Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Hazine bugünden itibaren altın tahvili ve altına dayalı kira sertifikasını ihraç etmek için Ziraat Bankası aracılığıyla talep toplamaya başladı. Vadesi dolduğunda isteyen altını, çeyrek cumhuriyet veya bir kiloluk külçe halinde alabilecek. Altın tahvili kira sertifikasının en önemli avantajı ise stopajının sıfır olması

        Hazine tarafından bireysel yatırımcılar için ilk kez altın tahvili ve altına dayalı kira sertifikası ihraç ediliyor. Ziraat Bankası’nın aracılık edeceği halka arzda bazı şehirlerde bugünden itibaren talep toplanmaya başlandı. Kademeli bir şekilde talepler 81 ilde 27 Ekim’e kadar toplanacak. Altınını bankaya teslim eden yıllık yüzde 2.40 faizli ve altı ayda bir ödemeli tahvilini alacak. İki yıl elde tutulduğu takdirde yüzde 4.80’e denk gelecek faizini elde ettiği gibi, altınına karşılık çeyrek cumhuriyet ile kiloluk külçe altın alabilecek.

        - Üstelik bu dönem içinde altınını devlet güvencesinde saklamış olacak. Bu işlemden dolayı herhangi bir saklama ücreti veya tahvil alımı için hesap açma ve işletim ücreti ödemeyecek.

        - Bu avantajlarına karşılık altın tahvili ve altına dayalı kira sertifikası alacak olanların riski ise yastık altından finansal sisteme gelmek ve kayıt altına girmek olacak.

        - Zaten Hazine’nin amacı ve tanınan vergisel avantajların hedefi, yastık altı altınları finansal sisteme çekmek. Çünkü Türkiye’de 2.200 ton kadar veya 100 milyar dolar civarında yastık altı ve finansal sistem dışında altın olduğu tahmin ediliyor. Tabii ki bunların yine çok büyük bölümü sisteme gelmeyecek. Ama ne kadarı çekilebilirse o kadar kâr gözüyle bakılıyor.

        - Bir de geri alacağı altın bire bir kendi altını olmayacak. Çünkü toplanan altınlar rafineride yeniden külçe haline getirilecek. Değeri göreceli veya piyasa fiyatı net belirlenemeyen değerli taşlar ve ziynet eşyaları ile Reşat altınları tahvil satın almada kabul edilmeyecek. 22 ayar bilezikler ise üzerindeki taşlar ve takılar hariç olarak kabul edilecek. Ancak bilezik sahiplerinin de geri ödemede külçe veya çeyrek cumhuriyet altını almayı kabul etmeleri gerekiyor.

        - Altın tahvili ve altına dayalı kira sertifikasını kurumlar veya şirketler satın alamayacak, satış sadece bireylere yapılacak. Buradaki en önemli avantaj ise, TL mevduatta kademeli olarak yüzde 10-15 arasında, döviz mevduatında yüzde 15 ve yukarısında, Hazine’nin normal tahvillerinde de yüzde 10 olan stopajın sıfır olarak belirlenmesi. Yıllık yüzde 2.4 faiz bireysel yatırımcılar için vergisiz net getiri olacak.

        - Vadeden önce tahvilini satmak isteyen bir başka şahsa devredebilecek, isterse de Ziraat Bankası’na geri satabilecek. Tahvillerin piyasa fiyatı, altın fiyatlarına paralel seyredecek.

        - Zaten altın almış olan bireysel yatırımcılar bunun fiyat riskini üstlenmiş durumda. Altının riski ve getirisi tek başına kendisiyle de sınırlı değil.

        - Altının kendi piyasası ve yapısına özgü fiyatlaması var. Arz ve talebin seyri, spekülasyonlar hatta manipilasyonlar, merkez bankalarının müdahaleleri, finansal piyasadakilerin işlemleri altın fiyatlarının üzerinde etkili oluyor.

        - Ayrıca bu fiyatlar dolar üzerinden ve Türkiye de altını ithal ediyor. Dolayısıyla altın fiyatları öncelikle kendi piyasasına ama onun ardından da doların değerine bağlı. Genelde dolarla ters yönlü bir etkileşim içinde. Dünyada doların değerlenmesi altının değerini düşürüyor, dolardan kaçış altını değerlendiriyor.

        - Türkiye’de altın TL ile satın alındığı için, fiyatlarda bir üçüncü etken olarak döviz kuru veya TL’nin değeri de devreye giriyor. TL’nin dolar karşısındaki değerlenmesi veya değer kaybetmesi de altın yatırımcısının kârını veya zararını belirliyor. Tıpkı bitişikte yer alan grafikte görüldüğü gibi.

        - Son 5 yıllık dönemde dünyada dolarla işlem gören altının ons fiyatı yüzde 27.8 geriledi. Ancak aynı dönemde dolar, Türk lirası karşısında yüzde 98.5 arttı. Bu nedenle altının dış fiyatı gerilemesine karşı içerideki fiyatı yükseldi. 5 yılda bu artış yüzde 43.5 düzeyini buldu. Aynı dönemdeki enflasyonun yüzde 51.8’i yakalamasına az kaldı.

        - Şimdi 2 yıllık tahville üç farklı etkenin yanına dördüncüsü gelecek. Altın tahvili yatırımcılarının bunu da bilmesi lazım. Kira sertifikası alanlar ise etkenlerin içine gayrimenkul piyasasını eklemeliler.

        SONUÇ: “Ne gördüğünüz, büyük ölçüde ne için baktığınıza bağlıdır.” John Lubbock

        **************

        EYLÜLLE BİRLİKTE DEĞERSİZ DOLARDAN DEĞERLİ DOLARA DOĞRU

        Ekim ayına geldik ki, küresel piyasaların seyredeceği kulvar aşağı yukarı şekillenmeye başladı sayılır. Eylül ayının ikinci yarısında ortaya çıkan gelişmeler eğer birkaç aylığına değişmeyecek olursa değersiz dolar yerini daha değerli dolara bırakmaya aday. Buna paralel ABD faizleri yükselecek, ona paralel diğer gelişmiş ülke faizleri ile gelişmekte olan ülke faizleri de. Altın ise dolarla ters yönde hareketi nedeniyle ABD para birimi değerlendikçe, faiz artırımları gündeme geldikçe zayıflamaya ve zayıf kalmaya devam edebilir.

        Faizi gelecek yılın son çeyreğine kadar artırmayacağı beklenen FED’in tavrı özellikle eylül ayının ikinci yarısında değişti. Hem söylemlerle hem de 19 Eylül’de yaptığı faiz kararı toplantısıyla. Bu toplantıda bilanço daraltmasının ekim ayından itibaren başlanmasına karar verilirken FED üyelerinin faiz artırım tahminleri, aralıkta artırımı ve 2018’de 3 faiz artırımını yeniden canlandırdı. Güvercin tutumuyla tanınan FED Başkanı Janet Yellen da faiz artışının “çok kademeli” olmaması gerektiğini söyledi.

        FED’in niyetini değiştiren temel gelişme ise ABD Başkanı Donald Trump’ın vergi indirimlerini içeren paketini açıklaması ve bu konudaki beklentileri yeniden canlandırmasıydı. Yılda 200 milyar dolardan fazla bütçe gelirine denk gelecek bir vergi indiriminin ABD ekonomisini canlandırması karşısında FED güvercin tutumundan şahinleşmeye doğru gidiyor. Giderken de ABD piyasaları başta olmak üzere gelişmekte olan piyasaları da sürüklüyor.

        Küresel piyasalarda olmakta olan ve Türkiye’ye yansıyan da budur.

        Diğer Yazılar