzmanlar ise “Devlet doğum konusunda yöntem dayatmamalı, anne karar vermeli” görüşünde.

        Başkent Kadın Platformu Derneği Başkan Yardımcısı Berrin SÖNMEZ:

        ‘Masa başında kadının yerine karar vermesinler’

        Sezaryen bize göre bir doğum tekniğidir. Doğum yapacak kadın hangi teknikle doğum yapacağına kendisi karar vermelidir. OECD ülkeleri içinde 1970’lerden itibaren anne ve bebek ölümlerinde Türkiye iyi bir noktaya geldi. Buna sezaryenin yaygın kullanılıyor olmasının önemli bir katkısı olduğunu düşünüyorum. Sezaryenin sınırlanmasıyla anne ve bebek ölümlerinde artış olduğunu gözlemliyoruz. AYM’nin aldığı karar kadını yalnızlaştıran bir karar. AYM’nin “Kadının varlığını geliştirmesine engel değildir” kararına katılmıyorum. Nasıl doğum yapacağına kadın karar vermelidir. Herhangi bir sağlık gerekçesi yoksa sadece doğum korkusu için bile bir kadın buna ihtiyaç duyabilir. Mahkeme veya hükümet masa başında oturarak kadının yerine karar vermesin.

        Eski Türk Tabipleri Birliği Başkanı Özdemir AKTAN:

        ‘İnsan kendisi karar verebilmeli’

        Bu düzenleme Meclis’ten geçerken de karşı olduğumuzu ifade ettik. Her insanın bedeni üzerinde karar tasarrufu olmalı. Bir insan ameliyat isteyebilir, bir başkası normal doğum. Dolayısıyla kararı kişi kendisi vermeli. Pratikte rastladığımız bu uygulamanın hayata geçmesinin ardından hastanelerin sezaryen oranlarına bakılmaya başlandı. Oranları yüksek olanlar uyarıldı. Bu nedenle hekimlerimiz, hastaları normal doğuma zorlamaya başladı. Bu da pratikte sezaryene geç kalınması gibi tehlikeleri beraberinde getirdi. Doktorlar yasaya ve benzeri dayatmalara maruz kalmamalı. Doktorlar, hasta doğum yöntemi konusunda özgürce karar verebilmeli.

        Anayasa Mahkemesi Üyesi Osman Ali Feyyaz PAKSÜT:

        ‘Yaşam hakkı güvencesi yok’

        Düzenleme Anayasa’nın 17. maddesinden kaynaklanan kadının tek başına tasarruf alanında kalan doğum yöntemini seçme özgürlüğüne getirilmiş, demokratik bir toplumda zorunlu olmayan, ölçüsüz bir müdahaledir. Sezaryende riskler vardır, ancak bunlar müstakbel annenin veya doğacak çocuğun yaşam hakkını tehlikeye düşürecek ölçüde yüksek değildir. Öte yandan kuralın öngördüğü gibi ‘tıbbi zorunluluk’ halinde dahi kadının veya çocuğun veya her ikisinin hayatını kaybetmesi veya vücut bütünlüğünün bir şekilde zarar görmesi riski her zaman vardır. Bu yönüyle kurul, yaşam hakkını korumak için herhangi bir güvence getirmeye elverişli de değildir. (Karşı oy gerekçesinden.)

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ