Bunlar için Manisa'ya gitmenize gerek yoktu!

Fakat maalesef yine olmadı; derbiye günler kala yöneticilerin verdiği demeçlerle başlayan çirkinlikler silsilesi maçta zirve yaptı.

İstanbul'da oynanan çoğu derbide oluşan "sahalarda görmek istemediğimiz görüntüler", bu kez Manisa'da yaşandı. Başrollerde yine aynı isimler vardı.

Futbolcular, taraftarları; taraftarlar da futbolcuları olayların büyümesi için adeta destekledi.

Daha maç başlamadan Galatasaraylı taraftarlar ve Emre Belözoğlu arasında gerginlik yaşandı. Emre'ye şişe atıldı. Maçta da yabancı madde yağmuru artarak sürdü. Verdikleri bilet paraları Soma'ya gönderilecek olan sözde taraftarlar, ne bulurlursa futbolculara fırlattı. Su şişesi, çakmak, plastik koltuk parçaları, bozuk para, meşale ve domates...

Zaten İzmir'de Soma yararına oynanan Galatasaray-Atletico Madrid maçına biletsiz giren taraftarlar, olayın amacından ne kadar sapılabileceğini gözler önüne sermişti.

Aralarında dünyadaki çoğu rekabette olanın aksine (Real Madrid-Barcelona: siyasi sebepler, Celtic-Rangers: mezhep ayrılığı, Lazio-Roma: ideolojik farklılık vs.) hiçbir farklılık bulunmayan iki takım taraftarları yine birbirlerinin can düşmanlarıymış gibi davrandı.

Derbi alıştığımız gibi başladı; Emre Belözoğlu, henüz kendine yapılan ilk faulde sanki dünyanın en büyük haksızlığına uğramış gibi çıldırdı; hakeme bağırarak kart istemeye başladı. Hem de gerçek dünyada gerçekten haksızlığa uğrayan Soma'da gaz maskeleri olmadan madene inen ve buna hiçbir itiraz edemeyen, bunun sonucunda hayatını kaybeden maden şehitlerinin ailelerinin önünde...

Tribünde bulunan Soma'da yakınlarını kaybedenlerin önünde hiç utanmadan karşılıklı küfürler edildi. Sahada futbolseverleri birkaç pozisyon dışında heyecanlandıracak hiçbir şey yoktu. 120 dakikada 1 gol bile gelmedi. Sahada hala büyük bir olay çıkmadı diye düşünmeye başladığımızda yine çoğu derbide olduğu gibi o isimler sahneye çıktı.

Melo penaltı kaçırdı, Volkan üzerine atladı. Sonra ikili arasında hakem olmasa birbirlerini öldüreceklermiş gibi bir tartışma başladı. Volkan, Brezilyalı'ya "Sen bittin" diye hareket yapıp elini cinsel organına götürdü.

Fenerbahçe, penaltılarla kupayı kazandı. Tabii ki sevinç de küfür ederek yaşandı. Fenerbahçeli taraftarlar ve futbolcular, karşılıklı olarak Galatasaray'a küfür etti. Sonra küfürü eden onlar değilmiş gibi Somalı ailelerin önüne gidip kupayla selam verdiler.

Volkan Demirel, sahadaki tartışmayla doymamış olacak ki soyunma odasında, "Belediye, gereksiz sokak köpeklerini temizlesin; yoksa ben yapmak zorunda kalacağım" diyerek Pitbull lakaplı Melo'ya mesaj gönderdi. Tıpkı daha önce işini yapmaya çalışan bir basın emekçisine, "Seni evinden aldırırım" diye bağırdığı gibi...

Yani aslında dün gece değişik bir şey yoktu. Her Fenerbahçe-Galatasaray maçında yaşananları yine izledik. Maç İstanbul'da da olsa Almanya'da da olsa Papua Yeni Gine'de oynansa; "can düşmanları", yine bu çirkin görüntüleri sergileyecekti. Kazanan Galatasaray olsaydı; belki de maçtaki bütün roller tersine dönecekti... Bunlar için Manisa'ya gitmenize hiç gerek yoktu...