Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam Doçentlik tezi olsa Trakya yanacaktı

        Orman yangınlarının olağan şüphelilerini herkes bir çırpıda sayar: Para hırsları doymak bilmeyen rantçılar, teröristler, sözüm ona kırı ve doğayı seven ama mangalına, sigarasına hakim olmayı bilmeyen vurdumduymaz kentli piknikçiler, hesapsız kitapsız dikilmiş elektrik nakil hatları, tarlalarını anızdan temizlemek için ateşe başvuran cahil köylüler... Yaz boyu her orman yangınında bu gruptakilerden biri suçlandı. Edirne'nin Meriç ilçesinde dün çıkan ve 30 hektar, yani yaklaşık 60 futbol sahası büyüklüğünde ormanı kül eden yangının sebebiyse ne çıkar, ne siyasi amaç, ne ihmal, ne de cehaletti. Sebep, masum ve saygındı: Akademik çalışma. Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi araştırma görevlisi 30 yaşındaki Bahar Dinç Durmaz ve Düzce Üniversitesi Orman Fakültesi araştırma görevlisi yaşıtı İsmail Baysal, tüm prosedürlere uyup gerekli izinleri alarak, Subaşı beldesinde, ormanın yanında duran tarlaların başına geldiler. Yanlarında orman işçileri de vardı. Amaçları, doktora tezlerini tamamlamak için 'Kontrollü Yangına Müdahale' uygulaması yapmaktı. Tarlalardaki ekin artıklarını, yani anızları tutuşturdular. Edirne Valiliği, ormanın ve köylünün iç içe bulunduğu bütün bölgelerde olduğu gibi anız yakma yasağını katı biçimde uyguluyordu elbette, ancak iş bilim olunca akan sular durmak zorundaydı.

        Uçak ve helikopter destekli müdahale Anızlar tutuşunca hesapta olmayan bir faktör ortaya çıktı: Rüzgâr. 'Kontrollü Yangına Müdahale'de ne kontrol kaldı, ne müdahale. İşçilerle iki akademisyenin çabaları, alevlerin kızılçam ormanına ulaşmasına engel olamadı. Hemen telsizden Keşan Orman İşletme Şefliği'ne ulaştılar. Havadan bir uçakla bir helikopter, karadan üç iş makinası ve arazözle birlikte çok sayıda orman işçisi imdada yetişti. Ne var ki yangın söndürüldüğünde 30 hektar kül olmuştu. Edirne Valisi Nusret Miroğlu çok üzgündü: "Bir ihmal olabileceği ihtimaliyle güvenlik güçlerine soruşturma talimatı verdim." Elbette hiçbir kötü niyetleri yoktu. Elbette emeklerinin berhava oluşundan ve ömürlerini adadıkları ormanlardan birinin yanmasına sebebiyet vermekten ötürü üzgündüler. Ama muhtemelen, anız yakma konusunda, anız yakmanın kötülüklerini öğrettikleri çiftçilerden bilgisizdiler. Anız yakmış bir köylü görseler, şöyle derlerdi: "Bu, topraktaki yararlı maddeleri yok eder. Verimi düşürür. Mecburen daha çok gübre kullanırsın, o zaman da suyun kirlenir. Toprak zamanla çoraklaşır, erozyona uğrar. Yaban hayatı mahveder. Evcil ve yabani hayvanları aç bırakır. Üstelik bir de orman yangınına yol açar." Haberi duyan Keşanlı bir vatandaşsa şu yorumu yapıyordu: "Onlar anız yakmayı bilmemiş. Yakılacak yerin etrafını traktörle dönersin, pullukla bir hendek açılır, hem o hendek hem de onun dışa çıkan toprağı, yanacak alanı ağaçlık alandan ayırır. Alevler sınıra yaklaştı mı kolayca söndürürsün." İlçe Jandarma Komutanlığı, ifadelerini aldıktan sonra Durmaz ve Baysal'ı mahkemeye çıkardı. Olan biteni anlattılar, hâkim de onları tutuksuz yargılanmak üzere serbest bıraktı.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ