Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar ‘Emina, benim yaptığım hataları yapmayacak’

        O Ses'in galibi... Erkeklerin en kıskanılanı... Beste fabrikatörü... Veee çok eğlenceli biri o... Pozitif enerjisi geçti bile, işte gülerek yazıyorum röportajı... Evet Mustafa Sandal'dan bahsediyorum

        Nazenin TOKUŞOĞLU / HT PAZAR

        Mustafa Sandal'la daha önce tanışmadım. İlk kez bu röportaj için aradım. Daha üçüncü konuşmamız mı neydi, "Nazeninciğim seninle çok güzel bir iş yapacağız" dedi. Telefonu kapattım, Mustafa Sandal'ı araştırmaya başladım. Ne sorsam? Beni motive etmişti işte! Tıpkı O Ses'in galibi Gaziantepli Mustafa Bozkurt gibi... Onda acayip bir enerji, bir tazelik var. Bunun nedenini de öğrendim tabii. Çok şaşıracaksınız çok!

        O Ses Türkiye'de bir sezon daha geride kaldı...

        Gerçekten en içime sinerek yaptığım, gurur duyduğum işlerden biriydi "O Ses". Elenen bile teşekkür ediyor, öyle bir pozitif ortam. Dünyanın her yerinde "O Ses" yani "The Voice" var. Ama bizimki gerçekten farklıydı, reyting için kavga olmadı, sit-com tadında geçti program.

        O Ses, siz dahil dört jüriye de uğurlu geldi. Gerçek kimliğiniz ortaya çıktı sanki. "Mustafa Sandal ne komik biriymiş" dediler mesela...

        Dışımla değil içimle ilgili bir fikri oldu seyircinin. Bu arada ilk jüri ben oldum. Acun'la buluştuk. Hollanda formatını açtı, koltuğun döndüğünü gördüm ve "Varım" dedim. "Televizyonda bir işi soru işaretinin doğru yerlerde olması başarılı kılar" demişti Acun. Aynen öyle... O Ses'te soru işaretleri çok doğru yerlerdeydi ve tansiyon hiç düşmedi. Bence seçtiği dört kişinin kimyası da çok oturdu. Çıkar şimdi birini ekipten!

        Aynı kadro devam edecek mi seneye?

        Format gereği ikinci sezon değişiklik yapılacaktı ama Acun ikinci sene de bize dokunmadı. Şimdi değişebilir diye konuştuk ama kim gider kim kalır bilmiyorum.

        'KENDİMDEKİ TÜM DEĞERLERİ ONA DA KATTIM'

        Tebrikler bu arada... Aylardır çalıştırdığınız, birlikte bir yola baş koyduğunuz Mustafa Bozkurt şampiyon oldu.

        İlk dinlediğim andan itibaren içimde, karnımda, kalbimde bir yerde bu adam birinci olacak dedim. Her hafta kendini geliştirdi, istikrar hep devam etti. Kendime kattığım tüm değerleri ona da katmaya çalıştım. Gaziantep'te konservatuvarda okuyor, 4'üncü sınıf... Hafif utangaç ama ne konuştuğunu bilen, kültürlü biri. Sahnede o utangaçlık da gidiveriyor, adeta devleşiyor. Seyircinin gözünde adım adım taht kurdu Mustafa.

        Bu arada tıpatıp aynı giyinmiştiniz Mustafa Bozkurt'la. Var mı bir hikâyesi?

        Tabii var. Yarışmadan bir hafta önce her ekip kendi stratejisini düşünmeye başlıyor. "Takım, takım" diyoruz hep. Takım ne yapar; bir giyinir. Buradan yola çıktık. O ruhu yansıtalım dedik.

        Ama Erkam Aydar'ın inanılmaz bir hayran kitlesi var. Sormazsam kızlar kızar. Nedir Erkam'ın olayı?

        Özel bir karizması var. Seyrettikçe seyredesi geliyor insanın. Hülya ve Hadise yakışıklılığına fazla parmak bastı, halbuki elendiği akşam çok iyiydi performansı. İçerledi biraz galiba, "Yakışıklı bulunduğum için mutluyum ama sesimi de geliştirmek istiyorum" dedi. İşte aynen bu, olay bundan sonra başlıyor. "O Ses" hızlandırılmış kurstu, pırıltılı dünyanın gerçek taraflarını görmelerini istiyorum.

        Peki ya Ayda?

        Ayda, İsyan şarkısına kadar ne benim ne seyircinin gözünde hiçbir şey değildi. O şarkıdan sonra başladı içe geçmeye. Uzun İnce'yi okudu sonra, açıkçası o da geçmedi bana. Ama yarışmacı sayısı azaldıkça başka şeyler öne çıktı; karizma, hareketler... Ama bence bu sene O Ses'e gelmiş en özel isim Mustafa Bozkurt'tu.

        Eyleme geçecek mi bu sevgi? Elinden tutacak mısınız?

        Kesinlikle.

        Sizin yarışmacınız olmasaydı da böyle diyecek miydiniz?

        Emin olabilirsin. Geçen sene Hülya Avşar'ın yarışmacısı benim vokalistim şu an.

        'HER UÇAK İNDİĞİNDE AĞLIYORDUM!'

        Sizin ciddi bir eğitim geçmişiniz varmış! Cenevre'deki College Du Leman, ardından ABD New Hampshire Üniversitesi ve American College Of London... Herhalde ailenizin seçimiydi ama neden?

        Annem beni 11 yaşında İsviçre'de yatılı okula gönderdi. Farklı kültürlerle yaşayıp dünya insanı olmamı istedi. Benim için bensizliğe katlandı. Zor bir karardı ama iyi ki yapmış.

        Hiç mi "Anne anne" diye ağlamadınız?

        Her uçak indiğinde ağlıyordum. Piste yakın oturduğumuz için 4 dakikada bir uçak indiğini düşünürsek, sürekli ağlıyordum. Ama şimdi, dünyanın her yerinde arkadaşım var. Şu an Barbados'a bıraksınlar bizi, sırtımız yere gelmez. Dubai konserinde 10 arkadaşım karşıladı alanda. Los Angeles'ta çok ünlü bir kulübün kapısında sıra bekliyoruz ama yüzümüze bakan yok. Bir fren sesi duydum, döndüm, liseden arkadaşım Pascal. Benden sonra biraz çevre yapmış sağ olsun. Kulüpte önemli müşteriler için 7 masa var, biri Pascal'ınmış. Orada buldum kendimi. Kafamı bir çevirdim Prince'le göz göze geldim. Hayatım böyle geçti anlayacağın.

        Ajda Pekkan, Sezen Aksu, Zerrin Özer, Muazzez Abacı, Yonca Evcimik, Reyhan Karaca, Burak Kut, Deniz Arcak, Emel, İzel, Asya, Sertab, Ferda Anıl Yarkın... Oh maşallah, daha da sayarım da yerim dar. Hepsine beste verdiniz. Hiç "Keşke şuna vermeseydim" dediniz mi?

        Bir kişi için dedim. Daha doğrusu bestemi sonradan yakıştıramadım ona. Ama boşveeer... Bende kalsın...

        'Her akşam 6'da meditasyon yaparım'

        2007'de dedenizle Muhabbet Kart reklamında oynadınız, sonra da eşinizle serinin ikinci reklamında oynadınız...

        Turkcell'le birbirimize çok uyduk bence. Emina'yla olan, 2012'de firmanın en çok izlenen reklam filmiymiş, tüm reklamlar arasında da yedinci.

        Türkiye'nin en kalabalık funclub'ı sizinmiş. Hem de yıllardır...

        1998'de kurdum mustinet.net'i. O zamanlar daha internet yok. 1996'da bir röportajda ileride insanların üye olabileceği; fotoğraf, anı, yorum paylaşabileceği bir ortam istiyorum demiştim. Meğer kastettiğim Facebook'muş! İlgi analım bu konular.

        Öte yandan sizi ukala bulan, sevmeyen, dansınızı beğenmeyenler de var...

        Ben herkesi mutlu etmeye çalışmaktan çoktan vazgeçtim.

        Gözünüz kayıyor mu peki kötü yorumlara?

        Hiç kaymıyor. 1991'den beri emin adımlarla yürüyorum. Hatalarım, bana yakışmayan davranışlarım olmuştur. Ama hep içten ve istikrarlı oldum. Az öncesi geçti gitti işte, andan mutlu olmalı.

        Meditasyon olayları var mı sizde, cümleler oraya doğru gidiyor sanki...

        Her akşam 6'da meditasyon yaparım.

        Nerede olursanız olun?

        Evet, her neredeysem...

        Neden 6, eşref saatiniz mi?

        Aynen öyle. Bir de az yerim, sık aralıklarla. O da iyi hissettirir. Onda bile istikrar peşindeyim yani. "Üç gün deli gibi yedim, sonra kestim yemeyi" derler ya. Saçma gelir öyle şeyler.

        'Kızgın değilken intikam şarkısı çıkar'

        1994 yılında çıkan "Suç Bende" ve 1996'da çıkan "Gölgede Aynı" albümleri efsaneydi. Bence ve daha birçok müziksever için. Sonrasındaki albümler aynı etkiyi yapmadı mı? Twitter'da mini anket yaptım, en unutulmaz Musti şarkısı hangisi diye, "Beni Ağlatma", "Neredesin", "Gidenlerden", "İki Tas Çorba" öne çıkanlar. Yeni yok.

        Ben böyle düşünenlere şöyle geliyorum: Her albümün bir duygu hali vardır. Suç Bende'yi dinlerken ilk kez aşkı tadan biri için, başka bir şarkı onun yerini tutamaz. Belki de başkası için İsyankâr gibi bir şarkı bestelemedim daha önce. Bugün dört yaşındaki bir çocuğa sor, Organik albümündeki "Yok Öyle Bir Dünya" bambaşkadır. Burası böyle... Bir de pop müzik sektörü 90'ların sonuna kadar altın senelerini yaşadı. Gölgede Aynı albümümün sadece resmi satışı 3 milyon 600 bin. Sıkı dur, 2012'de Türkiye'de toplamda 1 milyon 700 bin CD satılmış! Korsanlara hiç girmiyorum. O günlerden bugüne geldiğin zaman dünya değişiyor. İlk çıktığım seneler tabii ben de daha enerjiktim. Turboda gidiyordum, zıpır zıpır bir adamdım.

        Şöyle bir Mustafa Sandal şarklarını taradım. Gördüm ki basit ikilemeler çok var; "Yokluğunda çok kitap okudum, ağladım, neredesin nerede", "Onun arabası var güzel mi güzel", "İstersen dağlar dağlar, yerinden oynar oynar"... Bu özellikle olan bir şey mi?

        Güzel yakalamışsın. Basitlik çok özel bir silahtır. Basit olan anlaşılır, nettir. Ama basitlikle şu karıştırılmasın; mesela "Aya Benzer"i ben aşk şarkısı olarak yazmadım. Çok derin anlamlar var o şarkıda, yakalayana. "Ah şu kaderi çözersen eğer..."

        Kaderini sen mi yaratırsın'a gönderme...

        Aynen. Tılsımlı ama basit yazıyorum. Araba'yı herkes eğlenceli şarkı olarak dinledi ama başka şey geçti aslında dinleyenlere. Tabii bence "Gölgede Aynı" albümünde en favori sözler "İki Tas Çorba"daydı. Benim için çok özeldir.

        Sevgililer gününde üç farklı versiyonuyla çıkarttığınız şarkı...

        Evet... Kilyos'a balık yemeye gitmiştik. Dönüşte gözüm tepede bir eve takıldı, nasıl güzel ama! Bir küçük ev vardı; tepesinde, eteğinde. Tahta bir masa vardı; bahçesinde, üzerinde.

        İki tas çorba vardı; sıcak sıcak içmesen de. Kız inan ki vallah ben yaşardım hep seninle...

        Aşık değilken aşk şarkısı, kızgın değilken intikam şarkısı çıkar mı?

        İyi dinleyici olduğum için, evet. Eşin dostun etrafında dönen hikâyeleri iyi tutarım. Bir arkadaşım geldi bir gün. "Kadın 'Organik domates ister misiniz' dedi, Ben de 'Teyzecim ben organik aşk arıyorum' dedim. Hahaha" dedi. Ben gülmüyorum ama... "Ne dedin sen" dedim ve son albüme adını veren "Organik" şarkısı çıktı.

        'Eşim sokak dilini kaptı'

        Nasıl aşıksınız diye sormuyorum, eşinizle aşkınız dillerde zaten. Peki eşine aşık Musti'yi genç kızlar nasıl kabul etti?

        Gerçeklikle... Gizli saklı yaşamıyorum ki ben. İnsanlar bir noktadan sonra sendeki istikrarı görünce takdir etmeye başlıyor. Allah'a şükür güzel bir evliliğim var. Ama gerçekten çok uğraşmak gerekiyor. Üzerinde ders gibi çalışman gerekiyor. Ben de eşimi ders gibi çalışıyorum. Sineye çekme, görmezden gelme; bunlar yok evlilikte. Bunlar varsa etrafında gördüğün boşanmalar oluyor. 20 kilo dumble var önünde. "Kaldır" diyor biri, direk kasını patlatırsın ama adım adım çalışırsan birkaç ay, yıl her neyse; sonra kaldırırsın.

        Kelimelerle güzel oynayan birisiniz, evdeyse Türkçe konuşamayan biri var. Duvarlara konuşası gelmez mi insanın?

        Önemli olan ruhen aynı dili konuşmak. Kaldı ki üç sene İngilizce'yle idare ettik. Bu sırada da Türkçe öğrenmeye başladı. Şimdi konuştuğu Türkçe'ye inanamazsın. Hatta hafif sokak dilini de kaptı. Ama çok çabaladı. Bu aynı dili konuşma olayı ekibimle de aynı. En eski ekip elemanım 11 yıllık. Hayatımda hiç "Su alabilir miyim" demedim ben, hep elimin tam altındaydı.

        Lale Devri dizisinde epey eleştirildi eşiniz. Dil olarak hazır mı değildi?

        O zamanlar çok zor olacağını söyledim Emina'ya ama, şevki kırılmasın, görsün, kendi yaşasın istedim. Bir işi yapmadan önce benimsemek lazım. Ben mesela "Başrolde Aşk" dizisinin setine hep koşarak giderdim. Emina'da Lale Devri'yle ilgili öyle bir hissiyat oluşmamıştı. Zaten aile yürütenin, hele ki küçücük çocuğu olanın diziyi götürmesi çok zor.

        Emina Sandal Türk pop müzik piyasasına girdi, dakika bir hoş geldin misali, Demet Akalın'ın "En çok indirilen, dinlenen şarkılar benim. Git kızım evine, çoluk çocuk bak. Git kendi ülkende manşet ol" tweet'i düştü gündeme. Üzüldü mü, müdahale ettiniz mi?

        Olacak tabii... Ben ona tecrübelerimi elimden geldiğince aktarıyorum. Hatta olacakları önceden görüp söylüyorum. 21 yıldır bu piyasadayım ben. Emina daha çok başında, üstelik hiç acelesi yok. Uzun soluklu bir yol planı çizildi ona. Çok güzel bir kariyeri olacak, göreceksiniz. Benim onun yaşında yaptığım hataları o yapmayacak.

        Eşiniz Türk değil ama hem yakın bir coğrafyadan hem de Müslüman. Yani yakın bir kültürden. Bu bir artı oldu mu ilişkinizde? Ortodoks bir Sırp olsaydı, zorlanır mıydınız?

        Yaşamadan bir şey demek istemem, bir de din hassas bir nokta. Şu an ne söylersem gerçekçi olmayacak. Ama Yaman'ı da Yavuz'u da her akşam dualarıyla uyuttu. Onu biliyorum...

        'İki oğlumun ismi aynı'

        Yaman ismini bir bebeğe çok yakıştırmıştım, Yavuz'u da iyi bulmuşsunuz.

        Yaman'a çok yakıştı ismi. Bu ismin üstüne nasıl çıkarız, ikinciye ne koyarız; haftalarca düşündük, bildiğin çile çektik. Nepal bebek isimleri falan, oralara geldik artık. Aklıma bir anda Yavuz geldi, bir anlamına bakayım dedim. Karşıma ilk çıkan ne oldu?

        Yaman...

        Aynen! Yavuz'un kelime anlamı Yaman'mış. Gözlerime inanamadım. Yani iki oğlumun ismi aynı aslında.

        Yaman eski danslarınızı görünce "Baba bu neyin kafası" diyecek kaygısı, yeni konu başlığımız...

        Offff... Bugün bakınca "Abartmış mıyım acaba" diyorum tabii. Yaman o kadar acımasız olmaz ama insanın kendine gülebilmesi doğru bir şekil sanırım.

        Peki o klipleri çekerken içinize sinmiş miydi?

        Tabii ki, sinmek ne kelime! Evrenin ortasındaki hareketti o benim için. Galaksi o göğsümün üzerinde daire çizen el hareketiyle dönüşüm yaşadı. O derece sinmişti!

        'Hayatım tam istediğim gibi'

        Bir ara cildinizle epey uğraşmıştınız. Şimdi iyi görünüyor.

        Annem "Oğlum patlatma izi kalır" dedi, ben "Boş ver anne"... Bu diyalog devam etti ve iz kaldı. Dermabrazyon yani özel bir zımpara tekniğiyle düzeldi cildim. Bir daha da problem olmadı.

        Yaşlılık korkusu var mı?

        Asla... Orasına burasına bir şey enjekte ettirenlerden değilim, olmam da! Her şeyin, her çizginin bir anlamı ve tadı var.

        Allah'ın şanslı kulu musunuz siz?

        Öyleyim sanırım. Özel hayatım, işim, değerlerim her şey tam istediğim gibi.

        Zor biri misiniz peki?

        Zaman zaman...

        Anne babanız boşanmış...

        Evet 6-7 yaşlarındaydım... Ama bugün bile arkadaşlar. Geçenlerde yemekteydik.

        O dönem için boşanma biraz ağır oldu mu, hani şimdiki çocuklar daha hazırlıklı, etraflarında çok var öyle aile...

        Hiç karşıma alıp sorgulamadım. Tatlıya bağlanınca işler sorun kalmadı. Negatif ortamda büyüyen ezik çocuk olmadım hiç. Aşırı bir durum yoktu zaten. Babam eve değil de dışarıya daha konsantre bir ruh halindeydi.

        Çağrışım oyunu

        Hadise: Samimi

        Hülya Avşar: Hülya Koleji

        Murat Boz: Hoşgeldin kardeşim

        Acun Ilıcalı: Messi'nin ikizi

        İlk görüşte dedikleri

        Mustafa Sandal ilk görüşte aşık olduğu Emina Jahovic'le 13 Ocak 2008 yılında evlendi. Çiftin anı yıl büyük oğulları Yaman dünyaya geldi.

        Hüseyin İleri

        Musti'nin dedesi de çok ünlü. Bir darbuka virtüözü olan sanatçı Hüseyin İleri, darbuka TRT'de yasakken ritim sazı TRT Ankara Radyosu'na sokan ilk kişidir.

        New York'ta Beş Minare

        3 milyon 455 bin izleyici sayısıyla 2010 yılının en çok izlenen filmi olan New York'ta Beş Minare'de başrol oynayan Mustafa Sandal, "Acar" adlı bir Terörle Mücadele polisini canlandırdı.

        Mustafa Bozkurt

        O Ses Türkiye yarışmasında birinciliği kazanan Gaziantep'li Mustafa Bozkurt özellikle şarkı ve türkü söyleyiş tarzıyla Ahmet Kaya'ya çok benzetildi.

        Ayda Mosharraf

        İsveç'in Göteborg Şehrinde doğan Ayda Mosharraf yarışmaya İngiltere'den katıldı. Babası İran'lı Annesi Türk olan Ayda daha önce Yetenek Sizsiniz yarışmasına katılmış.

        Emina sahnede

        Victoria's Secret modellerinden Adriana Lima, Antalya'da Dosso Dossi Fashion Show'da podyuma çıktı. Defilede Emina Sandal da dans grubuyla sahne aldı.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ