Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Uluslararası karşılaştırmalara göre sermayenin getirisinin uzun vadede yüzde 15 olması gerekiyor. Daha düşük bir özsermaye getirisi veya özvarlık kârlılığı, işe konulan paranın eridiğini, sermayenin etkin kullanılamadığını gösterir. Peki bu oran Türkiye’de kaç?

        Aşağı yukarı bu düzeylerde. Hem sanayi şirketlerinde hem de bankalarda böyle. Dün açıklanan 500 Büyük Sanayi Kuruluşu anketi de bunun böyle olduğunu bir kez daha teyit etti.

        - Sanayi şirketlerinin 2014 yılı özsermaye kârlılığı yüzde 14 olarak açıklandı. Bu oran aynı dönemde bankaların yüzde 12.2 olan özsermaye kârlılığının 1.8 puan üzerinde. Yani geçen yıl sanayi şirketleri bankalardan daha kârlı çalıştı. Büyümenin yüzde 3’ün altına düştüğü bir yılda sanayi şirketlerindeki kârlılık artışının en önemli nedeni ise dövizdeki pozisyondan kaynaklanıyor. Yani paradan para kazanmada bankaları sollamışlar.

        - Ne ilginçtir ki, borsada da bu yönde fiyatlama yapılmıştı. Genelde yerli yatırımcılar sanayi hisselerinde ağırlıklı olurken, geçen yıl yabancılar da banka hissesi satarak sanayi ve ticaret hisselerine yöneldi. 2013 sonunda Sanayi Endeksi kapsamındaki hisselere yatırım yapan yabancı sayısı 4.552 iken 2014 sonunda 4.636’ya çıktı. Yine sanayi grubu hisselerindeki yerli yatırımcı sayısı 595.870’den 569.238’e düştü. Sanayide yabancılar pozisyonunu artırırken yerliler azalttı.

        - Böyle yılda sanayinin kârı yükseldi, bankaların düştü. Bir kez daha yabancıların temel analizde yanılmadığı görüldü.

        - Kârlılığa daha uzun dönemli bakarsak aslında sanayi ile bankaların birbirinden farkı yok. Bitişikte 2001 krizi sonrası İstanbul Sanayi Odası’nın 500 büyük araştırması ve BDDK’nın bankacılık sektörü bilançolarında yer alan kâr ve özsermaye rakamlarına dayalı özsermaye kârlılık verileri yer alıyor. 2013’e gidildiğinde bankalar ile sanayi yer değiştiriyor. 13 yıllık ortalamayı alırsak da özvarlık kârlılığı bankalarda yüzde 15.2, 500 büyük sanayi kuruluşunda yüzde 14 çıkıyor.

        - Yani uzun vadede sadece 1 puan fark var. Ancak bankalar yüzde 100 kayıtlı çalışmak zorunda olan kurumlar, sıkı da denetleniyor. Türkiye’deki kayıtdışılık ise yüzde 27 oranıyla yüksek. Her ne kadar kayıtlılık en büyük kurumlarda olsa da, bir puanlık farkın buradan kaynaklanmış olabileceği de düşünülebilir.

        - Zaten arada bariz bir fark olsaydı, hangisi kârlı ise herkes oraya koşardı. Tıpkı inşaat sektörüne yönelimde olduğu gibi. Banka lisansı verilecek olmasına rağmen 300 milyon lirayı bir araya getirip yerli talipli çıkmamasını buna yorumlayabiliriz.

        - Yani Türkiye’de sanayi şirketleri de, bankalar da uzun dönemde birbirine eşit para kazanıyor. Bu kazançlar da dünya ölçeğiyle paralel gidiyor. Bu nedenle de hem bankalara hem de 500 büyük sanayi kuruluşuna yabancı sermaye yaygın biçimde gelmiş. Banka sermayelerinin yüzde 42’si yabancı sermayeli, 500 büyük içinde yabancı sermayeli kuruluş sayısı ise 128.

        SONUÇ: “Geldiğimiz yer, gideceğimiz yerdir.” Neale Donald Walsch

        Diğer Yazılar