Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ocak ayında ekonomik verilerde en belirgin kötüleşme yüzde 10 düşüşle ihracatta meydana gelmişti. Küresel kriz sonrası böylesine bir düşüş ilk kez meydana geliyor.

        Her ne kadar milli gelir içindeki payı yüzde 20 ile sınırlı olsa da, yüksek oranlı kaybın belli bir olumsuz tortu bırakacağı belliydi. Nitekim dün açıklanan ocak ayı sanayi üretiminin yüzde 2.2 azaldığı ortaya çıktı. Halbuki beklenti yüzde 1.5 artmasıydı.

        ■ Sanayi üretiminde bu çarpıcı gelişme için başta hatırlatalım. Geçen yılki ocak ayı üretimi yüzde 7.6 gibi yüksek bir düzeydeydi, yani baz etkisinden kaynaklanan bir olumsuzluk söz konusu.

        ■ Ancak bunun da ötesinde reel sektörün risk iştahında ve cesaretinde belli kırılma var. Reel sektör her seçim öncesi döneme üretim ve stoklarını artırarak girerdi. Çünkü seçim döneminde belli bir tüketim artışı beklenir ve genelde de olur. Bu seçim öncesinde ise böyle bir niyet yok ki, geçmiş aylarda sanayi üretimi düşük. Ocakta ise azalma var.

        Şubat ayı ise üretim açısından daha kötü çıkabilir. Çünkü TL’nin dolara karşı yüzde 3.7 değer kaybettiği olağanüstü dalgalı bir aydı. Böylesine kur oynaklığının arttığı ve Merkez Bankası üzerinden sert tartışmalarının yapıldığı bir ayda Türkiye’de üretim artışı çok zor. Çünkü üretim için öncelikle ara malı ithalatı yapılmalı. O da kurdaki istikrara ve seviyeye yakından bağlı.

        ■ Türkiye’de üretim artışı aynı zamanda dışarıdan sermaye girişlerine de bağlı. Orada da şubat ayı iyi geçmedi. Gelişmekte olan ülkelerden sermaye çekilmeye devam etti. Türkiye ise kendi içinde yarattığı tartışmayla zaten kurda büyük oynaklık yaşadığından negatif ayrıştı ve sıcak parada 7 milyar dolarlık düşüş meydana geldi.

        ■ Dahası ocak ayında üretim kaybında en etkili faktörün ihracatta yüzde 10’luk azalma olduğunu belirtmiştik. İhracat azalması şubatta yüzde 13’e çıktı. Bu da bizim şubat ayında benzer bir üretim kaybı yaşayabileceğimize işaret ediyor.

        ■ Kaldı ki, öncü göstergeler bize aynı şeyi söylüyor. Sanayide kapasite kullanımı 2014 yılında yüzde 74 civarında seyrederken bu yılın ocak ayında yüzde 73.7’ye düştü ve ortaya çıkan üretim daralmasını gördük. Aynı kapasite kullanımı şubatta yüzde 72.8’e indi. Düşüş biraz daha ivmelendi. Fabrika Satın Alma Yöneticileri Endeksi de ocaktan itibaren daralmaya işaret ediyor. Endeks ocakta daralma bölgesine düştü ve 49.8 değerine indi. Aynı endeks şubat ayında düşüşe devam ederek 49.6’ya geriledi.

        ■ Reel kesim güven endeksinde de belli bir bozulma göze çarpıyor. Normalde 100 olması gereken endeks ekonominin iyi sayılabilecek dönemlerinde 110 civarında bir seyir izlerken, kasımdan itibaren 100 civarına doğru çekildi. En çok bozulma endeksin 8 alt kaleminden biri olan Genel Gidişatta gerçekleşti. 100’ün üzerinde seyreden endeks şubat itibarıyla 95’e indi.

        ■ Üretim artışı için şubatı geçelim, peki mart ayından umutlu olabilir miyiz? İlk hafta döviz kurundaki oynaklık doruktaydı. Bu haftayı kaybettik. İçinde bulunduğumuz ikinci haftada diyelim ki kur işini toparladık. Bunun anlaşılması ve güven ortamının geri gelmesi için belli bir süreye ihtiyaç var. Ayrıca mart ayının geçen yılki rakamı da yüzde 4.5 ile nispeten yüksek. Belki çok az pozitif bir üretime dönüş olabilir.

        ■ Aynı baz yüksekliği yüzde 5 ile nisan ayında da var. Mayıs ve haziran için üretimin sıçrama şansı olabilir ama nisandan başlayarak ortama zaten siyasi atmosfer hâkim olacak. Seçimler beklenecek. İstikrarlı pozitif bir sanayi üretimi için niyet ve kısmet yılın ikinci yarısına kaymış olabilir.

        SONUÇ: “Gökteki yıldızları değil, yerdeki sürüleri bir kez daha say.” Bulgar atasözü

        Diğer Yazılar