Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Finansal piyasaların kötüye gidişi kırdığı ve pozitif eğilime geçtiği tarih eylül sonudur. 29 Eylül’den itibaren başlayan iyiye gidiş ekim ayı boyunca da sürdü. 1 Kasım seçimi ise siyasetteki belirsizliği bitirdi. FED’in faiz artırımının yeniden güçlenmesi ABD faizlerini artırdı ve doları güçlendirdi. Emtia fiyatları ile borsalar ve gelişmekte olan piyasalar bozuluyor. Türkiye’deki bozulma ise sınırlı kaldı. 1 Kasım’ın etkisi ile pozitif ayrışmasını ikinci haftaya taşıdı.

        - 29 Eylül’den sonraki dönemde dolar da Euro’da TL’ye karşı geriliyor. 3.27’ye kadar çıkmış olan döviz sepeti dün 3.02’ye düştü.

        - Faiz oranları son birkaç gündür artıyor olmasına karşılık 29 Eylül’de yüzde 11.66 seviyesinde iken, dün yüzde 10.26’dan işlem gördü.

        - Borsa ise 72.638 puandaydı, dün 81.174 puandan işlem gördü.

        - Türkiye riskini ölçen 5 yıllık CDS’ler de 327 puandan dün 259 puana indi.

        Ekonomik aktörleri etkileyen en önemli veri ise doların değeridir. Dolar düşüyorsa her şey düzelir. Nitekim ekim ayına ilişkin tüketici güveni ve reel kesim güveni kısmen düzeldi. Dün de Dünya Gazetesi’nden öğrendik ki, elektrik tüketimi sanayi bölgelerinde yüzde 8 kadar arttı. Yüzde 25 kayıpların yaşandığı iç ticaret taşımalarında son bir haftada yüzde 10 artış var.

        Ben de seçimle birlikte İstanbul trafiğinde belirgin bir kalabalıklaşma olduğunu, sürücülerin bir an önce işine yetişmek için daha agresif araç kullandıklarını gözledim. Bu gözlemim soyut kalabilir ama nakliyecilerin yurtiçi taşımalarda son bir haftada yüzde 10’luk artış meydana geldiğini belirtmeleri çok önemli. Net bir şekilde ticaret, tüketim ve üretim artıyor denilebilir. Bu durum mantığa da uygun ama bunun böyle olup olmadığını ancak bir süre sonra açıklanacak verilerden kesinleştireceğiz.

        Otomotiv ve konut talebi eylüle gelinceye kadar canlıydı. Bu ayda bir gerileme oldu. Bu iki alanda hemen bir canlılık beklenmeyebilir. Çünkü ertelenmiş bir talep söz konusu değil. Bu iki alan dışında ertelenmiş olan bir kısım iç talep bu dönemde harekete geçiyorsa 2016 yılında büyüme hızını biraz daha yukarıda görebiliriz. 2015’i yüzde 3’e yakın bir büyümeyle bitireceksek dış talebin daha fazla kötüye gitmeyeceğinden hareketle gelecek yıl büyümeyi yaklaşık bir puan daha artırmak mümkün olabilir.

        Elbette bu sırada ekonomi politikalarında ciddi hatalar yapmamak, örneğin Merkez Bankası yapısında değişiklik yapmak gibi dünyanın yanlış algılamasına son derece müsait konuları gündeme getirmemek ve jeopolitik risklerin artmaması koşuluyla. Çünkü jeopolitik riskleri yok etmek sadece bize bağlı değil. Böyle bir risk artışı da Suriye’ye müdahale ihtimali nedeniyle söz konusudur.

        Üstelik küresel ekonomik rüzgârlar arkamızdan esmeyecek, bize karşı esecek gibi. FED’in faiz artırımı ile doların değer kazanması ve sermaye hareketlerinde yaşanabilecek sığlaşma zaten Türkiye’ye yeterince zorluk çıkartacak.

        Hatalar ve dikkatsizlikle bu zorluklara yenilerini eklersek canlanmakta olan ekonomik filizlerin solduklarını da görebiliriz.

        SONUÇ: “Nerde çalgı, orada kalgı (oyun).” Türk atasözü

        Diğer Yazılar