Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Cumartesi Basklılar oruç tutabilir mi?

        Yakın dostum R.Anson’un bayıldığım bir fetvası var: “Yemek burada bir ‘all-day sport’ yani 24 saatlik koşuşturmadır.”

        Niye? Onu da anlatıyor: “Burada metrekare başına düşen ünlü aşçı ve tapas bar sayısı var ya! Bunu başka bir coğrafyayla kıyaslamak mümkün değil.” Doğruya doğru.

        Otobüsümüz Bilbao’dan San Sebastian’a yola koyulduğunda merak içindeyiz. Öyle ya, bu kazip şöhret hiç boşuna olur mu? Ayrıca yol boyunca Basklı dostlarımız iki kamp halinde Rafael Moneo’yu anlatıyor. Çoğu onu silip atmak emelinde. Peki ama Moneo’yu onlar bulup celbetmediler mi?

        Hadi şu sakin Atlantik kıyısına bir işaret koy! Bu şimdinin vaveylası ne diye? İşte bu Akdeniz milletlerinin ortak soluğu. Sevdiler, sevmediler başka. Ama ateşli tartışmalar hep ortada. Neden? Çünkü bu bir hayat tarzı. Hep birlikte yeniliyor, içiliyor, konuşuluyor. Dinlendikten sonra; ki onun adı siesta, tekrar baştan alınıyor. Tapaslar, şaraplar... Bazen İspanya’da insanlar düşünmeden edemiyor: Hayatın anlamı bu coğrafyadaki yemek ve içmek mi? San Sebastian dediğimiz sahil şehrikasaba irisinin iç nüfusu 200 bine yakın.

        Hemen kendimizi otobüsten atıyoruz. Basklı rehberim önde, biz arkada, koşuşturma başlıyor. Sokaklarda avarelik, yabancı bir şehri tanımanın hercai yoludur. San Sebastian’da da iki şey var, hemen göze çarpan. İlki şehre hâkim 19. yüzyıldan kalma kendine has mimari üslup.

        Her şeyin birden denendiği ama yüzyıl geçince insanın eleştirmeye kıyamadığı haller...

        Devasa bulvarlar, sahil boyu yalıları... Bir de daha mütevazı ama daha karakterli eski-iç şehir. Çok da eski değil. İngilizler burayı 1813’te baştan aşağı yaktılardı da! İkincisi tapas barlar. Burada İspanyolların meşhur mezeleri var ya... Onlara “pintxos” deniliyor. Baskça.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ