Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Cumartesi ‘Bırakın çocuklar istedikleri gibi boyasın, onları mantığa çağırmayın’

        AYSUN ÖZ/HT CUMARTESİ

        Çocukken katıldığım resim yarışmasında, yıllar sonra jüri üyesi olarak yer almak ilk yıl çok heyecanlıydı. Sonraki yıllarda çocukların ruh hallerini ve izledikleri çizgi filmlerin etkisini yavaş yavaş fark etmeye başladım. Benim çocukluğumda Körfez Savaşı’nın etkileri resimlerimize yansırdı, özellikle bu yıl çocukların eserleri beni o zamanlara götürdü. Resimlerde daha çok asker vardı. Her yıl inanılmaz renkli ve hareketli resimler gelen Karadeniz Bölgesi’nde bir durgunluk gözleniyordu. Batı’daki çocuklar yine deniz, kuş, uzay, dinozor çizerken Güneydoğu’dan gelen resimlerde tanklar da vardı, oyun oynayan çocuklar da, köy düğünleri de... Birleşik Arap Emirlikleri’nde miniklerin eserlerinde yerel kıyafetler dikkat çekiyordu. Bu arada 35’incisi gerçekleşen Pınar Resim Yarışması’na Türkiye’nin yedi bölgesinin yanı sıra KKTC, Almanya, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt ve Suudi Arabistan’dan 50 bine yakın resim katıldı. Binlerce resim arasından karar vermek zor olsa da 27 çocuk, Büyükada’da Pınar Sanat Haftası’na katılmaya hak kazandı. Ödüllerin en büyüğü de buydu. Ressam Prof. Ergin İnan ve ressam Prof. Zahit Büyükişliyen gözetiminde atölye çalışmalarına katılan çocuklar, sanatla dopdolu bir hafta geçirdi. Bu resim yarışmasını diğerlerinden ayıran, etkilerini ömür boyu hissedecekleri bir sanat haftası...

        Çocukların resimlerine yansıyan hayal dünyasındaki değişimler dikkatimi çekti ve hazır karşımda ressam ve sanat eğitimcisi Prof. Zahit Büyükişliyen’i bulunca sorularımı ardı ardına sıraladım.

        Yıllardır Pınar Çocuk Resim Yarışması’nın jüri üyesisiniz. Çocukların bu yılki resimleri daha karamsar sanki. İçinde bulunduğumuz gergin durum onları nasıl etkiliyor?

        Çocuklar genellikle yaşadıklarının resmini yapmak ister. Sanat eğitiminin amacı, içindekini dışa vurmasını sağlamaktır. O yüzden biz çocuklara ressam gibi bakmıyoruz, psikolojilerini ortaya koymalarını bekliyoruz. Ortamdaki kaos çocukları etkiliyor. Kafalarında soru işaretleri oluşuyor. Erkek çocukları filmlerde ve kitaplarda gördükleri savaşa kafa yorar ama bunu yaşamanın getirdiği yeni durumlar var. Ortamın etkisi ister istemez olacak, onlar da birer birey, ama kendilerine göre yaşıyorlar. Savaş görmüş bir çocukla görmemiş çocuk bir olamaz. Televizyondan izlemesi başka, gerçekte bombaların sesini duyması başka. Çocuk bir yere kadar esinle hareket ediyor, oynarken boyuyor ama ergenlik dönemiyle birlikte mantık devreye giriyor ve resmi mahvoluyor.

        Eski yıllara göre renk seçiminde değişim var mı?

        Çocuklar, daha çok yakıştığı için o rengi seçer, gerçeği o olduğu için değil. Ama bizim pedagojik formasyonu yeterli olmayan öğretmenlerimiz, çocukları hep gerçeğe çağırıyor. Oysa ki çocukların gerçeği görmelerine gerek yok, bilmeleri önemli.

        ‘RESİM YAŞIYLA ZEKÂ YAŞI FARKLIDIR’

        Yaratıcılıklarını ortaya çıkarabilmek için belirli bir konu vermek, sınır çizmek mi gerekli?

        Çocuğa serbest konu verilirse o sadece daha önce gördüğü bir şeyi yapar oysa içini dışarı vurması için uyarılması lazım. Sınır çiziyorsun, konu veriyorsun ama önce konuşturuyorsun. Biz Pınar Resim Yarışması’nda dereceye girip kampa gelen çocuklarla önce Büyükada’yı dolaştık. Sokakları anlattım, faytonları izledik. Sonra uzun uzun konuştuk. “Geldiğiniz yerler nasıldı burası nasıl?” diye sordum. “Urfa’da her şey sarı, burada her şey yeşil, çiçekler var” dedi bir çocuğumuz. Onları konuşturursan, daha iyi sonuçlar çıkıyor.

        Resim yaşı diye bir şey var mı?

        Resim yaşıyla zekâ yaşı farklıdır, bazen resim yaşı ileride olur. Batı’da çocuklar, koleje alınırken resim yaşlarına bakılır.

        Burada anne-baba ve öğretmenlere büyük iş düşüyor...

        Sanat eğitimi konusunda önce anne-babayı ve öğretmenleri eğitmeliyiz ki önemi olsun. Desen çizmek, boyamak, sanat eğitimi kişiliğin tamamlanması için lazım. Sanatını bilen doktor olursa, mühendis olursa daha yararlı olur. Çocuğun kendi bütünlüğü için önemli, ressam olacak diye bakmayın. Resim yarışmalarında ödül alarak motive oluyordur. Bizim yarışmada 3 yıl sanat kampına gelen çocuklar var, severek yapıyor her seferinde daha başarılı oluyor bütün mesele sevgiyle yapması mantıkla değil. Pınar’ın yaptığı kamuoyundaki resme karşı olan fikri değiştirmek. Birçok anne-baba çocuğuna resim yaparken “Matematik çalış” der, bu yıkılıyor yavaş yavaş.

        Oysa resim gibi sanatlarla uğraşmak diğer derslerdeki başarıyı etkiliyor.

        Kesinlikle çünkü dışavurumu tamamlıyor. Çocuğun problemini ifade ediyor. Bu yıl gelen çocuklar arasında kimseyle konuşmayan bir çocuk vardı. Çocuk resim yarışmasını kazanınca kendine güveni geliyor, konuşmaya başlıyor. Bülbül gibi şakıyor.

        Batı’da eğitim programlarını inceledim. İlkokulda eğitimin yüzde 85’i sanat üzerine. Diğer dersler yüzde 15. Almanya’da ilkokul 1’inci sınıfta yazmayı öğreniyor çocuk okumayı öğrenmiyor. Sanat eğitiminin hepsi resim değil. Kesmek, katlamak, yapıştırmak; drama... Dramada çocuk kendini ifade etmesi için sesli düşünmeyi, kolektif iş yapmayı öğreniyor. Bu da hem resmini hem de diğer derslerindeki başarısını destekliyor.

        Anne-babalara ne önerirsiniz?

        Onları olduğu gibi boyamaya yönlendirin. Mantık kurallarını öğretmeyelim sadece tekniği verilim. Kurşun kalemle resim yapmasınlar, küçük küçük başlıyorlar ve o resmi doldurmaları mümkün değil. Kalın boyalarla geniş geniş boyasınlar, zevk alırlar. Çocuk çabuk sıkılır, o yüzden doğru malzemeyi vermek lazım. Boyut da aslında yaşla ters orantılıdır. Küçük yaşta daha büyük boyutlu resimler yaparlar. Daha büyük kâğıtlara yapsınlar. Pastel boyalar verin, babasının gömleğini tersten giydirin, altına bir naylon serin. Kızmak da yok.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ