Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar ‘Sanat ciddi iştir kaçacaksan girme’, Heja Bozyel haberleri, İskender Paydaş röportaj, İskender Paydaş Zamansız Şarkılar, İskender Paydaş Tarkan

        Heja BOZYEL/ heja@htgazete.com.tr

        Her yeni müzisyen “prodüktörlük” mesleğine prestij katan isim İskender Paydaş’la çalışmak istiyor. Her hücresinde müzik olan adamla... Çocukluğumuzda onun kıvır kıvır uzun sarı saçları hepimizin canını yakardı. Kayahan’ın “Sarı Saçlarından Sen Suçlusun” şarkısını ona ithaf ederdik rahatlıkla. Çalıştığı isimlerin hepsi döneminin yıldızları ya da dönemsiz iyiler hepsi... İskender Paydaş’la, “Zamansız Şarkılar 2” albümü için stüdyosunda buluştuk ve tamamen müzik hakkında konuştuk.

        Albümün çıkış şarkısı ve ilk klibi, Tarkan’ın muhteşem sesini yeniden duymamızı sağlayan, sözü müziği Tarkan’a ait, “Hop De” oldu. Gerçek bir pop şarkısı... Tarkan, sesi hiç yaşlanmayan bir yarı-Tanrı adeta. Ekürisi de İskender Paydaş. Albümde Sıla, Atiye, Nazan Öncel, Şebnem Ferah da var. İlk Zamansız Şarkılar albümünün devamı olan bu albümde hem yeni şarkılar hem de dinleyince ezbere hatırladığınıza şaşıracağınız eskiler var. Mesela Şebnem Ferah “Hep Karanlık”ı öyle bir söylemiş ki “Yeter artık yeter” diye inlememiz an meselesi. Hepsinden öte Orhan Atasoy’un unutulmaz şarkısı “Gemiler” var. Gerisi, müziğin dünü ve bugünü sohbetimizde...

        Bu kadar zamandır müzik piyasasında olup hâlâ bu kadar sevilmenizin nedeni nedir?

        İşimi sevmem herhalde. Sürekli yeni şeyler üretmeye çalışmak ve onlara özen göstermek...

        Özellikle Kayahan’la Eurovision’a katıldığınız zamanlarda biz kızlar birbirimizi parçalıyorduk sizin için...

        Çok güzel günlerdi. Yeterince de güzel yaşadım o zamanları. Şimdi de mutluyum. Önemli olan o anı dolu dolu yaşamak.

        O zamanların müzik piyasasını özlüyor musunuz?

        Hayır, o zamanlar müzik piyasasında yeniydim. Çok şeyi yeni öğrenmenin verdiği bir heves vardı. Çok şeye hayret ediyordum. Şimdi onların üzerinden vakit geçti, o zamanlar hayran olduğum insanların pozisyonuna geçtim. 20’li yaşlarda olan, bu işlere yeni başlayanlarla rahatlıkla empati kurabiliyorum. Sandal ilk çıktıklarında herkes deliriyordu onlar için. Yeni çıkan pop müzisyenleri için o derece fanatiklik yok sanki... Bunun nedeni ne sizce? Dünyada da öyle olduğunu sanmıyorum artık.

        ‘MÜZİK ARTIK MATEMATİKLE YAPILIYOR’

        Babanızın da müzisyen olmasından dolayı orkestra müziği ile büyüdünüz. Bence bunun etkileri yaptığınız müzikte hissediliyor. Farkınız bu mu?

        Etkileri var tabii. 67 doğumluyum. 70’li yıllarda yapılan müziğin farkındaydım. İçinde büyüdüm. 80’lerde de ben o piyasanın içine girdim. Hep aklımda yer etmiş o zamanlar. Müziğe yaklaşım, tarzlar, çalma anlayışları birçok insana bugün yeni bir moda gibi gelirken ben 30 sene önce de o müziği biliyordum. Bu yüzden kendimi yenileme konusunda sıkıntı çekmiyordum. Retro bir şey yapılırken faydası oldu bunun bana.

        Zamanında Tarkan, Mustafa Sandal ilk çıktıklarında herkes deliriyordu onlar için. Yeni çıkan pop müzisyenleri için o derece fanatiklik yok sanki... Bunun nedeni ne sizce?

        Dünyada da öyle olduğunu sanmıyorum artık.

        Justin Bieber, One Direction gibi isimler kızları krizlere sokuyor...

        Ama onlar da büyüdü. Çocuk değiller artık. İşler değişti. Yeni medya düzeni herkesi bireysel bilgi alışverişine yönelttiği için insanlar kimseyi gözlerinde efsane şeklinde büyütmüyorlar. Kimseyi artık o kadar ulaşılmaz görmüyorlar. Daha yakın herkes. Beatles ilk çıktığında kızlar histeri krizleri geçiriyormuş, şimdi çıksa öyle olacağını düşünmüyorum.

        Şarkıları dinlemeye devam ederler ama...

        Bu artık başka bir kafa yapısı. Pop müzik Türkiye’ye ilk geldiğinde haliyle daha çok ilgi çekmişti. Dinleyici de biraz maymun iştahlı. Çok çabuk tüketiyor. Müzisyenler açısından da o dönemler yeni bir heyecandı. Melodilerde hatalar var, sözlerin bir kısmı abuk sabuk ama genele bakınca amatör bir ruh var, samimiyet var. Şimdi daha matematiksel müzik yapılıyor. Arada yine güzel işler var. Yalın ilk çıktığında ne kadar etkiliydi. Mor ve Ötesi çok güzel bir çıkış yapmıştı 2000’lerin başında. İnsanlar çıldırmasa da Atiye var çok iyi çıkış yapan.

        Müziğe bu zamanlarda başlasanız daha mı iyi olurdu?

        Eğer gerçek bir sevginiz varsa yaptığınız işe dair o zaten yolunu buluyor. Stüdyoda çalıştığım arkadaşlarımın hepsi çeşitli müzik yarışmalarını kazanmış yetenekli insanlar. Bu yüzden onları seçtim. Tıpkı zamanında Kayahan’ın beni seçtiği gibi. Müzikteki hedef anlamında kim ne istiyorsa yavaş yavaş almaya başladı. Bu, zamanla ilgili değil; tutku, sevgi ve çalışmakla ilgili.

        ‘Tarkan çok titiz çalışır’

        Tarkan’ın bu kadar az müzik yapıp bu kadar çok sevilmesinin sırrı ne?

        Aslında az yapacaksın, öz yapacaksın. Yaptın mı tam yapmak güzel olanı. Tarkan çok titiz bir müzisyen. Birlikte çalışması çok zevkli, insan olarak da çok iyi biri. Tarkan isterse bir şarkıyı 1 kerede mükemmel okuyabilir. Fakat aynı şarkıyı 3 gün boyunca okuyor. 3 gün her kelimesinin her hecesinin en iyi şekilde olması için uğraşıyor. Kayıt aşamasında da öyle. Sürekli yanımda ve sürekli fikir paylaşıyoruz. Her ihtimali deniyoruz. Olamayacak şeyleri de hissedip başka noktalara geçiyoruz. “Hop De” şarkısının toplam çalışması 20 gün falan sürmüştür. Bunun 7 günü miksti. 7 gün miks yapılmaz normalde, 1 gün yapılır. Hatta albüm basılmak üzereyken durdurduk, miksinde değişiklik yaptık ve yeniden baskıya geçtik.

        Bu 20 güne klip dahil mi?

        Hayır, klip hariç. “Bitti her şey” derken; mikste değiştirdiğimiz şeyi klipte yeniden döşedik. Tarihleri sürekli zorladık. Ama bu emek mutlaka müziğe yansıyor, siz de onu kolonlardan duyuyorsunuz.

        Sizce günün birinde Tarkan’ın yerine geçebilecek biri çıkacak mı?

        Şu anda Tarkan’ın yerine aday birini görmüyorum. Ama başka noktalara gidebilecek çok potansiyel var.

        ‘Herkes fikrini değiştirebilir’

        Yıllarca çok severek dinlediğimiz kişiler politik görüşlerini ortaya koyunca karşı tarafın tepkisini çekiyor ve artık müziklerini de dinlemiyoruz. Özellikle sosyal medya bu konuda çok etkili oluyor...

        Bu her zaman böyleydi. Cüneyt Arkın, Battal Gazi karakterinde ya da kahraman karakterlerinde oynuyordu. Eğer aniden bir Bizanslıyı oynasaydı birçok insan sokakta onu protesto edebilirdi. Cüneyt Arkın, orada bir görüşü de temsil etmeye başlıyor. Üstelik bir de şarkıcı, besteci-söz yazarı, roman yazarı yani tam olarak üreten sanatçı olduğunuz zaman aslında sanatınızla birlikte bir yandan dünya görüşünüzü paylaşıyorsunuz. İnsanlar dinlerken “Hah işte ben de bunu demek istiyordum” diyor. Seni seven kesimin düşüncelerinden farklı düşünceler ifade edince, seninle aynı görüşü paylaştığını sanan kişiler kendilerini kandırılmış hissediyorlar. Yoksa mesele sadece müzik olsa unutulur, geçer gider. Ülkemizde özellikle son 2 senede ani kırılmalar oldu. İnsanlar birinin şarkılarını seviyorsa seviyordur ama artık ondan duymak istemiyordur çünkü o sözler ona başka türlü gelmeye başlamıştır.

        Müzisyen olarak o zaman suya sabuna dokunmamak mı gerekli?

        Kendine sanatçı titrini yakıştırmışsan -ki Türkiye’de gereksiz fazla kullanıldığını düşünüyorumbu sorumluluğun altına da girmişsin demektir. Sanatçı dediğin resim yapan, beste yapan, şarkı sözü yazan, roman yazan üreten kişilerdir. Sorun olduğunda ya da para için bu sorumluluktan kaçacaksan o zaman altına hiç girme. Bunlar ciddi işler. Milyonlarca insan sana inanıyor, seninle bağ kuruyor. Siyasetçilerin hayal edip başaramadığı şey... Bu nedenle de birdenbire görüşünüzü değiştirdiğiniz zaman sorun çıkar. Tabii herkesin fikrine saygı duyuyorum ve herkesin istediği gibi fikir değiştirebileceğini düşünüyorum.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ