Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar Müziği çıkar, diziden geriye ne kalır?, Ünlü müzisyenler dizi müziklerini Sırma Karasu'ya anlattı, Dizi sahneleri Youtube’da izleyiciler tarafından klip olarak hazırlanıp dönmeye başladığından beri dizi müzikleri iyiden iyiye önem kazandı. Artık dizilerde

        Sırma KARASU / HT PAZAR

        Dizi sahneleri Youtube’da izleyiciler tarafından klip olarak hazırlanıp dönmeye başladığından beri dizi müzikleri iyiden iyiye önem kazandı. Artık dizilerden bağımsız, albüm olarak basılan, dinlenen bu müzikler, müzik sektörüne bir canlılık getirdi. Ancak kimi zaman 120 dakikaya kadar çıkan ve aynı bölüm içinde hem evlenme teklifi hem de ölüm barındıran dizilere müzik yapmak her babayiğidin harcı değil. Her sahneye uygun ince ince yerleştirilen müzikleri hazırlamak için, haftanın neredeyse beş gününü sabah akşam demeden stüdyoda geçirmeniz gerekiyor. Sonucundaysa ortaya sesi kapalı izleseniz umursamayacağınız sahnelere eklenmiş duygu yoğunlukları çıkıyor.

        Show TV’nin favori dizisi “Fatih Harbiye”nin müziklerini yapan klasik müzik bestecisi Emre Dündar, yeni başlayan “Reaksiyon” dizisinden piyanist-besteci Fahir Atakoğlu ve “Kaçak Gelinler”de pop müzik şarkılarıyla da tanınan Cem Özkan’la dizi müziklerini konuştum.

        EMRE DÜNDAR / FATİH HARBİYE DIZİ MÜZİĞİ

        ‘Sanat klişelerin kırıldığı yerde başlar, insanlar dizileri sanat etkinliği olsun diye izlemezler’

        Akademisyen kökenli bir müzisyen olarak neden dizi müziği yapmaya karar verdiniz?

        Elbette para kazanmak için. Benim türümde bir müzisyenin Türkiye’de hayatta kalmak için, akademik kariyer ya da özel ders vermek dışında tek yolu görüntüye müzik yapmak.

        Klasik müzik bestecisi olarak dizi müziklerinin sanatsal bir değeri olduğunu düşünüyor musunuz?

        Projeye göre değişiyor, yapımcının, yönetmenin ve izleyicinin beklentisi ve beğenisi doğrultusunda yapılıyor. Amaç müzik dinletmek değil diziyi izletmektir. Sanat klişelerin kırıldığı yerde başlar, dizi müziğiyse hele Türkiye’de sadece herkesin aşina olduğu müziksel klişeler üzerine kurulu. İnsanlar genellikle sanat etkinliği yaşamak için dizi izlemiyor, vakit geçirmek, deşarj olmak, küçük heyecanlar yaşamak için açarlar diziyi.

        Amerika’da diziler henüz proje aşamasındayken müzisyenler sürece dahil oluyorlar. Türkiye’de bu işler nasıl yürüyor?

        Amerikan dizilerinin senaryoları, kurguları her şeyi zaten bizimkilerden bütünüyle farklı. Klişelerle oynayabiliyorlar, daha özgürler. Merak var, ama bizdeki gibi trajedi dertleri yok. Dolayısıyla müzik de, diziden diziye büyük farklılık gösteriyor. Orada müzisyenler proje aşamasında kuşkusuz buradakinden çok daha fazla işin içinde. Bizde zaten beklenen şey belli olduğu için böyle bir gereklilik çok yok.

        “Zincirbozan” ve “Peri Tozu” gibi filmlerin de müziklerini yaptınız. Film müziği ve dizi müziği yazmak arasındaki fark nedir?

        Sanırım 8 kadar sinema filmi müziği yaptım. Dizideki beklentilerden farklı şeyler çıkmadı karşıma doğrusu. Sinema filminde teorik olarak daha ‘sanatçı’ gibi davranabilirsiniz, benim böyle bir şansım henüz olmadı.

        Dizi çok çabuk tüketilen bir eğlence türü. Bu yoğun tempoya ayak uydurmak için nasıl bir çalışma sistemi oluşturdunuz?

        İki kişi çalışıyoruz. Ortağım Murat Uncuoğlu ve ben. Ben besteleri yapıyor ve çalıyorum. O, ürettiğimiz malzemeleri görüntüye uygun hale getiriyor ve düzenliyor. Dizi müziği yorucu ve zorlu bir çalışma gerektiriyor. Bu işin iyi müzisyen olmakla falan pek alakası yok. “Dizi müziği yapacağım” diye iş alan ve daha dizinin onuncu dakikasına varamadan fenalık geçirip bizi arayan birçok iyi müzisyen tanıyorum.

        FAHIR ATAKOĞLU / REAKSİYON DİZİ MÜZİĞİ

        ‘Beni heyecanlandırması gerekiyor, duyguyu artıracağımı hissetmem lazım’

        Size gelen dizi müziği tekliflerini değerlendirirken kriterleriniz neler?

        Önce beni heyecanlandırması gerekiyor. Müziğimle anlatıma yardımcı olabileceğimi, duyguyu artıracağımı hissetmem lazım. Hikâyenin içeriği, senaryo aşamasında bile olsa bana melodiler hissettiriyorsa tamamdır. Daha sonra yapım şirketi, senarist, yönetmen ve tabii ki cast’ın kimler olduğu da kriterlerim arasında...

        Can Dündar’ın “Sarı Zeybek”inden, şimdiki diziniz “Reaksiyon”a dramatik projeleri tercih ediyorsunuz. Bu sizin tercihiniz mi, komedi türünde de iş yapmak ister miydiniz?

        “Sarı Zeybek” bir belgeseldi. Yaklaşık 4 sene “Muhteşem Yüzyılı” yaptıktan sonra, “Omar” , ve “Saraya Abdeen”i yaptım, simdi de Reaksiyon ve Hayat Ağacı dizilerinin müziklerini yapıyorum. Amacım dizi müziğine yeni bir üslup getirmek... Komedi yazmak en zoru; ama “Eyyvah Eyvah” filmlerindeki müziklerimle, komedi türünde de başarılı olabileceğimi önce kendime kanıtladım. Şimdi artık “Komedi de yazabilirim” diyebiliyorum...

        Sizce dizi, film, belgesel gibi bir öyküye eşlik eden hatta hayat veren müzikleri yazabilmek için gerekli birikim nedir?

        Her türlü duygunun müziğini kendi yaşadığım kadarıyla anlatabilirim. Ama işin teknik kısmında bir takımla çalışmayı becerebilmek için de uzun bir deneyim gerekiyor. Ayrıca orkestrasyon bilginizin olması gerekir ve film kurgusunu iyi anlayabiliyor olmanız lazım.

        Dizi müziğini basit bir fon müziğinden izleyiciyi duygulara sürükleyen bir esere çeviren faktörler nelerdir?

        Güçlü melodi ve sahneler üzerine kare kare çalıştığımız “scoring” süreci... Sahnedeki duyguyu ve kurguyu, sihirli bir halı gibi taşımak...

        Hangi filmin müziğini yeniden yazmak ya da hangi kitabın film uyarlamasının müziğini yapmak isterdiniz?

        Susuz Yaz filminin ve Sabahattin Ali’nin “Kürk Mantolu Madonna”sı film olsa müziğini yapmak isterdim.

        CEM ÖZKAN / KAÇAK GELİNLER DİZİ MÜZİĞİ

        ‘İkizler burcuyum, ani ruh hali değişikliklerine alışığım’

        Dizi müziği yapmaya nasıl karar verdiniz?

        Görüntü üzerine müzik yapmayı hep çok sevmiş ve istemişimdir. Eskiden beraber müzik yaptığım arkadaşlarımla, bazı reklam ve sinema filmlerinin müzik üretimi aşamasında bulunmuşluğum vardı. Dizi müziği yapmaya başlamam, karar vererek değil, kendi kendine gelişti. Timur Savcı’nın “Melekler Korusun” dizisine, “Ben Böyleyim” şarkımı jenerik yapması ve dizi iç müziklerinde de katkım olmasını istemesiyle başladı her şey.

        Dizi müziklerinizin popülerleşmesinin müzik kariyerinize katkısı oldu mu? Nasıl?

        Şarkılarımın daha büyük bir kitleye ulaşması konusunda inanılmaz bir katkısı oldu. Bence şarkınız bir dizide yer aldığında ve dizideki sahnenin ya da karakterin duygusuna bir katkı sağladığında ortaya çok güzel bir enerji çıkıyor. Seyirci de bu güzel enerjiyi hissediyor.

        Müzik konusunda arka planınız nedir?

        Akademik bir müzik eğitimim yok. Alaylı tabir edilen müzisyenlerdenim. Bas gitar çaldığım sırada aldığım özel dersler ile hem Türkiye’de hem de Amerika’da yanında çalışarak ya da staj yaparak bilgilerinden faydalandığım çok değerli müzisyenler sayesinde gelişmiş bir müzik hissim ve armonik bilgim var. Teorik bilginin eksikliğini zaman zaman hissetsem de alaylı olmanın getirdiği özgür bakış açısının, müziğimi pozitif etkilediğini düşünüyorum.

        Dizi müziklerinde sahnelerdeki duyguları hissetmek çok önemli ama bir yandan da her hafta yetiştirme zorunluluğu var. Bu zaman ve ruh hali çatışmasının nasıl üstesinden geliyorsunuz?

        Birden fazla diziyle uğraştığınızda, sadece duygu ya da sahne değişimi değil, müzikal anlatım ve tarz değişimi de söz konusu oluyor. Dizilerde bu durumu bertaraf etmek için ön hazırlık yapıyoruz. Yani karakterlerin ve duygusal durumların müziklerinin, dizinin kendi genel müzikal yapısı çerçevesinde önceden belirleyip, hazırlıyoruz. Bu durum aslında bana o kadar da yabancı değil. İkizler burcu olduğum için, günlük hayatımdan alışkınım ani ruh hali değişimlerine.

        Bugüne kadar hazırladığınız diziler arasında kendinizi özdeşleştirdiğiniz bir karakter oldu mu?

        Zaten müziklerini yaptığım dizilerdeki karakterlerin çoğuyla, en azından yaşadığı duyguya hissettiğim empatiden gelen bir özdeşleştirme yaşıyorum ama sanırım bunun ötesinde bir özdeşleştirme yaşadığım karakterler, “ES-Es” dizisindeki Uras ve “Tatar Ramazan" dizisindeki Tatar Ramazan.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ