Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Kanser A’dan Z’ye kanser

        Sema EREREN / GAZETE HABERTÜRK

        Geçtiğimiz günlerde 2015 Nobel Kimya Ödülü’nü kazanan Prof. Dr. Aziz Sancar, kanserde çığır açacak bir çalışmaya imza attı. Sancar, DNA onarımının ne zaman minimum, ne zaman maksimum olduğunu belirleyerek, DNA onarımı potansiyelinin en az olduğu zaman ilaç tedavisi uygulamayı hedefliyor. Böylece hem ilacın etkisi artacak hem de yan etkiler azalacak. Çalışmaya 2-3 ay içinde kalın bağırsak kanseri üzerinde başlanacak. Kalın bağırsak kanseri, Türkiye’de en sık görülen 3’üncü kanser. Bir numarada akciğer, ikinci sırada meme ve prostat var. Malum, konusu her açıldığında korkudan dizlerimizi titreten bir hastalıktan bahsediyoruz. Üstelik konu kanser olunca her kafadan bir ses çıkıyor. Oysa yıllardır doğru sandığımız öyle çok yanlış bilgi var ki... İyisi mi siz uzmanlarına kulak verin. Çağımızın korkulu rüyası kanseri dünyaca ünlü 7 uzmanla masaya yatırdık. Bu hocaların hiçbiri umutsuz değil; “Kanser korkulu rüyanız olmasın!” mesajı veriyorlar. Üstelik Türkiye tedavi seçeneklerinde öncü ülkeler arasında sayılıyor. Yeter ki kendinize iyi bakın ve mümkünse olumlu düşündüğünüz bir hayat tarzını benimseyin.

        ‘ROBOTLA İYİLEŞME SÜRESİ KISALIR’

        Prof. Dr. Oktar Asoğlu

        Liv Hospital Genel Cerrahi Uzmanı Kanser Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Oktar Asoğlu, 30 ülkeden 400’e yakın cerrahın önünde geçtiğimiz yıl canlı yayında kanserli bir hastaya robotik cerrahi ameliyatı yaptı. Robotik cerrahinin duayenlerinden Asoğlu tekniği uçak kullanmaya benzetiyor. Sohbetimizin ardından Asoğlu’yla ameliyata girdik.

        Şunu bir açıklığa kavuşturalım. Kanser nedir?

        Hücrelerimiz doğar, büyür, ölür. Bir hücre ölmüyor, kaçıyor. Kaçınca bağımsızlık kazanıyor, otonomiye dönüşüyor ve bir anda çoğalmaya başlıyor. Kendi varlığını sürdürmek için kaçar, var olan yapıya isyan eder. Kapladığı organın enerjisini emer, istila eder. Sonra bir yerlere sıçrayabilir. Aslında her gün vücudumuzda bu tür planlı hücre ölümünden kaçan hücreler var ama bunu önleyici mekanizmalar var. Onlar devreye girer ve durdurur olayı. Anlayacağınız siz de, ben de, hepimiz kansere yakalanıyoruz. Kişilik yapısı, iyi düşünce, güzel beslenme, genler ve pek çok faktör bu döngünün kırılmasında etkili.

        Siz tedavide robotik cerrahiden faydalanıyorsunuz. Robotik cerrahinin avantajları ne?

        Robot, elinizin tüm fonksiyonlarını daha rahat şekilde yapar, 360 derece döner, cerrahın el titremesini içeri geçirmez, hiç yapılamayacak dikiş teknikleri yapılabilir. Ayrıca 3 boyutlu olduğundan daha iyi görürsünüz. Tümör saçılmadan daha rahat çıkarılır ve iyileşme süresi kısalır. Şimdi laporoskopi-robot tartışması var. 10 yılda bir böyle tartışmalar çıkıyor.

        “Kansere karşı anneanne yemeği” diyorsunuz.

        Bizde tencere kültürü var. Tencere kültüründe pişen anneannelerimizin yaptığı sağlıklı ve hafif yemeklere, özünüze dönün. Karbonhidrat, şeker tüketimi fazla toplumlar hastalığa davetiye çıkarıyor. Ben çocukken ülkemizde şişmanlık yoktu mesela, çikolata, şeker kısıtlıydı. Çocukları bunlardan uzak tutmalı.

        Hep söylendiği gibi morali yüksek tutmak tedaviye iyi geliyor mu?

        1990’dan beri kanser tedavi ediyorum. Geniş bir insan kitlesini gözlemledim. Olumlu düşünenler tedaviden daha iyi sonuçlar alıyor. Daha erken taburcu oluyor ve hayatlarına daha kolay dönüyorlar. Çok mucizevi öyküler var. Yaşama sebebiniz belirleyici... Neden yaşadığınızın yanıtını iyi koyun ve olumlu düşünün.

        Hastalara kanser olduklarını söylediğinizde nasıl tepkiler alıyorsunuz?

        Tabii ki kolay olmuyor. Entelektüel seviyesi yüksek olanlar çok okuyor hastalıkla ilgili ki bu sorun yaratıyor. İnternetteki bilgi kirliliği hastaya zamanla anksiyete, uyku problemlerine sebep oluyor. İşin ehli olduğunu hissettiğiniz kişiye kendinizi teslim edin. İkinci görüşü almayın demiyoruz ama bence çok kuşkucu olmayın.

        MEME KANSERİNDEN NASIL KORUNMALI?

        Dr. Antonio Llombart

        Arnaou de Vilanova Üniversitesi Medikal Onkoloji Başkanı

        Meme kanserine yakalanan kadın sayısı neden yükselişte?

        Son dönemde dünyada ve özellikle Avrupa’da kadınların yaşam tarzında değişiklikler gözleniyor. Kadınlar daha az hareket ediyor ancak zihinlerini daha çok yoruyorlar. Hormonları da daha fazla çalışıyor. Ayrıca endokrinolojik problemler de eklendi ve meme kanseri görülme riskinde son yıllarda önemli bir artış yaşandı.

        Ne zaman mamografi yaptıralım?

        Mamografi 50’den sonra yapılıyor ama ailenizde tanı almış bir yakınınız varsa, bu süreden 5 yıl önce başlamalısınız. Mamografi ile yüzde 70 oranında tanı konulabiliyor. Mamografinin toplum sağlığı için oldukça etkin bir tanı yöntemi olduğunu söyleyebilirim.

        Hamileliğin meme kanserini önlediği iddia ediliyor. Bu doğru mu?

        Geçmiş yıllarda hamileliğin meme kanserini önlediği düşünülüyordu ancak bugün biliyoruz ki bu durum ancak 23 yaşından önce hamile kalan ve birden fazla hamilelik yaşanması durumunda geçerli. Bu günümüzde pek de mümkün değil. Kadın olmak meme kanseri için başlı başına risk doğuruyor. n Peki nasıl korunalım meme kanserinden? Bir kadın bu kanserden korunmak için her zaman risk altında olduğunu bilmelidir. Günlük egzersiz, sigaradan uzak durma ve sağlıklı beslenmeyle bu riski yüzde 0.95’e kadar indirebilirsiniz.

        ‘TEDAVİDE TÜRKİYE İNGİLTERE'DEN İLERİDE’

        Profesör Dr. HansJoachim Schmoll

        Alman Medikal Onkoloji Derneği Başkanı

        Yeni tedavi olanaklarından bahsedebilir misiniz?

        Dünya çapında oldukça efektif tedavi standartları bulunuyor. Bu tedavi seçenekleri Türkiye’de de yer alıyor. Önümüzdeki yıllarda tedavi seçeneklerine yenilerinin de eklenmesini bekliyoruz. Özellikle hedefe yönelik ilaçlar ve kemoterapi ajanlarının kombin tedavisini göreceğiz. Tümör hücreleri damarlanarak büyüdükleri için bu tümör damarlanmasını engelleyecek çok aktif tedavi seçenekleri bulunmaktadır. Türkiye’deki sağlık sisteminin de bu tarz ilaçları kapsaması, ilaca erişim açısından oldukça önemli.

        Batılı ülkelerde ve Türkiye’de tedavinin başarısında durum ne?

        Deneyimli doktorlar ve tedavi seçenekleri sayesinde Türkiye, sağlık sisteminde bazı güçlükler olduğunu bildiğimiz İngiltere’ye göre daha iyi bir konumda. Almanya’nınsa her türlü geri ödemeyi kapsayan sağlık sistemi sayesinde tedavi başarısında öncü olduğunu söyleyebiliriz. Maalesef Afrika ve Hindistan gibi ülkeler hâlâ oldukça geride.

        ‘KULLANDIĞINIZ BİTKİLERİ ANLATIN’

        Prof. Dr. Bülent Karabulut

        Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Medikal Onkoloji Bilim Dalı

        Bir kişinin kanserden korunmak adına yapabilecekleri neler?

        Amerikan Kanser Cemiyeti diyor ki: “İdeal kiloda olmaya çalışın, aktif yaşayın, hayvansal yağ ve protein ağırlıklı beslenmeyin ama bunları diyetinizden tamamen çıkarmayın, sebze-meyve ağırlıklı posalı yiyecekler tüketin, güneş ışınlarından korunun, sigara ve alkol gibi zararlı alışkanlıklardan uzak durun.” Bir kişinin kanserden korunmak adına yapabilecekleri bunlardır ve bu konularda başarılı olursanız her 3 kanserden 2’sini önleyebiliyorsunuz.

        Tamamlayıcı tıp ve bitkisel tedavi konusunda ne düşünüyorsunuz?

        Egzersiz, müzik ve akapunktur tamamlayıcı tıbbın unsurlarından birkaçı. Bitkisel tedaviye gelince... Hastalar bitkisel tedaviler olmadan rahat edemiyor. En çok gördüğümüz tablo, verdiğimiz tedavilerle bitkisel tedavi de gören hasta iyileşmenin nedenini bitkilere bağlayabiliyor. Biz bunlara ‘şehir efsanesi’ diyoruz. Hastalar kullandıkları bitkileri anlatsınlar doktorlarına ki biz de onları doğru yönlendirelim. Hastalar bize gelirken bitkilere karşı olduğumuzu ve onlara kızacağımızı düşünüyor ama biz bir şeye karşı çıkıyorsak onların zarar görmemesi içindir.

        ‘AŞI SAYESİNDE RAHİM AĞZI KANSERİ YOK OLABİLİR’

        Prof. Dr. Serdar Özkök

        Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği Başkanı

        Kanser hastalarının günlük yaşamından bahsedebilir miyiz?

        Kanser hastalarının yüzde 20’si beslenme bozukluğunun yol açtığı sorunlar nedeniyle kaybediliyor. Radyoterapi ve kemoterapi sırasında iyi beslenen hastalarda başarı şansımız daha yüksek. Radyoterapi görenlerin diş bakımının yapılması, günde 8-10 bardak su içmesi, protein ağırlıklı beslenmesi önerilir. Ve aşırı sıcak, asitli, acı ve baharatlı yiyeceklerden, alkol ve sigaradan uzak durulmalı.

        Hangi yaş grubu, ne sıklıkla tarama yaptırmalı?

        Rahim ağzı kanseri için simir testleri 2 yılda bir yapılmalı. 40 yaş üzerine mamografi yapılması mühim. Prostat kanserine tarama önermiyoruz. Ailede birinci derecede prostat kanseri varsa tarama, kalın bağırsak kanserinde 50 yaş üzerinde ilk kolonoskopi önerilir. Ailede kalın bağırsak kanseri varsa aile bireyinde görüldüğü yaştan 5 yıl önce tarama yapılmasını öneriyoruz. Ama radyasyonu gereksiz yere kullanmaktan kaçının, bu kanser riski oluşturabilir. n Rahim ağzı kanseri aşısı yaptırmalı mı? Aşı kullanımını destekliyoruz. Cinsel yaşam başlamadan önce yaptırılmalı. İleride aşı sayesinde rahim ağzı kanserini hiç görmeyeceğiz.

        BESLENMEYE DAİR 6 SORU

        Süt, kanser riskini azaltır mı?

        Bazı çalışmalarda sütün bağırsak kanseri gelişme riskini azalttığı gösterilmiştir.

        Renklendirici ve katkı maddelerinin kanserle ilişkisi ne?

        Yasal olarak izin verilen dozlarda kullanılan renklendirici, aroma katan ve tatlandıran katkı maddelerinin kanser riskini artırdığına dair bir kanıt yok.

        Tatlandırıcılar kanser yapar mı?

        Çalışmalar halen yeterli değil. Tatlandırıcılardan, sakkarinin hayvanlarda çok yüksek dozlarda kullanıldığında kanser riskini artırdığı gösterilmiştir. Ancak insanlarda bu miktarda sakkarin kullanılmamaktadır.

        Kırmızı et kanser riskini artırır mı?

        Önerilen dozlarda (günde bir porsiyon) ve önerilen şekilde pişirilmiş et risk oluşturmaz. Ancak kırmızı et ve salam, sucuk, sosis gibi işlenmiş etleri normalden 2-3 kat fazla tüketenlerde bağırsak ve mide kanserine yakalanma riski artar.

        Barbeküden kaçınmamız lazım mı?

        Mangal, barbekü ve ızgara kanser riskini artıran, sağlıksız pişirme şekilleri. Çünkü 180 derecenin üstünde polisiklik aromatik hidrokarbonlar gibi kanser yapan kimyasal maddeleri ortaya çıkarır.

        Patates cipsinde kanseri tetikleyen bir madde var mı?

        Patates cipsleri gibi nişastalı yiyeceklerin yüksek ısıda hazırlanması akrilamid denen kansere neden olan kimyasalın oluşumuna sebep olsa da kesin kanıt bulunmamaktadır. Özellikle çocukların tüketiminde dikkatli olunmalı.

        ‘EGZERSİZ YAPIN, RADYASYONDAN UZAK DURUN’

        Prof. Dr. Esra Sağlam

        Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği Başkan Yardımcısı

        Kanser ve egzersiz ilişkisinden bahseder misiniz?

        Egzersiz hem kilo vermemizi sağlar, hem de osteoporozu önler. Günde 1-3 saat arasında egzersiz yapan kadınlarda meme kanseri riski yüzde 30, günde 4 saat üzerinde egzersiz yapan kadınlarda ise yüzde 54’lere kadar azaldığı biliniyor.

        Kanser tedavisinde egzersizin rolü ne peki?

        Bağırsak ve rektum kolerektal kanserlerin tedavisinde yürüyüş, aerobik, yoga, pilates gibi kas gücünü arttırıcı egzersizler hem sağ kalımlar hem de kronik yorgunluk, halsizlik, depresyon, motivasyon azalması, uyku bozukluğu gibi yan etkilerde ciddi avantaj sağlar. Ayrıca mutlaka 8 saat ve üzeri uyunmalı. Evde basit egzersizler yapabilirsiniz.

        ‘KANSERİ ÖNLEDİĞİ İSPAT EDİLEN HİÇBİR GIDA MADDESİ YOK’

        Prof. Dr. Hakan Akbulut

        Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı

        Beslenmenin kanserde yeri var mı? Kanser vakalarının yaklaşık üçte biri beslenmeyle alakalı. Ancak beslenmenin kanser oluşması üzerindeki etkisi çok net değil. Alkol dışında doğrudan kanser yaptığı kesin olarak gösterilen bir besin maddesi yok. Aynı şekilde “Kanserden mutlaka korur” diyebileceğimiz bir besin maddesi de yok. Besinlerin doğrudan kansere neden olmasından çok, kanser riski artışından söz edebiliriz. Kanser risk artışına neden olduğu düşünülen besin faktörlerinin başında, doymuş yağın ve alınan kalorinin miktarı gelir. İkincisi besinlerin hazırlanma şekli, üçüncüsü de besinlerin içine katılan katkı maddeleridir.

        Siz de organik beslenme savunucularından mısınız?

        Organik beslenmede gıdalar pestisit dediğimiz böcek ilaçlarından arındırılır. Tarım ilaçları kurallara uygun kullanılıyorsa, biz de meyve ve sebzeleri uygun bir şekilde yıkıyorsak bunlar kanser açısından ciddi bir sağlık sorunu oluşturmaz. İyi koşullarda saklanmadığında besinlerde üreyen mantarlar sağlık açısından ciddi risk taşır. Örneğin besinlerde üreyen küf mantarlarının ürettiği toksinler, tahıllar, fındık-fıstık gibi ürünlerde hatta peynirde karşımıza çıkabilir. İyi muhafaza edilmemiş besinler yerseniz, karaciğer kanseri riski artar. Türkiye’de organik dendiğinde her şeyin tertemiz ve sağlıklı olduğu algısı var, ancak organik ürünleri tüketirken çok dikkatli olmak gerekiyor.

        MEYVE-SEBZE

        Bugüne kadar hiçbir vitaminin kanserden koruduğu gösterilemedi ancak sebze-meyve tüketildiğinde içindeki vitaminler, mineraller ve lif sayesinde kansere karşı koruyucu özellikler gösterdiği çeşitli çalışmalarda ortaya konuldu. Dünya Sağlık Örgütü’nün önerisine göre günde 5 porsiyon sebze-meyve yemek faydalı ama günlük tüketilen meyve sebze miktarını abartmamalı.

        SİGARA-ALKOL

        Sigaradan uzak durmak, mümkünse alkol içmemek önemli; çünkü alkol, ağız boşluğu, yemek borusu ve meme kanseri riskini artırıyor.

        Sigarayı bırakır, egzersiz yapmaya başlarsanız aşağı yukarı kanserlerin yarısını önlersiniz. Kanserlerin yarısını önlemek demek ülke ekonomisinin yılda 20-25 milyar dolar tasarruf etmesi demek.

        SAĞLIKLI DİYET NASIL OLMALI?

        Obeziteden korunma ve alkol tüketiminin azaltılması dışında diyetin kanser riskini kesin olarak azalttığını gösteren bir kanıt bulunmuyor. Yani yenildiği ve içildiğinde kanseri önlediği ya da tedavi ettiği gösterilen hiçbir gıda maddesi yok. Ancak sağlıklı bir diyet kanser, kalp hastalıkları ve daha pek çok hastalığa yakalanma riskini azaltabilir.

        Kırmızı et ve hayvansal yağları az tüketin. (Etin uygun biçimde pişirilmiş olmasına dikkat edin.)

        Günde 5 porsiyon çiğ veya az pişmiş meyve ve sebze yiyin.

        Lifli gıdaları sık sık tüketin.

        Balık tüketiminizi artırın. Ancak kirli su havuzları ve çevre kirliliğinin olduğu deniz kıyılarında yetiştirilmiş balıktan uzak durun.

        Tuz ve tuzlu yiyeceklerin tüketimini azaltın. Tuz içeriği yüksek salamura yiyecekler mide kanseri riski oluşturur.

        Şeker ve şekerli yiyecekleri az tüketin.

        Tütsülenmiş yani füme et ve balık ürünlerinin mide kanseri açısından risk taşıdığı bilinmelidir.

        Tam tahıl ürünlerini ve kahverengi pirinci tercih edin.

        Kızartmalardan uzak durun. Yapacaksanız da tereyağı değil, bitkisel yağ ve zeytinyağını tercih edin.

        ‘DOĞU'DA MİDE, BATI'DA KOLON’

        “Türkiye’de en sık erkeklerde akciğer ve prostat kanseri, kadınlarda ise meme kanseri görülüyor. Benim mesleğe başladığım yıllarda mide kanseri daha fazlaydı, şimdi kalın bağırsak kanserleri mideyi geçti. Bunun sebebi ülkemizdeki yaşam biçiminin Batı standartlarına doğru kayması olabilir. Çünkü Doğu toplumlarında mide kanseri daha fazla. Örneğin Türkiye’nin doğusunda mide kanseri, batısında kolon kanseri daha fazla görülüyor.”

        ÖLÜM ORANLARI GİTTİKÇE ARTIYOR MU?

        “Kanser görülme oranı artıyor, ölümlerde azalma var. Çünkü daha erken ve iyi tanı koyabiliyoruz ve tedavi başarısı eskiye göre daha yüksek. İnsanlar artık daha bilinçli.”

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ