Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Cumartesi Kültür-sanat politikası mı?

        Sırma KARASU / HT CUMARTESİ

        Demet Akalın’ın yeni albümü “Pırlanta” üzerine yazmak istedim. Özellikle de doğumdan sonra göğüsleri için “fındık lahmacun” benzetmesi yapınca, kendimi bir kadın olarak ona çok yakın hissettim. Albüme baktım, Spotify’da en çok dinlenen parçası “Ders Olsun”. “Dinleyeyim” dedim, arkadaş böyle şey olamaz, resmen içim daraldı. Aynı sitem, aynı atar, aynı memnuniyetsizlik, sürekli had bildirme. İnat ettim, albümün tamamını da dinledim. Adı “Pırlanta” yerine, “Prozodi Hatası” olsa daha iyiymiş. Tüm şarkıların sözleri, müziklerinden birkaç santim daha uzun. Gülşen’in albümünde de heceleme problemi var; “Gül gi-bi, u-yuyan yı-la-nı u-yan-dır-dın” gibi. Türk popçular, bu bilgisayarda halledilmiş, “elektronik altyapılı” müzikte kararlılarsa önce besteyi, sonra şarkı sözlerini yazmaya başlasalar iyi olacak.

        Epey dolambaçlı bir yol seçmiş olsam da asıl bahsetmek istediğim şey, Atatürk Kültür Merkezi ve Opera. AKM’mi geri istiyorum. 2010 Kültür Başkenti hazırlıkları kapsamında 2009’da kapanan İstanbul’un kültür mabedinden hâlâ haber yok. AKM’li yıllarda operaya düzenli giden biri olarak kendimi kısıtlanmış ve mahrum hissediyorum. Yalnız da değilim, kimle konuşsam aynı fikirde. En son geçtiğimiz şubat ayında AKM’deki eşyaların kamyonlarla seyyar toplayıcılara verildiğini öğrendik, sonra da ne bir açıklama yapan oldu ne de bir gelişme. Tabanlıoğlu’nun görkemli eseri, yıkılmaya terk edilmiş, bekliyor.

        AKM’NİN YERİ DOLDURULAMADI

        Geçtiğimiz günlerde yapılan 6. İstanbul Uluslararası Opera Festivali’nden bahsetmiyorum bile. Bütün sezon boyunca bıktırana kadar oynayan “Yusuf ile Züleyha” operasını tekrar sergilemenin neresi festival? Her gece bir barda çıkan Son Feci Bisiklet, The Away Days ve Ringo Jets gibi grupların festival programlarına da girmesini andırıyor. Gülhane Parkı’nın henüz hayvanat bahçesi olduğu günlerden nefis bir olayı getiriyor aklıma, kafeste de dışarıda da aynı gri güvercinin sergilenmesi gibi bir durum bu... Festival programı yapıyorsanız değer yaratacaksınız, her sene “Saray’dan Kız Kaçırma”yı sergilemek festival düzenlemek değildir. Adındaki “uluslararası” emaresi de sanırım mizah amaçlı korunuyor, zira programda bir tane bile yabancı katılım yok. Festivalin hiç hak etmediği kadar iyi bir sponsoru vardı, o da sponsorluktan çekilmiş bu sene. Dilerim kendileri içeriden daha iyi bir organizasyon hazırlar.

        Bakırköy Belediyesi’ne ait Leyla Gencer Opera ve Kültür Merkezi’ni büyük beklentiyle daha açılmadan yazmıştım, hayal kırıklığıyla sonuçlandı. İsminde geçen “opera” kelimesine rağmen neredeyse hiç opera sergilenmiyor, böyle bir çalışma varsa bile kulağıma gelmedi. Büyük özenle kurulan gösteri merkezinin uzun süre boş kalması çok üzücü. Geçtiğimiz perşembe günü 26 oyuncu ve 3 müzisyenin sözleşmelerinin Bakırköy Belediyesi tarafından yenilenmemesi nedeniyle Oyuncular Sendikası’yla birlikte eylem düzenlemeleri de göz önünde bulundurulursa, Bakırköy Belediyesi’nin sanat ve kültür bakımından, ülkemizde artık alıştığımız özensizliği devam ettirdiğini söylemek mümkün. Tek bir belediyeye yüklenmek haksızlık olur. Devletin ve yerel belediyelerin kültürsanat politikalarında genel olarak sınıfta kaldığını söylemek doğru olur.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ