Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Spor Futbol Süper Lig Fenerbahçe Alex de Souza, Brezilya’nın tanınmış gazetecilerinden Rodrigo Cavalheiro’nun Habertürk için gerçekleştirdiği özel röportajda bomba gibi açıklamalarına devam ediyor... - Fenerbahçe Haberleri

        HABERTÜRK ÖZEL RÖPORTAJ / Rodrigo CAVALHEIRO

        ŞİMDİ, gençliğinde ilk profesyonel sözleşmesini imzaladığı Brezilya’nın Coritiba takımında futbol hayatını sürdüren Alex de Souza ile röportajımızın dün yayınladığımız ilk bölümünde “Hoca bana saygısızlık etti” diyen, Fenerbahçe’deki ilk üç yılında kendisinin de para için oynadığını ama sonra Türkiye’ye ve Fenerbahçe’ye çok bağlandığını söyleyen Alex, “Türkiye’de yabancı futbolcuya gereksiz para harcanıyor, takımdaki en ucuz yabancı bendim” diye ekliyordu. Fenerbahçe’nin başına geçmeyi istediğini de açıkça beyan eden Alex’in röportajın devamındaki ifadeleri de çok konuşulacak: Alex, çevirmeni Samet Güzel’in Başkan Aziz Yıldırımtarafından kendisine karşı ihanete zorlandığını ama yakın dostluklarının sürdüğünü belirtiyor. Fenerbahçe ile sözleşmesinin geçen kasım ayında feshedilmesiyle ailesinin yaşadığı sarsıntıyı da “Kızlarımaylardır okula gitmiyor” sözleriyle somutlaştırıyor.... 

        Şike süreci hakkında ne düşünüyorsun? Hiç kulağına gelmiş miydi?

        Hayır, hiçbir şey duymadım. Biliyorum, başkan 1 sene tutuklu kaldı. Ama oyuncu olarak ben hiç böyle bir durumla karşılaşmadım. 

        Arkadaşların hakkında hiç kötü bir şey söyledin mi?

        Hayır, hiç böyle bir şey yapmadım. Takım arkadaşlarımla hiç problemim olmadı. Sadece sonunda hocayla sorunlarım oldu.

        ‘KENDİMİ SAVUNMAK İÇİN HAZIRLANDIM’ 

        Türkiye’de yaptığın son basın toplantısında kendini çok iyi ifade ettiğin söylendi...

        O konuşmayı tasarladım. Bir keresinde Coritiba’da da benzerini yapmıştım ama insanlar tartışmaya başladılar. Ben de polemik çıkarmak istemedim. Türkiye ’de ki o basın toplantısına kendimi savunmak ve insanlara her şeyi açıkça anlatmak için hazırlanmıştım.

        ‘BAŞKAN, SAMET’İ İHANETE ZORLADI’ 

        Sözlerini değiştirmekle suçlanan çevirmeninle hâlâ arkadaş mısınız?

        Tabii ki... Ona tamamen güveniyorum. Başkan, Samet’i zorladı. Bir röportaj veriyordu ve herkesin içinde onu yanına çağırdı. Kendi anlattıklarının doğru olup olmadığını sordu. Samet de “Evet” diye cevapladı. Amaç çevirmenimin bana ihanet etmesiydi. Sonunda kulüpten istifa etti ve hâlâ benim arkadaşım.

        ‘TÜM CURITIBA İSTANBUL’UN BİR SEMTİ KADAR’ 

        Brezilya’nın en çok neyini özledin? Akrabalarını? Yemeğini?

        Pastanelerini... Brezilya pastanelerine bayılırım. Oturur sana kahve getirenlerle sohbet edersin. Diğer müşterilerle kaynaşırsın.  Bunu çevren kalabalık olmadığı için mi yapabiliyorsun? Türkiye’de yaşadığım dönemle karşılaştırınca fark ediyor tabii. Orada özel hayat diye bir şey yok. Bu röportajı mesela Türkiye’de bu şekilde hayatta yapamazdık. Fotoğraf çektirmek ve imza almak isteyenler yüzünden konuşmamız sürekli kesilirdi. Curitiba’da da kalabalığa alışığım. Ama çok daha azına... Tüm Curitiba şehri İstanbul’un bir semti kadar.

        ‘TÜRKİYE İLE İLGİLİ GÜZEL ŞEYLER SÖYLÜYORLAR’ 

        Türkiye’ye giden genç Brezilyalı oyunculara ne tavsiye etmek istersin? Hangi kulübe gitmelerini önerirsin?

        Eğer bana “Türkiye’de futbol oynamak makul bir karar mı” diye sorarsan, “Evet” derim. Ama hangi şehirde yaşayacağına, kişiliğine göre de değişir. Takımların oyun tarzları her yeni gelen teknik direktörle değişiyor. Hoca, gelen oyuncunun yapısını az çok bilir. Ama oyuncu da gittiği yerin alışkanlıklarını, kültürünü bilmeli. İstanbul muazzam bir şehir. Burada daha önce Türkiye’de oynamış 5 oyuncuyuz. Ben, Deivid, Lincoln, Julio Cesar ve Pereira. Hepsi de Türkiye’yle ilgili çok güzel şeyler söylüyor. 

        Türkiye’de sık sık Hagi’yle karşılaştırılıyor, bu tür sorularla hep karşılaşıyorsun. Aranızda benzerlik görüyor musun?

        Hayır. Bir kere oynadığımız dönemler farklıydı. Türkiye’de böyle benzetmeler yapmayı severler. Çocukken Hagi’yi dünya kupası maçlarında izliyordum. Hagi’yi oynadığı kulüplerle hatırlamıyorum. Ama Türkiye’de Galatasaray’daki zamanları çok konuşuluyor. Bir kaç videosunu izledim. Elbette ki müthiş bir oyuncuydu. Onun ben den daha iyi olması ya da benim ondan daha iyi olmam hiçbir şeyi değiştirmez.

        ‘BAZI OYUNCULARLA İNTERNETTE KONUŞUYORUM’

        Adını hatırladığın ve çok sevdiğin bir şey var mı?

        Brezilya’da yazlar Türkiye’ye göre daha kısa. Yani güneşi özleyeceğim diyebilirim. Bir de yemekler var tabii. Tatlılar özellikle. Ama kilomu korumam gerektiğini düşündüğümde onları da özlemeyeceğimi söyleyebilirim.

        Türkiye ligini takip ediyor musun?

        Maçların ardından golleri mutlaka izliyorum. Bazı oyuncularla da internetten konuşuyorum. 

        Fenerbahçe maçlarını izlerken üzülüyor musun?

        Yalnızca golleri izlediğim için duygusal bir bağ olmuyor. Fenerbahçe’den ayrılırken dediğim gibi bir futbolcu kaybettiler ama bir taraftar kazandılar. Umarım onlar için her şey iyi olur. 

        Bu aralar ne okuyor, ne dinliyorsun?

        Mandela hakkında okuyorum. Bana adını sorma. İçinde Mandela’nın hapishanede yazdığı mektuplar var. Onun dışında Brezilya müziğinden şaşmam.

        ‘KIZLARIM TEMMUZDAN BERİ OKULA GİTMİYOR’

        Türkiye’de en çok neyi özlüyorsun?

        Sorun şu ki kızlarım temmuzdan bu yana okula gitmiyor. Karnavalın ardından şubatta okula yeniden başlayacaklar. Bu da 7 ay okula gitmemeleri demek. Benim için işler daha kolay. Yalnızca 20 gün futbol oynamadım ve alışmam daha kolay. Aslında bizim için hayat karnavaldan sonra normale dönecek diyebilirim. 

        Türkiye’ye özgü bir şeyleri hiç mi özlemedin?

        Hayır. Türkiye’ye ilk gittiğimizde “Buradaki hayatla Brezilya’yı karşılaştırmamalıyız” diyorduk. Şimdi de aynı şey geçerli. Karşılaştırmaktan kaçınıyoruz. Türkiye’de 8 mükemmel yıl geçirdik ama artık geride kaldı.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ