Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar ‘Her gün 24 saat Perou’yum’

        Gizem Sevinç SELVİ/ GAZETE HABERTÜRK-PAZAR

        İkonik fotoğraflarıyla tanınan Perou, Allah’tan göründüğü kadar snob çıkmadı! Kendisine” seksi” dediğim için nazikçe teşekkür etti ve “Bazen ‘Keşke trafik polisi olsaydım’ diyorum” gibi beklenmedik itiraflarda bulundu. Okumaya devam edin, şaşıracaksınız. n Siz “Marka” mısınız? Genelde insanlarla sohbet ederken “Benim bir işim yok; benim bir yaşam biçimim var” derim mesela. Ben Perou’yum; her gün, günün 24 saati. Bana iyi halden izin yok yani!

        ‘Perou’ olmak planlanmış bir şey miydi?

        Perou olmak, aman Tanrım, kulağa kötü bir film ismi gibi geliyor, evet, planlanmış bir şeydi. Bazı insanlar beni azgın egosuyla başa çıkamayan, gösteriş budalası sanatçılardan biri sanıyor. Sonra karşılarında cana yakın birini görünce şok oluyorlar haliyle. Yalnızca soyadımla anılmak bir vikontun kâhyası olmak gibi. Ünlülerin fotoğraflarını çeken bir sanatçı olmadan önce bir lordun hizmetkârıydım.

        Hep çok kışkırtıcı, seksi işlerin içindesiniz. Fotoğraflarınızdan, “Dirty Sexy Things” dizisinden, Marilyn Manson’la yaptıklarınızdan söz ediyorum. Sizi bu işlere çeken ne?

        Ben “seksi işlerimle” tanındığımı düşünmüyorum; şekilden ziyade karakterle ilgileniyorum. Her zaman için biçimden çok içeriktir beni alâkadar eden. Ama bu güzellikle de ilgili olmadığım anlamına gelmiyor.

        Duyduğum kadarıyla meslek seçimlerinizden biri uzun mesafe kamyon şoförü olmakmış. Şimdiyse “fetiş fotoğrafçısı” olarak tanınıyorsunuz. Hiç “Keşke kamyon şoförü olsaydım” dediğiniz oldu mu?

        Fetiş fotoğrafçısı olarak tanınıyordum aslında, çünkü yaptığım ilk çekimlerde Londra’nın fetiş kulüplerindeki insanları fotoğrafladım ve doğrusunu isterseniz çalışmalarımı bu kategoriden çıkartmak uzun yıllarımı aldı. Artık daha çok uluslararası bir moda ve portre fotoğrafçısı olarak anıldığıma göre “Keşke kamyon şoförü olsaydım” diye düşünüyor muyum? Ah, sanırım hayır. Yaptığım işi gerçekten seviyorum ve fotoğraf çekerek para kazandığım her gün kendimi çok mutlu hissediyorum. Yine de bazen “Keşke İngiltere’de trafik polisi olsaydım da kötü sürücüleri tutuklayıp trafiği kesseydim” ya da “Mavi ışıklarımı ve sirenlerimi açarak otobanda tamamen yasal olarak hız yapabilseydim” dediğim oluyor.

        Çok seksi bir adamsınız siz ve biliyorsunuz piyasada moda fotoğrafçılarının oldukça kötü bir şöhreti var. Hadi boşlukları doldurun!

        “Seksi adam” tamamen sübjektif bir tanım. Dediğim gibi, bir kimsenin güzel dediğine bir başkası çirkin diyebilir ve bu son derece normaldir. Fakat yine de teşekkür etmeliyim genç bayan, bir iltifat bulduğumda asla kaçırmam! Kadın düşmanı değilim, kadınları seviyorum ve erkeklerle eşit ya da onlardan üstün olan bu varlıkların yüceliklerini kutluyorum.

        'FAVORİM MARİLY MANSON'

        Çalıştığınız sayısız ünlü arasında favoriniz kim?

        Marilyn Manson’la çalışmaktan gerçekten keyif alıyorum. Çok zeki ve iyi anlamda provokatif biri. Paylaşacak bir hikâyesi olan, zeki ve nazik olan herkesi fotoğraflamayı seviyorum doğrusu, meşhur falan olmasına gerek yok. n Palyaçolarla derdiniz ne bu arada? Bir fotoğrafçının sevdiği ya da nefret ettiği şeyleri çekmesi önemlidir. Palyaçolar gerçekten sinir bozucu, toy yaratıklar, en azından tanıdıklarımın çoğu öyle ve epey palyaço tanıdığımı belirtmek zorundayım. Gerçekten ilginçler, çünkü hem bir maske takıyor gibiler hem de bu maskeyi çıkartamıyorlar.

        Bir arkadaşım İngiliz erkeklerinin ketum, cana yakın ve kafası karışık tipler olduğunu söylerdi. Siz onlardan mısınız?

        Çekimlerde son derece dost canlısı ve cana yakınımdır, bu benim çalışma biçimim. Benim setlerimde herkes iyi vakit geçirir yani. Kafa karışıklığına gelince... Hepimizin biraz kafası karışık değil mi? Tüm cevapları bilen birini tanıyor musunuz?

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ