Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Güncel TRT'den Çölaşan’ın o iddiasına sert tepki - Haberler
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        TRT Haber Moderatörü Betül Soysal Bozdoğan, "Çölaşan yazısında, TRT’deki Cumhurbaşkanı Özel Yayını’nın canlı yapılmadığını ve TRT’nin yalan söylediğini iddia etmiş. Ve tabi ki hiçbir bilgi, belgeye dayandırmadan" ifadelerini kullanarak şunları kaydetti:

        "Çölaşan gazeteciliği' iletişim öğrencelerine ‘nasıl gazetecilik yapılmaz’ örneği olarak, ibretlik bir vesika kapsamında anlatılmalı. Çölaşan’a göre yayın canlı değildi. Önce iddiaya yanıt, ardından Çölaşan’a iki çift sözüm var. Yayın canlı yapılmıştır. Yayın saati fragmanlarda 22.30 olarak duyurulmuştu. Birkaç dakikalık gecikmeyle 22.35’te yayına başladık ve çıkış saatimiz ise; 00.25 idi.

        REKLAM

        Etik ilkeler,gazeteciliğin zeminini oluşturur. Gazetecilikte yalan ve iftira söylem, sicilin karalanması için yeterlidir. Çölaşan varsayımlara dayanarak Cumhurbaşkanı makamını, kamu yayıncılığının yüz akı TRT’yi ve yayında bulunan gazetecileri,kurgunun parçası olmakla itham etmekte. Çölaşan’ın iftirayı dayandırdığı husus; Cumhurbaşkanı’nın arkasında 9’u 5 geçe gösteren saat ve pencerede 'tam kapatılmamış' perdeden sızan gün ışığı. Saat; Atatürk’ün vefat saatinde durdurulmuş Çankaya Köşkü’nün sembolik eşyalarından biridir.

        Saat; zamanı göstermenin ötesinde sembolik bir mesaj vermekte. Gün ışığı konusuna geldiğimizdeyse; öncelikle 'tam kapatılmamış perde' diye bir şey yok. Çünkü perdeler kapatılmadı, açık bir şekilde fotoğrafta görüldüğü gibi durmaktadır.

        İsteyen herkes Youtube kaydına bakabilir, inceleyebilir. Pencere incelendiğinde pencerenin orta kısmındaki zifiri karanlık zaten yayının gece saatlerinde olduğunu gösteriyor, iddia edildiği gibi yayın, bant-kayıt değildir. Perdelere yansıyan ışıksa; set ekibinin dışarıdan pencerelere yansıttığı set ışığıyla sağlanmıştır. Işık kafasının yansıması fotoğrafta fark edilmektedir. Görsel yönetmen, genel resme renk ve hareket katmak istemiştir. Çünkü görsel açıdan pencerede, backgroundun koyu karanlık olması tercih edilmez. Amaç gece mavisini yakalamak ve mekandaki renk etkisini artırmaktır.

        Hal böyleyken, gelelim Çölaşan’ın yalapşap yaptığı gazeteciliğe. Yazısına meze yaptığı sözde argümanları gerçekten merak etmiş olsaydı 'düşüncesinin' gerçekliğini araştırır ve hakikat üzerinden yorum yapmayı tercih ederdi. Fakat derdi başka, tarzı başka. Peki nasıl bir yazar Çölaşan? Kalemini ideolojisini tahkim etmek için kullanan, ömr-ü hayatını ‘bazı siyasi yapıları’ konsolide etmek için harcayan, kalemini araçsallaştıran, etikten bi-haber, hakikatten ve erdemden uzak bir tarzla gazetecilik oynayan bir zattır kendisi.

        Bu tarzı kınıyorum. Çünkü Çölaşan yalnız değil, çünkü Çölaşangiller tek değil. Yalan-gerçek fark etmez… Nasıl olsa, ne yazsa sorgulamadan peşinen kabul eden alıcıları mevcut… Türkiyem için üzücü ama acı gerçek bu! Çölaşan dezenformasyonun değil de hakikatin peşinde olsaydı, açar bizlere sorardı. Hadi bize güvenmiyorsa, bir yönetmene görüntüyü gönderir ve fikir alırdı. Fakat amaç farklı! Yayında Sayın Cumhurbaşkanı, iç siyasetten dış politikaya, terörle mücadeleden pandemiye kadar çok özel açıklamalar yaptı, bazı müjdeler verdi. Çölaşan yazısında röportajın içeriğine hiç değinmemiş bile. Varsa yoksa yalan ve istismar. Yazık! Böyle gazeteciliğe de, muhalif kanattaki siyasilere yaranma çabasına da yazık. Bu tür yalan yazılardan bir diktatör oluşturamazsınız! Sadece ve sadece kendi karanlık meslek sicilinizi daha trajik duruma düşürürsünüz. Üstelik bu karanlığı aydınlatacak suni bir ışık daha icat edilmemişken…"

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ