Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Son olarak uluslararası yatırım bankası Morgan Stanley, Türkiye’nin büyüme oranını yukarı revize etti. İlk tahmininde yüzde 1.8 büyüme öngören kuruluş, martta bunu yüzde 2.6’ya yükseltti ve son olarak da “şimdiye kadar görülen güçlü performanstan dolayı” yüzde 3.3’e çıkardı. Morgan Stanley’in rakibi JP Morgan’ın tahmini ise yüzde 4.6 ile uluslararası kuruluşlar içinde en yüksek olanı.

        - Hükümet ise Orta Vadeli Program’da büyümeyi yüzde 4.4 olarak tahmin etmişti. IMF’nin tahmini yüzde 2.5, OECD’nin yüzde 3.4 ve Dünya Bankası’nın da yüzde 3.5 düzeyinde.

        Burada belirtelim ki, uluslararası kuruluşların tahminleri biraz gecikiyor. Türkiye’yi uzaktan izliyorlar ve belli aralıklarla rapor yazıyorlar.

        - Ancak vurgulayalım ki, ilk yapılan düşük büyüme tahminleri sonra yukarı yönde revize ediliyor. Revizyonların yönünün yukarı olması önemli ve pozitif.

        Bu tahminlere rağmen büyümenin neden yüzde 6 ve üzerinde çıkacağını şu varsayımlara dayandırabiliriz:

        - Yılın ilk çeyreğindeki büyüme gerçekleşmesi yüzde 5. Önceki yılki yüzde 4.5’in üzerine gelen bir veri. Geçen yılın ikinci çeyreğindeki büyüme ise yüzde 5.3 ile biraz daha yüksek. Ancak bu yılın ikinci çeyreğinde kabul edelim ki, kredi artışı ve vergi indirimleri ile tüketim, tüketim artışı ve kredi patlaması ile üretim, referandum etkisiyle kamu harcamaları, kur etkisi ve Avrupa pazarının açılmasıyla ihracat iyiydi.

        - Kredi Garanti Fonu (KGF) aracılığıyla kullandırılan krediler 207 milyar lirayı buldu. Bu yılın ilk yarısındaki kredi büyümesi kur değişimlerinden arındırılmış olarak yüzde 21 büyüdü. İmalat sanayii üretimi yılın ikinci çeyreğinde yüzde 3.8 ile ilk çeyreğin de üzerinde. Geçen yılın tümünde yüzde 4.1 daralan tarımın var yılı ve büyümeye pozitif katkı vermesi bekleniyor. Dolayısıyla tarım büyümeye negatif etki yerine pozitif katkı sunacak.

        - Yılın üçüncü çeyreğinin ortalarına geldik. Gerek ithalat ve ihracat, gerekse üretim ve tüketim verileri güçlü kalmaya devam ediyor. Kredi artışı durdu ama KGF limitlerinin dolmaya yaklaşmasıyla zaten beklenen bir olguydu. Kendinden beklenen fonksiyonu da gördü. Batma korkusu azaldı, karşılıksız çıkan çek oranı son 10 yılın en düşük düzeyine, yüzde 2’nin altına indi. Bankaların batık kredi oranı yüzde 2.9’a geriledi.

        - Kaldı ki bu çeyrekte baz etkisiyle yüksek büyümenin çıkması büyük bir avantaj olacak. Çünkü geçen yıl yüzde 1.3 daralma vardı. Böylesi daralmalar büyümede ancak 27 çeyrek sonra, yani 7 yılda bir olan eğilimler. Bunun üzerine normal bir büyüme gelse bile bu yüksek bir orana işaret edecek. Hükümet tarafından bu çeyrek için yüzde 7’lik büyüme tahminlerinin yapılmasının nedeni de bu.

        - Dolayısıyla birinci çeyrekteki yüzde 5’in ardından ikinci çeyrekte daha yüksek ve üçüncü çeyrekte daha da yüksek bir büyümeyle karşılaşmak mümkün. Bu üç çeyrek büyümenin ortalaması, yılı toplamda yüzde 6 ve üzerine taşımaya yetebilir.

        BÜYÜMENİN DÜŞMESİNE HÜKÜMET SEYİRCİ KALAMAZ

        Son çeyrek ise vergi avantajlarının kalkacak olmasından ve ödenmeyen SGK primlerinin ödenecek olmasından dolayı belirsiz. Ancak bu yaz ortasından itibaren 2019 seçimlerine hazırlanmaya başlayan hükümetin ekonominin kötüleşmesine veya büyüme hızının düşmesine seyirci kalması zor. Teşvikler mi uzatılır, yeni bazı teşvikler mi verilir artık zamanı gelince görürüz.

        - Ancak bunların da bütçe üzerinde bir yük oluşturacağı ve bütçe açığını büyüteceği kesin. Zaten bu nedenledir ki, ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Meclis’ten borçlanma limitlerinin genişletilmesini isteyeceklerini açıkladı.

        - Yılın tümünde de Hazine’nin borç çevirme oranının yüzde 125 olacağı açıklandı. Bu oran 2001 krizi sonrasında en yüksek borçlanma oranı. Bundan önce küresel kriz ortamında 2009’da yüzde 103’e kadar yükselmişti. Yani bugünkü konjonktürde hükümet mali disiplinden ziyade büyümeyi yüksek tutmayı tercih ediyor.

        - Özetle yüksek büyüyeceğiz, bütçe açığımız da büyüyecek ve Maliye Bakanı Nacı Ağbal tarafından yapılan açıklamaya göre yüzde 2 civarında gerçekleşecek. GSYH’nin yüzde 1.2’sinden yüzde 2’ye yükselme, biraz da şaşabileceği dikkate alınırsa, bir katı artış olacak. Buna göre iç borç yükselecek. Mali disiplin konusunda kuşkular doğacak.

        - İşi yeniden toparlamak ve rayına koymak ise seçim sonrasına kalacak. Seçimlerden biri Mart 2019’da. Yerel seçim tarihi değiştirilemiyor. Kasım 2019’daki cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerine ne olacağına ise bence karar verecekler, muhtemelen de öne çekilecek.

        SONUÇ:

        “Sonuçların yüzde 80’i sebeplerin yüzde 20’sinden kaynaklanır.”

        Richard Koch

        Diğer Yazılar