Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam "Sigara içiyorlardı"

        Bursa'nın Mustafakemalpaşa İlçesi'nde bulunan Bükköy Madencilik Turizm ve Ticaret A.Ş.'ya ait kömür ocağında Aralık ayında meydana gelen grizu patlaması sonucu 19 işçinin ölümüne neden oldukları ileri sürülen 3'ü tutuklu 7 sanığın yargılanmasına başlandı. Olay sırasında stajyer mühendis Hasan Türker'in madende olduğunu belirten Maden Mühendisi ve İşletme Müdürü Hayrettin Çelik, ''İşçiler stajyer mühendis oradan ayrılınca hemen sigara yakmak için çakmağı ateşleyince patlama olmuş'' dedi.

        Halil ÖZÇOBAN / Uğur USLUBAŞ (AHT)

        Bursa 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlayan dava da tutuklu sanıklardan maden mühendisi işletme müdürü Hayrettin Çelik, 25 yıldır faaliyette bulunan ve 18 yıldır Bükköy Madeninde çalıştığını belirterek, "Kömür madeninde yapılan kömür çıkarma çalışmaları nedeniyle çatlaklar oluşuyor. Bu nedenle yağmur yağdığında madenin içine yağmur suyu sızıyor. İçeride oluşan gazda dışarıya çıkıyor. Her gün ölçümleri yapıyorum. Hiç gaz belirtisi yoktu. Öğlenden sonra da çavuş dediğimiz dinamitçiler gaz ölçümü yapıyor. Ondan sonra dinamitler patlatılıyor. Dinamit patlatanların hepsi deneyimli insanlar. Patlama olay günü yerin 150 metre aşağısında saat 19.00 sıralarında meydana geldi" şeklinde konuştu.

        ''MADENDE UZUN SÜREDİR GRİZU GAZI BULUNMUYORDU''

        Olay sırasında stajyer mühendis Hasan Türker'in madende olduğunu belirten Çelik, "Hasan Türker, gerekli ölçümü yapmış. İki defa patlama yapılmış. Üçüncü de dışarıya çıkarken 2 dakika sonra patlama meydana gelmiş. Ocakta sorumlu bulunan Mehmet Kuşoğlu, ocakta bulunuyordu. Madende uzun süredir grizu gazı bulunmuyordu. Demek ki gaz aniden oluştu. İşçiler stajyer mühendis oradan ayrılınca hemen sigara yakmak için çakmağı ateşleyince patlama olmuş. Kendisi de patlamanın etkisiyle yere düşmüş. Olayla ilgili üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum" diye konuştu.

        Fahrettin Şolpan'ın işçisi olduğunu söyleyen Bayram Erdoğan, "Ben 3 vardiyanın da sorumlusuyum. Olayla ilgim yok. Neden tutuklandığını bile bilmiyorum. Yapılacak işleri takip ederim. 15 yıldır madendeyim. Bugüne kadar böyle bir olayla karşılaşmadım. Suçsuzum" dedi.

        ''PATLAMAYA SİGARA SEBEP OLDU''

        Madene 1985 yılında maden mühendisi olarak çalışmaya başladığını ve 1995 yılından itibaren de Bükköy Madencilik Turizm ve Ticaret A.Ş.'ya taşeron firma olarak çalıştığını belirten genel müdürü Fahrettin Şolpan, "Bizim madendeki kömür oluşumu, fizyolojik olarak düz oluşum. Grizu gazı oluşması zor bir ihtimal. Ayrıca gaz hafif olduğundan yeryüzüne çıkıyor. 25 yıldır maden ocağında her hangi bir şey olmuyordu. Ben olay anında maden de değildim. Stajyer Mühendis Hasan Türker'in beyanına göre, iki patlama yapılmış, üçüncü doldurma yapılırken de kendisini oradan ayrılmış. Yaklaşık 40 metre uzaklaştıktan sonra patlama meydana gelmiş. İddia edildiği gibi konveyör çalışıyor olsa idi, Hasan Türker ocaktan çıkamazdı. Yani patlamanın nedeni, konveyörden meydana gelen kıvılcımdan değil, işçilerin sigara içmesidir. Çünkü, Hasan Türker mühendis olarak başlarında bulunduğundan Türker'in ayrılmasının ardından sigara içmek için çakmak çakmış ve patlama bu yüzden meydana gelmiş. Bilirkişilerde patlamanın ardın dan ocakta sigara izmariti bulmuşlardır. Benim olayda herhangi bir kusurum yoktur" dedi.

        ''SAVCILIĞA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDUK, TAKİPSİZLİK VERİLDİ''

        Şolpan, işletmenin taşeronluğunu yaptığını ve işçilerin kendisi için çalıştığını söyleyerek, "Biz işçilere her türlü eğitimi verdik. Daha öncede iki işçiyi içeride sigara içerken yakalayıp, savcılığa suç duyurusunda bulunduk ancak, takipsizlik verildi. Olaydan sonra Ramazan Baştepe'nin cebinde 9 woltluk bir adet pil bulundu. Yasak olmasına rağmen bu pilin oraya sokulması da ayrıca değerlendirilmelidir" dedi. Tutuksuz sanık Ahmet Yalvaş, 10 yıldır maden ocağında işçi olarak çalıştığını, işletmeye işçi temin ettiğini ve götürü usulde iş alıp, işi tamamlayarak teslim ettiğini, olayla ilgili herhangi bir suçunun olmadığını söyledi.

        ''EN ACI ŞEY ASIL SUÇLU OLAN NURULLAH ERCAN'IN TUTUKSUZ OLARAK GEZMESİ''

        Olayda hayatlarını kaybedenlerin avukatı Ercan Sümer, Fahrettin Şolpan'ın taşeronluk kisvesi altında cezadan kurtulmak istediğini, oysa kendisinin taşeron değil, işletme de çalışan maaşlı olduğunu savundu. Sümer, "Hukuk davasında taşeron değil, işletme müdürüyüm diyor. Burada ise taşeron olduğunu söylüyor. Bu şekilde her iki davadan da kurtulmak istiyor. Kendisi işletme müdürü, genel müdürü sıfatlarla taşeronluk sözleşmesi bulunduğunu iddia ettiği tarihlerde birçok evrak ve sözleşmeye genel müdür, işletme müdürü olarak imza atmıştır. Bu işletmenin asıl sahibi kesinlikle Nurullah Ercan ve yönetim kurulu üyeleridir. Burada en acısı ise, asıl suçlu olan Nurullah Ercan'ın tutuksuz olarak gezmesidir. Biz bu nedenle Nurullah Ercan ve yönetim kurulu üyelerin tutuklanmasını talep ediyoruz" dedi.

        Mahkeme heyeti sanıkların tahliye istemini reddederek, Nurullah Ercan ve yönetim kurulu üyeleri hakkında istenen tutuklanma taleplerinin, daha sonra duruşmalarda değerlendirilmesine karar vererek duruşmayı erteledi. Duruşma salonun da ölen madenci yakınları, sanıklara ve sanık avukatlarına tepki gösterdi. Patlamada hayatını kaybeden Ali Kazan'ın kızı Hanife Kazan, "Hepiniz Nurullah Ercan'ın köpeğisiniz, sizlerde bu bunları savunuyorsunuz" diyerek tepki gösterince mahkeme başkanı Erhan Peker tarafından gözaltına aldırıldı, adliye karakolunda ifadesi alınan Hanife Kazan, daha sonra serbest bırakıldı.

        ''ONLAR BİR KEZ ÖLDÜ AMA BİZ ONLARIN ARKASINDAN BİN DEFA ÖLÜYORUZ''

        Madende eşi Erol İkiz'i kaybeden bir çocuk annesi Neslihan İkiz, eşinin bir kez, kendilerinin her gün öldüğünü söylerken, "Bahçıvan hortumu ve galvaniz boru ile madende ilkel yöntemler kullanılarak gaz tahliyesi yapıldığı ortaya çıktı" dedi. Madende tek oğlu Şenol kaybeden Yurdanur Kurt, Nurullah Ercan'ın en büyük cezaya çarptırılmasını isteyerek, "Benim yavrum diri diri mezara girdi, bizim psikolojimiz bozuldu. Onlar bir kez öldü ama biz onların arkasından bin defa ölüyoruz. Nurullah Ercan bize gelip, (Madende zehirli gaz yoktu, parfüm saldık) dedi. Öyle bir şey yok. Galvaniz boru ve bahçıvan hortumuyla gazı tahliye etmeye çalışmışlar. Hiçbir tedbir alınmamış. Olan bizim yavrularımıza oldu. Adalet yerini bulsun istiyoruz" diye konuştu.

        "SİGARA İÇİYORLARDI İFTİRASI ATILDI"

        Çocuklarına "Madende Sigara içiyorlardı şeklinde itftira atıldığını anlatan Yurdanur Kurt, "Nurullah Ercan, parasına puluna güvenmesin. Bu dünyada para pul geçiyor. Ama yerin altında asla para geçmiyor. Benim yavrumu geri vereceklerse ben böbreğimi, ciğerimi vermeye hazırım. Adalet hep zenginden yana işliyor, fakir yönünden de adalet olsun. Bizim yavrularımız şehit düştü. Biz parada pulda değiliz, benim yavrumu elimden aldı. Torunum babasının fotoğrafına bakıyor, baba bile diyemedi" diye gözyaşı döktü.

        Grizu zanlıları işçileri suçladı: "Patlamaya işçilerin içtiği sigara sebep oldu"

        Bursa'nın Mustafakemalpaşa İlçesi'nde bulunan Bükköy Madencilik Turizm ve Ticaret A.Ş.'ya ait kömür ocağında Aralık ayında meydana gelen grizu patlaması sonucu 19 işçinin ölümüne neden oldukları ileri sürülen 3'ü tutuklu 7 sanığın yargılanmasına başlandı.Olay sırasında stajyer mühendis Hasan Türker'in madende olduğunu belirten Maden Mühendisi ve İşletme Müdürü Hayrettin Çelik, ''İşçiler stajyer mühendis oradan ayrılınca hemen sigara yakmak için çakmağı ateşleyince patlama olmuş'' dedi.

        Halil ÖZÇOBAN / Uğur USLUBAŞ (AHT)

        Bursa 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlayan dava da tutuklu sanıklardan maden mühendisi işletme müdürü Hayrettin Çelik, 25 yıldır faaliyette bulunan ve 18 yıldır Bükköy Madeninde çalıştığını belirterek, "Kömür madeninde yapılan kömür çıkarma çalışmaları nedeniyle çatlaklar oluşuyor. Bu nedenle yağmur yağdığında madenin içine yağmur suyu sızıyor. İçeride oluşan gazda dışarıya çıkıyor. Her gün ölçümleri yapıyorum. Hiç gaz belirtisi yoktu. Öğlenden sonra da çavuş dediğimiz dinamitçiler gaz ölçümü yapıyor. Ondan sonra dinamitler patlatılıyor. Dinamit patlatanların hepsi deneyimli insanlar. Patlama olay günü yerin 150 metre aşağısında saat 19.00 sıralarında meydana geldi" şeklinde konuştu.

        ''MADENDE UZUN SÜREDİR GRİZU GAZI BULUNMUYORDU''

        Olay sırasında stajyer mühendis Hasan Türker'in madende olduğunu belirten Çelik, "Hasan Türker, gerekli ölçümü yapmış. İki defa patlama yapılmış. Üçüncü de dışarıya çıkarken 2 dakika sonra patlama meydana gelmiş. Ocakta sorumlu bulunan Mehmet Kuşoğlu, ocakta bulunuyordu. Madende uzun süredir grizu gazı bulunmuyordu. Demek ki gaz aniden oluştu. İşçiler stajyer mühendis oradan ayrılınca hemen sigara yakmak için çakmağı ateşleyince patlama olmuş. Kendisi de patlamanın etkisiyle yere düşmüş. Olayla ilgili üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum" diye konuştu.

        Fahrettin Şolpan'ın işçisi olduğunu söyleyen Bayram Erdoğan, "Ben 3 vardiyanın da sorumlusuyum. Olayla ilgim yok. Neden tutuklandığını bile bilmiyorum. Yapılacak işleri takip ederim. 15 yıldır madendeyim. Bugüne kadar böyle bir olayla karşılaşmadım. Suçsuzum" dedi.

        ''PATLAMAYA SİGARA SEBEP OLDU''

        Madene 1985 yılında maden mühendisi olarak çalışmaya başladığını ve 1995 yılından itibaren de Bükköy Madencilik Turizm ve Ticaret A.Ş.'ya taşeron firma olarak çalıştığını belirten genel müdürü Fahrettin Şolpan, "Bizim madendeki kömür oluşumu, fizyolojik olarak düz oluşum. Grizu gazı oluşması zor bir ihtimal. Ayrıca gaz hafif olduğundan yeryüzüne çıkıyor. 25 yıldır maden ocağında her hangi bir şey olmuyordu. Ben olay anında maden de değildim. Stajyer Mühendis Hasan Türker'in beyanına göre, iki patlama yapılmış, üçüncü doldurma yapılırken de kendisini oradan ayrılmış. Yaklaşık 40 metre uzaklaştıktan sonra patlama meydana gelmiş. İddia edildiği gibi konveyör çalışıyor olsa idi, Hasan Türker ocaktan çıkamazdı. Yani patlamanın nedeni, konveyörden meydana gelen kıvılcımdan değil, işçilerin sigara içmesidir. Çünkü, Hasan Türker mühendis olarak başlarında bulunduğundan Türker'in ayrılmasının ardından sigara içmek için çakmak çakmış ve patlama bu yüzden meydana gelmiş. Bilirkişilerde patlamanın ardın dan ocakta sigara izmariti bulmuşlardır. Benim olayda herhangi bir kusurum yoktur" dedi.

        ''SAVCILIĞA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDUK, TAKİPSİZLİK VERİLDİ''

        Şolpan, işletmenin taşeronluğunu yaptığını ve işçilerin kendisi için çalıştığını söyleyerek, "Biz işçilere her türlü eğitimi verdik. Daha öncede iki işçiyi içeride sigara içerken yakalayıp, savcılığa suç duyurusunda bulunduk ancak, takipsizlik verildi. Olaydan sonra Ramazan Baştepe'nin cebinde 9 woltluk bir adet pil bulundu. Yasak olmasına rağmen bu pilin oraya sokulması da ayrıca değerlendirilmelidir" dedi. Tutuksuz sanık Ahmet Yalvaş, 10 yıldır maden ocağında işçi olarak çalıştığını, işletmeye işçi temin ettiğini ve götürü usulde iş alıp, işi tamamlayarak teslim ettiğini, olayla ilgili herhangi bir suçunun olmadığını söyledi.

        ''EN ACI ŞEY ASIL SUÇLU OLAN NURULLAH ERCAN'IN TUTUKSUZ OLARAK GEZMESİ''

        Olayda hayatlarını kaybedenlerin avukatı Ercan Sümer, Fahrettin Şolpan'ın taşeronluk kisvesi altında cezadan kurtulmak istediğini, oysa kendisinin taşeron değil, işletme de çalışan maaşlı olduğunu savundu. Sümer, "Hukuk davasında taşeron değil, işletme müdürüyüm diyor. Burada ise taşeron olduğunu söylüyor. Bu şekilde her iki davadan da kurtulmak istiyor. Kendisi işletme müdürü, genel müdürü sıfatlarla taşeronluk sözleşmesi bulunduğunu iddia ettiği tarihlerde birçok evrak ve sözleşmeye genel müdür, işletme müdürü olarak imza atmıştır. Bu işletmenin asıl sahibi kesinlikle Nurullah Ercan ve yönetim kurulu üyeleridir. Burada en acısı ise, asıl suçlu olan Nurullah Ercan'ın tutuksuz olarak gezmesidir. Biz bu nedenle Nurullah Ercan ve yönetim kurulu üyelerin tutuklanmasını talep ediyoruz" dedi.

        Mahkeme heyeti sanıkların tahliye istemini reddederek, Nurullah Ercan ve yönetim kurulu üyeleri hakkında istenen tutuklanma taleplerinin, daha sonra duruşmalarda değerlendirilmesine karar vererek duruşmayı erteledi. Duruşma salonun da ölen madenci yakınları, sanıklara ve sanık avukatlarına tepki gösterdi. Patlamada hayatını kaybeden Ali Kazan'ın kızı Hanife Kazan, "Hepiniz Nurullah Ercan'ın köpeğisiniz, sizlerde bu bunları savunuyorsunuz" diyerek tepki gösterince mahkeme başkanı Erhan Peker tarafından gözaltına aldırıldı, adliye karakolunda ifadesi alınan Hanife Kazan, daha sonra serbest bırakıldı.

        ''ONLAR BİR KEZ ÖLDÜ AMA BİZ ONLARIN ARKASINDAN BİN DEFA ÖLÜYORUZ''

        Madende eşi Erol İkiz'i kaybeden bir çocuk annesi Neslihan İkiz, eşinin bir kez, kendilerinin her gün öldüğünü söylerken, "Bahçıvan hortumu ve galvaniz boru ile madende ilkel yöntemler kullanılarak gaz tahliyesi yapıldığı ortaya çıktı" dedi. Madende tek oğlu Şenol kaybeden Yurdanur Kurt, Nurullah Ercan'ın en büyük cezaya çarptırılmasını isteyerek, "Benim yavrum diri diri mezara girdi, bizim psikolojimiz bozuldu. Onlar bir kez öldü ama biz onların arkasından bin defa ölüyoruz. Nurullah Ercan bize gelip, (Madende zehirli gaz yoktu, parfüm saldık) dedi. Öyle bir şey yok. Galvaniz boru ve bahçıvan hortumuyla gazı tahliye etmeye çalışmışlar. Hiçbir tedbir alınmamış. Olan bizim yavrularımıza oldu. Adalet yerini bulsun istiyoruz" diye konuştu.

        "SİGARA İÇİYORLARDI İFTİRASI ATILDI"

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ