Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Küresel ekonomik büyümenin yüzde 3’ün altına gerilediği ve Türkiye’nin de bu büyüme sınırında gezdiği, genel seçimlerde 13 yıllık tek başına iktidarın yerini koalisyona terk ettiği bir dönemi geride bıraktık. Bu çerçevede finansal piyasalar açısından yılın ilk yarı bilançosu da pek parlak çıkmadı, hatta zararla kapandı diyebiliriz.

        - Çünkü faizler mevduat ve kredide genelde yükseldi. Hazine faizleri kısmen yükseldi ise de altıncı ayın sonunda yine yüzde 9.7 ile yıl başı düzeyine geri döndü. Burada da enflasyonun düşmesi beklenirken düşmemesi ve kurdaki yükselme etkili oldu.

        - TL yüzde 10 değer kaybetti. Doların TL karşısındaki artışı yüzde 15.4, Euro’nun artışı yüzde 7.3 oldu. Sepet bazında artış yüzde 11’e vardı.

        - TL’nin değer kaybının yaklaşık yarısı doların tüm paralara karşı değer kazanmasından kaynaklandı. Diğer yarısı ise iç nedenlerden veya kendimize özgü nedenlerden olsa gerek. Çünkü gelişmekte olan ülke kurlarının dolara karşı değer kaybı da yüzde 5.3 düzeyinde.

        - Denilebilir ki, bir yandan Türkiye’nin içinde yaşanan gelişmeler, diğer yandan dış sermaye akımlarının etkisini en çok döviz kuru üzerinde gördük. Kurdaki bu dalgalanma ve yükselme de hem beklentileri bozdu hem de varlık fiyatlarını aşağı çekti. Faizleri yükseltici etki yaptı.

        - TL’nin bu değer kaybı hisse senedi fiyatlarına da bir ölçüde yansıdı. Gelişmiş borsaların ortalaması yüzde 1.5, gelişmekte olan borsaların yüzde 1.6 artarken, İstanbul Borsası yüzde 4.4 değer yitirdi.

        - Bütün bu gelişmelere rağmen emlak piyasasında hem satışlarda hem de fiyatlarda bir patlama yaşandı. Nisan sonu itibarıyla son bir yılda konut fiyatları yüzde 18 artış kaydetti. Konut satışlarında da tüm zamanların en yükseğine çıkıldı.

        - Otomobil satışlarında da benzer bir durum yaşandı ve tüm zamanların rekor rakamına çıkıldı. Ancak bu durum da her genel seçimde yaşanan bir durum. Tıpkı 2011 yılının ilk yarısında olduğu gibi.

        - Makro ekonomik dengeler açısından büyüme yanında hayal kırıklığı yaratan en önemli etken, hatta büyümenin de düşmesine yol açan faktör, ihracatın gerilemesiydi. Dün TİM’e ait haziran rakamlarının açıklanmasıyla yılın ilk yarısındaki ihracat görünümü ortaya çıktı. 2015 yılının ilk yarasında 73.3 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirildi. Bu rakam 2014 yılının ilk yarısına göre 6.5 milyar dolar daha düşük. Oran olarak yüzde 8.1 azalmayı gösteriyor. 2009 yılından bu yana ilk kez ihracatta böylesine bir düşüş yaşanıyor.

        - İhracattaki bu kayıp büyümeyi de tek ayak üzerinde bıraktı. Dış talep aşağı yukarı devre dışı kaldı. Yılın ilk çeyreğinde büyüme yüzde 2.3 düzeyinde kaldı. Büyüme sadece iç talep üzerinden gerçekleşti.

        - İhracattaki kayıpta Avrupa pazarının büyüyememesi etkili rol oynadı. Ancak bunun yanında TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin belirttiği gibi, Euro’nun değer kaybı da ihracatı yılın ilk yarısında 6.8 milyar dolar azalttı. Yani kur etkisi olmasaydı ihracatta düşüş olmayacak, en azından yerinde sayacaktı.

        - Yılın ikinci yarısına ise siyasi belirsizliklerle giriyoruz. Daha iyi bir ikinci yarı yıl geçirebilmek için öncelikle bu belirsizliklerin azalması gerekiyor. Ancak bu yetmeyebilir, bir de küresel atmosferin biraz daha lehimize dönmesi lazım.

        SONUÇ: “Zamanı kullanın, avantajınız kayıp gitmesin.” W. Shakespeare

        Diğer Yazılar