Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Cumartesi sırma karasu yazıalrı, sırma karasu Katherine Jenkins röportajı

        HT CUMARTESİ / Sırma KARASU

        Galli soprano Katherine Jenkins, İngiltere hükümetinin düzenlediği “Great Yaratıcılık Festivali” kapsamında Emirgan The Seed’de sahne aldı. 21 Mayıs gecesi, kayıp ve yasa dair 3 şarkı; Hallelujah, Amazing Grace ve Time to Say Goodbye’ı Soma’da kaybettiğimiz madenciler anısına seslendirdi. 10 yıllık kariyerine 10 albüm sığdıran Jenkins’le sahne öncesi müzik üzerine sohbet ettik. Son birkaç senedir ülkemizde de revaçta olan pop-klasik arası müzikte tutunma yollarından “imaj mı, ses mi” tartışmasına ve geçtiğimiz günlerde kraliçeden aldığı “Britanya Kraliyet Nişanı”na kadar sorularımı cevapladı.

        Sizce ana akım müzik piyasasında var olmak ve klasik operayı pop tarzı icra etmek uzun vadede klasik müziğe yeni dinleyiciler kazandırır mı?

        Klasik müziğin son 10 yılda kesinlikle imajını değiştirdiğini düşünüyorum. Müziğin kendisinde bir değişim yok ancak operanın kemikleşmiş göz korkutan, elitist havası gitti. Klasik müziği sevmekteki en önemli etken size nasıl sunulduğu... Ben mütevazı bir aileden geliyorum ve klasik müziği, şarkı söylemeyi sevdiğim için keşfettim. Hedefim klasik müzik ve operayı herkesin erişebileceği bir tür haline getirmek. 8-10 senedir dinleyicinin kendisiyle özdeşleştirebileceği sanatçılar var, tıpkı pop’ta olduğu gibi...

        Klasikten soft pop’a icra eden bir şarkıcı olarak repertuvarınızı hazırlarken nelere dikkat ediyorsunuz?

        Sevdiğim şeyleri seçiyorum, çünkü albüm turnesi ve konserleri sırasında aynı şarkıyı defalarca söylemek gerekiyor. Bıkmamak ve şarkıyla içsel bağ kurabilmek, duyguyu geçirmek açısından önemli.

        Sizi keşfeden müzik şirketi Decca’ya geri döndünüz. Decca müzikal ve opera gösterilerinin canlı kayıtlarını albüm yapmasıyla meşhur bir şirket. Yoksa sırada canlı performans albümü projesi mi var?

        Decca’dan ayrı kaldığım süre boyunca yeni tarzlar ve konseptler denedim. Artık ne yapmak istediğimi çok iyi biliyorum. Yeni albümlerimde daha çok klasik müzik ve folk müzik; daha az pop olacak. Tabii herkes tarafından dinlenebilir olmaktan ödün vermeden... Yeni albümümle arayı çok soğutmadan bir de canlı performans albümü çıkarmak çok istiyorum.

        Biz Türkiye’de, özellikle de müzik piyasasında başarı hikâyelerine bayılırız. Biraz bu süreçten bahseder misiniz?

        Royal Academy of Music’te okudum. Öncesinde de ulusal korodan kilise korosuna ve ünlü müzikallerin amatör versiyonlarına kadar her türlü müzik olayına dahil oldum. Mezun olduktan sonra başkalarına da müzik sevgimi aşılamak istedim ve şan eğitmenliğine başladım. Bu sırada keşfedildim. Bir anda keşfedilmeyi beklememek, doğru altyapıyı oluşturup kariyerini belirlemek şart. Artık insanlar, gerçek müzik ve iyi bir ses dinlemek istiyor. Geleneksel canlı performans geri döndü.

        Sizce bir klasik müzik şarkıcısının sesi ve eğitimi yeterli mi, yoksa pop müzikte olduğu gibi karizma ve imaj gibi öğeler de şart mı?

        İşte tam da bu değişti. 10 sene önce klasik müzik icra edenlerin nasıl göründüğü önemli değildi. Opera temsillerinde 70 yaşında bir tenorun genç yakışıklı prensi oynadığı olurdu. Yeni opera yıldızlarıysa rollerinde inandırıcı duruyor. Bu tamamen pop ve klasik müzik geçişli kariyeri olan şarkıcılar sayesinde... Yeni nesil klasik müzik şarkıcıları basınla çok daha iyi anlaşıyor, her mecrada kendilerini ifade etmekten çekinmiyorlar. Turnelere çıkıyor, daha fazla seyirci tarafından dinleniyorlar.

        Müziğe ve hayır işlerine katkınız nedeniyle ‘Britanya Kraliyet Nişanı’ aldınız. Sosyal sorumluluk projelerinde ünlülerin desteğinin önemi nedir?

        Ne olursa olsun ün ve başarının getirilerinden yararlanan sanatçı bunları hayır işlerinde aktif görev alarak halka geri ödemeli. Kız kardeşim ve ben, annemin teşvikiyle küçük yaşlarımızdan itibaren hayır işlerinde çalıştık ve bu hayatımızın bir parçası haline geldi.

        Bildiğin gibi geçtiğimiz hafta Soma’da bir maden felaketi yaşandı. Böyle büyük acıların üstesinden gelmenin yolu ne olmalı?

        (Gözleri doluyor.) Ben de geçmişinde maden kazalarında çok vatandaşını kaybetmiş ve hâlâ onların yasını tutan bir ülkeden geliyorum. Çok üzgünüm. Böyle kazalarda toplumun kenetlenmesi çok önemli. Bu travmayı atlatmak için herkes birbirine destek olmalı ve atlattıktan sonra da ölen insanları kolektif hafızaya kazımak için pozitif işler yapılmalı.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ