Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Cumartesi Yoncimik, plaklar, melankoli ve mihenk taşları, Sırma Karasu, HT Cumartesi

        KULİS - Sırma KARASU / HT CUMARTESİ

        Geçen hafta ne zamandır yapmaya niyetli olduğum şeyi yaptım ve anneannemin evinden aile plak koleksiyonunu bize taşıdım. Koleksiyon klasik müzik ve opera plaklarından oluşuyor. Dedemin devrimci yılları sağ olsun, şu an belki de Türkiye’nin en geniş Shostakovich arşivinin sahibi olabilirim. En esaslı sürpriz, arşivin yegane pop longplay’i olan Nükhet Duru’nun “Melankoli”si oldu. Nadir bir plak olmasa da içeriği günümüzde paha biçilemez değerler taşımakta: Anlatım ve hissiyat... “Melankoli”nin, “Bütün ömrümün beynimde acı bir tortusu kalır” şeklinde süren sözleri Sabahattin Ali’ye ait. Albümün bir diğer şarkısı “Ben Gene Sana Vurgunum” da keza. Albümde Mehmet Teoman da mevcut Onno Tunç da...

        Aklımda bir soru var: Türk popundaki yozlaşma ne zaman başladı? Cevap suçlunun ta kendisinden geldi: Yonca Evcimik...

        Müjde Ar, Aysel Gürel’e saygıda kusur ettiği gerekçesiyle Yonca Evcimik’le bir süredir tartışma halinde. Ayrıntıları tarafları bağlar. Ancak geçen hafta Evcimik’in yaptığı;

        “(...) Abone var olup da bana uygun görülen bir şarkı değil, bana ve benim isteklerim doğrultusunda sipariş gibi hazırlanmış bir şarkıdır. Onun için de hep derim ya bu öğelerden biri (ben , dans, şarkı sözü, beste) eksik ya da farklı olsaydı ‘Abone’ Türk Pop müziğine çağ atlatan mihenk taşı olmazdı” açıklaması, bugün dinlediğimiz pop müziğin “sebeplerini” okumak bakımından çok önemli.

        MİHENK TAŞI NEDİR?

        Armoniye kattığı yeni yön ve kendini ifade edişin, yaratıcı metanın kullanımının son noktası olması nedeniyle Wagner bir mihenk taşıdır. 20 yüzyıl başında Debussy’nin “Bir Kır Perisinin Öğleden Sonrası” ve Stravinsky’nin “Bahar Ayini” modern müziğe geçişin başlangıçı olarak önemli. 1920’li yılların ortalarında kendini göstermeye başlayan cazı klasik müzikle harmanlayıp ortaya konser salonunda çalınması mümkün bir müzik türü çıkaran “Porgy ve Bess” ve “Rhapsody Blue”nun bestecisi Gershwin ana akım Amerikan müziğine yumuşak geçişi sağlamıştır. 1910’lardan 60’lara kadar uzanan kariyeri “There’s No Business Like Show Business” filminin müziklerini de içeren Irving Berlin ve izleyicinin pop müziğin doğası gereği ilahlaştırdığı ilk isim olması nedeniyle Frank Sinatra... Sonra Rock’n Roll tarihinin ilk seks sembolü Elvis Presley, Funk’ın babası James Brown ve adına özel müzik tarzı “Motown Sound” ile plak şirketi Motown... 60’larda İngiltere’yi ana akım müziğe dahil eden British Invasion akımından Beatles ve Rolling Stones... İlk Death Metal müziği yapan Black Sabbath... Okullu ve janti saykodelik rock grubu Pink Floyd, etkisi uzun kendisi kısa süren Sex Pistols, diskodan elektronik ve synt-pop’a Giorgio Moroder... 80’lerde tüm zamanların en çok satan albümü “Thriller” ile Michael Jackson ve tüm arsızlığıyla “Material Girl” Madonna... 90’larda ise Nirvana. Müziğin pazarlama gücüne kalitesinden daha fazla önem verilmeye başlanması ve Napster’ın yarattığı paradigma kayması ile mihenk taşları da gelişmeyi değil ticari başarıyı temsil etmeye başladı. Spice Girls, Britney Spears ve “sokak kredisini” yitirmiş tek konusu kadın poposu, mücevher ve şampanya olan Rap müzik... Ana akım Anglo-Amerikan müziğin kendine gelmesi 2006’yı buldu ve Amy Winehouse’un çıkardığı “Back to Black”, kalitesine rağmen çok sattı! Şimdilerdeyse Beyonce, R&B’ye altın çağını yaşatıyor.

        BİZİM MİHENK TAŞLARI

        “Türkçe Sözlü Hafif Batı Müziği” bu kadar çeşitli kırılmalar ve evreler geçirmedi. Türk Popu diye bir janra olmasını Aranjman Devrine, dolayısıyla da Ajda Pekkan, Sevinç Tevs, Ayten Alpman, Fecri Ebcioğlu ve Fikret Şeneş gibi isimlere borçluyuz. Aranjman döneminin parçalarının müzikleri Avrupa’dan olsa da yorum, düzenleme ve yazılan şairane şarkı sözleri bu türü fevkalade orijinal ve başarılı kılıyor. Rock müziğin ana akım olmasını Erkin Koray’a; Anadolu Rock’ı da Kurtalan Ekspres, Barış Manço ve Cem Karaca’ya borçluyuz. Anadolu Rock ülkemiz sınırları içinde üretilmiş en orijinal yaratıcı çıktıdır ve tartışmasız bir mihenk taşıdır. Olmazsa olmaz çılgın seks sembolümüz Erol Büyükburç, müziğin gidişatına yön veren Melih Kibar ve Çiğdem Talu ikilisi, şarkıcı-söz yazarı Sezen Aksu ve biraz klişe ama daha niceleri...

        YONCA EVCİMİK ÇOK HAKLI!

        Saydığım, toplumların genetik kodlarına işlemiş, kolektif bilincimizin soundtrack’i olmuş isim, eser ve türlerin arasında; “Abone” şarkısı, “Aboneyim, abone, biletleri cebimde, ballı lokma tatlısı, aman hadi hayırlısı” şeklinde avam sözleri ve ruhsuz, tekdüze melodisiyle nasıl var olabiliyor? Öncelikle 2 milyon 800 bin adet satmasıyla. Şarkının çıktığı yıl aynı zamanda korsan kasetin de tavan yaptığı yıl olan 1991... Müzik endüstrisi zarar etmeye başladığı an aynı pazarlama stratejisi, aynı sanatçı ve aynı şarkıyla mümkün olduğunca fazla ve çeşitli seyirciye ulaşacak işler çıkarmaya başlar. Çeşitliliğin yerini tek tipleşme, kalitenin yerini orta kararlık, özgünlüğün yerini ise projeler alır. “Abone”, 80’lerin ortalarından itibaren “minibüs kültürünün” bir parçası olan “Şiki Şiki Ba Ba” ve “I Love You” gibi absürt şarkıların pop müzik dinleyicisine sunumunun başlangıcıdır ve bu yüzden kesinlikle mihenk taşıdır.

        Şahin Özer, Garo Mafyan, Yonca Evcimik ve Aysel Gürel’in biraraya gelip kafa yormasıdır. “Abone” ardından gelen “Bandıra Bandıra”, Hakan Peker’den “Barmen Minik” ve daha nicelerine sebep olmuşken bu şarkının Türk popuna çağ atlattığını söylemekse imkânsız. Tarkan’ın “Kıl Oldum” şarkısı da bu minvaldedir.

        Eğer sonrasında “Aacayipsin” albümünü çıkaramasaydı bugün kimsenin ona Mega Star diyeceğini sanmıyorum. İşte o albüm hakikaten de Türk popuna çağ atlatmıştır.

        Pentagram da mihenk taşıdır

        Türkiye’de rock müzik; düzenleme ve sözler çoğunlukla bizden öğeler taşısa da Batı’da yapılan rock müzikle paralel gitmiştir. Klasik, saykodelik ve progresif rock’ın ana akım ticari başarıyı yakaladığı 1960’lardan 1980’lerin başına kadarki süre boyunca, Cem Karaca, Erkin Koray, Ersen ve Dadaşlar, 3 Hürel ve Barış Manço gibi elektro gitar müziğini yerli motiflerle harmanlayan isimler, Türkiye’nin her yerinden bir dinleyici kitlesine ulaştılar. Ancak 80’lerin ilk yarısında satılan heavy metal ve glam metal albüm oranının yüzde 8’den yüzde 20’ye çıkması ve ana akım rock’ın Bon Jovi, Van Halen, Metallica, Iron Maiden ve Guns n’ Roses gibi gruplara geçmesiyle Türk rock’ı alt kültüre ait bir müzik türü haline geldi.

        O günlerden bu yana kalan grup olması nedeniyle Pentagram da mihenk taşıdır. Anadolu rock ya da Türkiye’de yapılan rock’ın gücünü yitirmesinin sebeplerinden bir diğeri de 1980 darbesi sonrasındaki apolitik ortam. Darbe sonrası, Özal döneminde hasıl olan piyanist şantör furyası böylelikle Cem Karaca ve Erkin Koray değil ama diğer birçok Anadolu rock’çının yerini aldı. Ümit Besen, Nejat Alp, Cengiz Kurtoğlu gibi isimlerin yanı sıra Gökhan Güney, Emrah ve Ceylan bu bakımdan mihenk taşlarıdır. 90’ların başında, Pearl Jam, Sound Garden, Alice in Chains ve Nirvana ile ana akıma geçen grunge ve alternative rock Türkiye’de yine ana akım olmadı ama Mavi Sakal ve Hakan Kurşun gibi isimler Taksim rock sahnesinden çıkıp albüm yapma imkânı bulabildiler.

        Blur, Alanis Morissette, Green Day ve The Offspring gibi Brit Pop ve poprock isimlerin liste başlarını almaları, Türk rock’ının en önemli mihenk taşı olan 1996 yılını armağan etti. Yani Teoman, Özlem Tekin, Şebnem Ferah ve o yıllardan bugüne kalan hemen her rock müzik yapan ismin albümünün çıktığı yıldı o. Sonrasında yine aynı rüzgâr sayesinde Göksel, Kargo, Athena ve tabii ki Duman.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ