Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Dünya Trump'ın NATO ve AB'yle derdi ne?

        2. Dünya Savaşı'ndan sonra küresel sistemin taşıyıcısı ve süper gücü olarak ortaya çıkan Amerika Birleşik Devletleri'nin, bir gün, o sistemi sarsan aktör olacağını kim düşünebilirdi ki? ABD tarihinin gördüğü belki de en sıradışı başkan olan Donald J. Trump işte tam da bunu yapıyor. Ülkenin geleneksel Trans-Atlantik müttefikleriyle adeta "didişiyor." Son olarak NATO'dan çıkma tehdidi savurduğu iddiası dünyayı karıştırdı, iddia daha sonra Brüksel'deki zirveye katılan bazı liderler tarafından yalanlansa ve Trump "NATO güçlü bir müttefikimiz" dese de, "ayrılma" kelimesi manşetlerde yerini almıştı bir kere. Peki, Trump'ın NATO'yla derdi ne? Başka hangi yerleşik ilişkileri temelinden sarsıyor, bakalım.

        NATO'YLA DERDİ NE?

        REKLAM

        Bir emlak imparatoru olan Trump'ın başkanlığı süresince en iyi bildiği şeyi yapacağından, bir iş insanı gibi davranacağından herkes emindi. Ancak ilk pazarlık alanlarından birinin NATO olacağını kimse tahmin edemedi. Her şey Trump'ın göreve geldikten birkaç ay sonra arka arkaya yaptığı "NATO'nun tüm mali yükünü ABD taşıyor, diğer müttefikler daha çok para harcamalı" açıklamalarıyla başladı. Trump'a göre, ABD diğer ülkelerin kolektif savunması için herkesten çok para harcıyor, müttefiklerin yükü Amerkalı sıradan vergi mükellefinin omuzuna biniyor.

        Trump 10 Temmuz'da, NATO zirvesinden önce şu tweet'i atmıştı:

        NATO ülkeleri daha ÇOK para vermelli, ABD daha AZ para vermeli. Hiç adil değil!

        Trump'ın amacı NATO üyesi ülkelerin ittifaka katkılarını milli gelirlerinin %4'üne çıkarmaları. Trump liderleri buna ikna ettiğini söyledi ama muhataplardan gelen açıklamalar pazarlıkların süreceğini gösteriyor.

        İttifak ve ittifakın lokomotifi olan ABD arasındaki bütçe gerilimi Brüksel zirvesindeki- kimine göre histerik- ayrılma çıkışıyla belki de zirveye çıktı. Trump ortamı yumuşatmak için pek çok açıklama yapsa da güvensizlik devam edecek gibi görünüyor. Bu güvensizliğin en çok kime yarayacağını tahmin etmekse hiç zor değil, Rusya...

        PEKİ YA NATO'NUN 2. BÜYÜK GÜCÜ TÜRKİYE?

        REKLAM

        İttifakın en büyük 2. ordusuna sahip Türkiye, kişisel olarak Trump'ın oklarına hedef olmadı. Bunda Türkiye'nin NATO için diğer pek çok ülkeye göre ağırlık merkezi olmasının katkısı büyük. Terörle mücadele, NATO sınırlarının Irak, Suriye gibi istikrarsız ülkelere karşı korunması gibi başlıklar Türkiye'yi önemli yapan unsurlar.

        RUSYA'YLA İYİ GEÇİNEN BİR BAŞKANI KİM DÜŞÜNÜRDÜ Kİ?

        "Gerçekten, onların en kolayının Putin olacağını kim düşünürdü ki?" Trump'ın onlar diğer bahsettiği çoğunluğunu Avrupalıların oluşturduğu NATO liderlerinden başkası değil. Durumu Trump'ın üslubuyla özetleyecek olursak "Avrupalı liderlerden ziyade Rus Devlet Başkanı'yla daha iyi geçinen bir ABD Başkanı'nı kim düşünebilirdi ki? Rusya meselesi göreve geldiğinden beri Trump'ın başını hayli ağrıtıyor. Seçimlere Rusya'nın müdahale ettiğine dair yürütülen soruşturma, Trump'ın bu sürecin parçası olduğuna dair iddialar, ulusal güvenliği tehdit ettiği suçlamaları... Tüm bunların arasında Trump bildiği yoldan gitmeye devam ediyor. Son açıklamasında da Putin'i bir düşmandan ziyade rakip olarak gördüğünü vurguladı. Fakat konu Avrupalı liderlere geldiğinde tonu sert, özellikle de Almanya Şansölyesi Angela Merkel'e karşı. Son olarak Almanya'yı enerji konusunda Rusya'nın kölesi olmakla suçladı, "NATO bu meseleyle ilgilenmeli, çok uygunsuz" çıkışı yaptı. Merkel'se her zamanki uslubuyla "kararlarımızı bağımsız alıyoruz" demekle yetindi.

        REKLAM

        AVRUPA BİRLİĞİ'Nİ Mİ DİNAMİTLİYOR?

        Trump'ın ABD desteğiyle kurulan Trans-Atlantik sistemi sarsma vakaları bunlarla da sınırlı değil. Brüksel'e geçtiğimiz ay sonunda bomba gibi düşen bir haber AB liderlerinde kaşları çatmıştı. Washington Post'un iddiasına göre Trump, Nisan ayında Beyaz Saray'ı ziyaret eden Fransız lider Macron 'a "Neden AB'den ayrılmıyorsunuz?" demişti. Hatta AB'ye alternatif olarak Washington'la ikili bir ticaret anlaşması önermişti. Liderler kulis haberi doğrulamadı ama yalanlamadı da. İngiltere'nin AB'den ayrılma sürecine yani BREXIT'e de destek verdiği düşünülecek olursa, Trump'ın bu sözleri sarf etmiş olması pek de sürpriz olmaz.

        Peki Avrupalı liderler bu salvolar karşısında ne yapıyor? Şimdilik durumu idare etme çabasındalar. Ancak tonlarını sertleştiriyorlar. AB Konseyi Başkanı Donald Tusk'un iki gün önceki çıkışı iyi bir örnek: "Sayın Trump müttefiklerinizin kıymetini iyi bilin. Ne de olsa sayıları fazla değil."

        İKİ KRİTİK ANLAŞMADAN ÇEKİLDİ

        Bahsettiğimiz anlaşmalar İran'la P5+1 ülkelerinin imzaladığı Nükleer Anlaşma ve Birleşmiş Milletler'in Paris İklim Anlaşması. İlkinde hedef İran'ın nükleer programını kısıtlaması karşılığında ambargoların aşamalı olarak kaldırılmasıydı. 2015'te imzalanan ve diplomasi tarihinin en büyük başarılarından biri olarak görülen anlaşma geçtiğimiz Mayıs'ta büyük bir darbe aldı. Trump, anlaşmanın altında imzası olan ülkesini çekti. Diğer ülkeler anlaşmaya hala sadık olduğunu söylese de, İran-Batı ekseninde nükleer gelecek belirsiz.

        Trump geçtiğimiz yıl Haziran ayında da benzer bir adım attı, bu kez ülkesini Paris İklim Anlaşması'ndan çektiğini açıkladı. Trump iklim değişikliğine inanmadığını zaten daha önce dile getirmişti, bununla mücadele etme amacını taşıyan anlaşmadan çekilmesi de kimilerini hiç şaşırtmadı. Fakat anlaşmayı imzalamayan diğer iki ülkeyi bu noktada hatırlatmakta fayda var: Suriye ve Nijerya.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ